Günümüz Dünya’sında iş yaşamına ilişkin en çok duyduğumuz birkaç kelime; stres, yoğunluk, proje vb. ve bu kelimeler çoğunlukla olumsuz bir anlam veya duyguyu taşımakta. Oysaki bu kelimelere yüklenen anlamların olumsuz olmasında ve onları çok sık kullanmakta tek sorumlunun bireyler, bizler olduğunu düşünüyorum. Jenerasyon farkı olmaksızın birçok insan aslında kendi inşa ettiği sorun ve negatif duygu havuzunda boğulup gidiyor. Bu noktada, kendimizi olumsuz düşüncelerle yormak yerine hedeflerimize odaklı ve etrafımızdaki insanların duygularına duyarlı bir şekilde kendimize çizdiğimiz yolda ilerlememiz gerekiyor. Bu yolu en erken çizen, kendi tutkularını keşfeden bireyler, bulunduğu koşullar ne kadar olumsuz olursa olsun fırsatlara ve çözüme odaklanarak, en başta kendisi daha iyi bir deneyim yaşayarak, geriye dönüp baktığında yaşadıklarını iyi, keyifli deneyimler olarak değerlendirebilen, dolayısı ile başarılı olan bireyler haline gelebiliyorlar. Kendi deneyimlerimden bahsedecek olursam Bir Gün Ceo Programı ile birlikte üniversite öğrenimimin son yılında kendimi ve hedeflerimi daha iyi anlamak üzerine derin ve keyifli bir yolculuk yaptığımı söyleyebilirim. Nasıl oldu derseniz? Türkiye’nin başarı iddiası olan gençlerini ve itibarlı şirketlerin vizyoner liderlerini, alanında uzman uluslararası otoritelerle, hocalarla bir araya getirerek, fikir alışverişini en şeffaf ve en sahici hale getiren bir program ile söz konusu oldu. En önemlisi bakış açımı ve dünyayı anlama şeklimi programa katılan şirket yöneticileri ve yaşıtlarım ile paylaşma, kendimi daha iyi ifade etmeye çalışma ve bir nevi kendimi test etme şansını Bir Gün CEO Programı kapsamında düzenlenen bir çok atölye esnasında elde ettim. Böylece geleceğimle ilgili belirsiz gördüğüm noktalarda netleşme ve belki de yapacağım yanlış seçimlerin önüne geçme fırsatını buldum. Enerjimi, başarma tutkumu kendim için en doğru olduğunu düşündüğüm hedeflere kanalize etmeye, daha odaklı olmaya başladım.
Koç Üniversitesi’nde çift anadal programına başlama sebeplerimin başında iş dünyasında karşıma çıkacak sorunlara farklı çözümler üretebilme, problem çözebilme yetisini kazanmaktı fakat problem çözmenin ötesinde iş hayatına nasıl katılacağım, nasıl değerli, anlamlı bir iş yapacağım ve hangi pozisyonlarda katkı sağlayabileceğim konusunda düşünmeye odaklanmadığımı fark ettim. Bir Gün CEO Programı ile birlikte şirketlere, işlere nasıl yaklaşacağım, hangi sorulara cevap arayacağım konusunda bilgi sahibi oldum. Katılmış olduğum 20’den fazla atölyeden ve değerlendirme sürecinden sonra Pernord Ricard Türkiye Genel Müdürü Selçuk Tümay ile eşleşmemi en büyük şansım olarak tanımlıyorum, heyecan verici bir deneyimin ilk haberi oldu. Selçuk Bey’in dikkatle ilgiyle merakla dinleyen yaklaşımının da etkisi ile fikirlerimi paylaşma ve başarılı bir lider olmanın anahtarını Selçuk Bey’in perspektifinden dinleme ve eşleşme günü içerisinde deneyimle fırsatını yakalamamış oldum. Bu süreçte sadece bana karşı değil Selçuk Bey’in Pernod Ricard bünyesindeki tüm çalışanlara, özellikle gençlere olağanüstü bir dikkat ve özen gösterdiğini toplantılar esnasında gözlemleme fırsatı buldum. Çalışanların hayat kalitesini artıracak her fikre değer verildiğini ve bu fikirlerin ciddi projelere dönüştürülerek en kısa zamanda hayata geçirilmeye çalışıldığını, ciddiyetle takip edildiğini gördüm. Örneğin; esnek çalışma saatleri ve sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak yazımın başında bahsetmiş olduğum iş, proje gibi kelimelerin yarattığı olumsuz duygulardan arındırılmaya çalışıldığını gördüm.
Neden mi kendimi şanslı hissediyorum? Çünkü sadece bir iş gününde Pernod Ricard şirketinin neredeyse her departmanı arasındaki farkları, kesişim noktalarını ve şirketin genel dinamiklerini gözlemleme şansı edindim. Ayrıca gün içinde ürünlerin dağıtım yerleri ve müşteri tarafındaki süreçlerin nasıl yürütüldüğü konusunda da fikir sahibi olmama olanak yaratan deneyimlerim oldu. Katıldığım toplantılarda aktif bir şekilde sorular sormam için cesaretlendirildim ve fikirlerime önem verildiğini hissettim. Selçuk Bey ile geçirdiğim bir günün sonunda iş hayatına anlamlı bir şekilde bakma fırsatını buldum. Bana “ Bir Gün CEO Programının sana en büyük katkısı ne oldu?” diye soracak olursanız şüphesiz cevabım “başarılı bir liderin son derece kritik bir zamanını benimle paylaşmasının yarattığı muazzam deneyim” olacaktır. Bir Gün CEO Programı, global bir şirketin CEO’sunun perspektifinden hayata bakmamı sağlayan, bireysel hedeflerimi oluşturmam konusunda anlamlı bir katkı sağlayan bir programdı benim için. Tüm bunların yanında hiç de yalnız olmadığımı gelecek kaygısı taşıyanın sadece programa birlikte katıldığım arkadaşlarım olmadığını ve iş dünyasının saygın liderlerinin de dünya meselelerine kafa yorduğunu ve sorunların üstesinden birlik olarak gelebileceğimizi görmem oldu. Edindiğim arkadaşlıkların bana verdiği güven duygusu ile bir programı tamamlamış değil de programın etkilerini hissedeceğim bir yolculuğa yeni başlamış olduğumu hissediyorum.