Her yıl olduğu gibi, bu sene de Azor olarak Türkiye İş Dünyası’nın Konfor Araştırmasının 7.sini gerçekleştiriyor ve beyaz yakalı çalışanların potansiyellerini daha rahat gerçekleştirebilmeleri yönünde ihtiyaçlarını analiz ediyor, duygu ve düşüncelerini dinlemeye devam ediyoruz.
Konfor Alanı Yaklaşımı ve İş Dünyası
Konfor alanı yaklaşımında üç temel faz bulunuyor. Bunlardan ilki, yaklaşıma da adını veren ve “insanın halihazırda aşina hissettiği bir ortamda, her şeyi kontrol edebildiği yanılgısına düştüğü ve kendini rahat hissettiği psikolojik evre” olarak tanımlayabileceğimiz konfor alanı. Burada stres göreceli olarak az diyebiliriz. Buna karşılık belirsizlik ortamının genelde insanları stres alanına çıkardığını söyleyebiliriz.
Konfor alanı yaklaşımında stresi iki farklı fazda inceliyoruz. Burada, olumlu stresin hakim olduğu ve insanın harekete geçiş, adaptasyon, problem çözme ve yaratıcılık süreçlerini kolaylaştıran bölge heyecan alanı olarak adlandırılıyor. Söz konusu alanda, insan potansiyelini daha rahat ortaya koyabilir. Yani, gelişim, değişim, dönüşüm ve adaptasyon bu fazda diyebiliriz. Ancak, stresin yükselmesi ve kaygı diyebileceğimiz seviyeye ulaşması durumunda tablo değişmeye başlıyor. Kaygı alanına çıkan kişi kararsızlıklar yaşayabiliyor. Harekete geçme ve adaptasyon süreçlerinde zorlanabiliyor. Potansiyelini ortaya koymakta güçlük çekebiliyor. Hiç elinde olmadan, parçası olduğu grubu düşünmek yerine kendini güvende hissetme konusunu önceliklendirebiliyor.
Kısaca; belirsizlik, değişim ve dönüşüm süreçleri adaptasyon ihtiyacı doğuruyor. Sağlıklı bir uyumlanma da heyecan alanında gerçekleşiyor.
2023 Yılı Araştırmamızda Öne Çıkan Unsurlar
2023 yılı araştırmamız, "Konfor Alanı Ardında Gizlenen Umutsuzluk" başlığı altında yayımlandı ve beyaz yakalı çalışanlarının iş hayatındaki gerçekliklerine ve ihtiyaçlarına dair çarpıcı veriler sundu.
Beyaz yakalı çalışanların 2018’den bu yana oluşan konfor alanı haritalarını incelediğimizde konfor alanlarında göreceli bir genişleme olduğunu ve kaygı alanlarının hafif de olsa daralma gösterdiğini görebiliyoruz. Bu bize, son yıllardaki yüksek belirsizlik etkisinin yumuşamaya başladığını ve 2023 yılı itibarıyla iş insanlarının iyileşme dönemine kadar mevcut durumlarını koruma eğilimi gösterdiğini anlatıyordu. Buna karşılık heyecan alanındaki kitlenin 2021’den bu yana düşüşte olduğu da tespitlerimiz arasındaydı. Toparlanma dönemlerinde heyecan alanında artış yaşanmaması durumunda, kurumların beklediği performansları yakalamaları zorlaşabildiği için bu konu derinlemesine sorguladığımız bir başlık oldu. Detaylı verileri incelediğimizde genel konjonktürün insanlar üzerinde yarattığı umutsuzluk kendini gösterdi. Büyük çoğunluk hayatları ve kariyerleri açısından kendini sıkışmış gibi hissediyordu. Ancak, bunu değiştiremeyeceklerini bildikleri için etki alanlarına odaklanarak, mevcudu korumayı önceliklendiriyorlardı. Ayrıca, yüksek umutsuzluğun yurt dışında kariyer isteğini ciddi anlamda artırdığı da dikkatleri çeken başka bir unsurdu.
2024 Araştırması: Katılım ve Katkınızla Yeni Ufuklara
Bu yılki araştırmamızda, beyaz yakalıların umutlu olma hallerini, iş yaşamındaki dönüşüm süreçlerini ve bu süreçlerin kişisel ve profesyonel hayatlarına olan etkilerini daha detaylı incelemek istiyoruz. Sizlerin katılımıyla, Türkiye İş Dünyası'nın geleceğine dair daha kapsamlı ve etkili analizler yapabileceğiz. Katılımınız, sadece bireysel deneyimlerinizi paylaşmanızla kalmayacak, aynı zamanda ülkemizin iş dünyasındaki gelişmeleri ve dönüşümleri anlamamıza da büyük katkı sağlayacak.
Araştırmamıza Katılın ve Sesinizi HBR Türkiye’ye Taşıyın
Siz de anonim olarak 2024 araştırmamıza katılabilir, iş yaşamındaki deneyimlerinizi paylaşabilir ve Türkiye'nin iş dünyasındaki dönüşümüne ışık tutabilirsiniz. Katılım için aşağıdaki linke tıklamanız yeterli.
Sizlerin değerli katkılarıyla, Türkiye'nin beyaz yakalı çalışanlarının gerçekliklerini ve umutlarını daha iyi anlayarak, geleceğe dair daha güçlü adımlar atabiliriz.
Not: Çalışmamızda hiçbir şekilde kimlik bilgileriniz ve çalıştığınız kurum ismi talep edilmemekte, tüm analizler anonim olarak yapılmaktadır. Araştırma sonuçlarımız Kasım ayında HBR Türkiye dergisinde ve web sitesinde yayımlanacaktır.
