Günümüzde liderlerin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri farklı bakış açılarının yönetilmesidir. Karşıt görüşleri dikkate almanın, yapıcı fikir ayrılıklarını desteklemenin ve “birbirine rakip takımlar” kurmanın ekiplere ve organizasyonlara sağladığı faydalar hakkında çok şey yazılmıştır. Fakat bu tür çalışmalara katılmış olan herkes, çoğu zaman kişisel kimliklerle de ilişkili olan katı görüş ayrılıklarının daima zorlayıcı, ekseriyetle de yıkıcı olduğunu bilir. #MeToo ve Black Lives Matter gibi toplumsal hareketlerden çevreciliğe ve uzaktan çalışmaya kadar pek çok konuda hem derinlikli tartışmalara duyulan ihtiyacın hem de bunlardan kaçınma arzusunun giderek arttığı bu günlerde bu durum daha da geçerli. 2021 yılında yaptığımız bir ankette çatışmanın her seviyeden çalışan için iş hayatının kaçınılmaz bir parçası olduğunu gördük. ABD’de çok geniş bir şirket ve sektör yelpazesinden 486 katılımcının yüzde 89’u iş yerinde belli ölçüde çatışma yaşadıklarını belirtti. Söylediklerine göre haftada ortalama 3,5 saatleri çatışma ile baş etmeye çalışırken geçiyordu.