Küresel ısınmanın yarattığı iklim krizi; fosil yakıt kullanımının minimuma indirilmesi, enerji verimliliğinin arttırılması ve aynı anda yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanılması konularını tüm dünyanın gündeminde merkez bir konuma getirdi. Şirketlerin sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleyen bir prensibe sahip olmaları ve gerekli sorumluluğu almaları, her geçen daha da önem kazanıyor. Dedeman Hotels & Resorts International, çevresel etkileri yönetmek, karbon emisyonunu azaltmak, sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kullanımını desteklemek amacıyla, CK Enerji ile işbirliğine giderek yurtiçi otellerinin tamamında tüketilen elektriğin, yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılama hedefini hayata geçirdi. Dedeman Hotels & Resorts International Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Serdar Küçükyıldız ile sürdürülebilir uygulamaları şirket bünyesine katmak ve bu çerçevede gerçekleştirilen yeşil dönüşümün avantajları hakkında konuştuk.
Sıfır karbon emisyonu hedefleriniz doğrultusunda CK Enerji ile işbirliği sağlayarak yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanımına geçtiniz. İlk olarak, öncelikli hedefleriniz nelerdi?
Dedeman Hotels & Resorts International olarak kurmuş olduğumuz “Sürdürülebilirlik Komitesi” yönetiminde tüm otellerimizde yapılan uygulamaları tek bir elden takip ediyor, bütün otellerimizin aynı konular üzerinde, aynı seviyede yer alması için kendimizi sürekli olarak güncelliyoruz. Dedeman Sürdürülebilirlik Komitesi olarak, fosil yakıt, doğal gaz, kömür gibi kaynaklardan üretilen elektriğin karbon salınımını yüzde 99’un üzerinde azaltmak öncelikli hedefimiz. Bu hedef doğrultusunda hayata geçirdiğimiz çevreye duyarlı projelerimiz ile sürdürülebilir bir dünya yaratmayı kendimize misyon edindik.
CK Enerji ile yaptığımız işbirliğiyle otellerimizde kullanmış olduğumuz elektrik enerjisinin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından kullanacağız. Böylece bu işbirliğiyle 20 milyon KWh’yi bulan elektrik tüketimimizin tamamını yeşil enerji kaynaklarından karşılayacağız. Sıfır karbon emisyonu hedefiyle yaptığımız anlaşma sonucunda, CK Enerji ile yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanımına geçen Türkiye’nin ilk turizm markası olduk. Aldığımız bu karar ile tüm yurtiçi otellerimiz, uluslararası geçerliliği bulunan bir sertifikasyon sistemi olan Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası’nı (I-REC) da almış oldu.
Hem doğanın bize sunduğu kaynakları kullanan hem de bu kaynaklarla insanlar için hizmet üreten bir zincir olarak birinci önceliğimiz; doğadan aldığımızı doğaya geri vermek. Altını sürekli çizdiğimiz gibi, sürdürülebilir bir hayatı hedefliyorsak gelecek nesilleri mutlaka düşünmek zorundayız.
Bu projeniz kapsamında attığınız adımlar neler oldu?
Elektrik tüketiminin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesi, çevresel sürdürülebilirlik çalışmaları yapan şirketler için kritik bir konu haline geldi. 2030 AB Yeşil Mutabakatı ve 2050 yılı sıfır karbon hedefleri değerlendirildiğinde konunun öneminin gün geçtikçe artacağını değerlendiriyoruz.
Projeden ilk kez 2021 yılı Mayıs ayında haberdar olduk. CK Enerji ile iletişime geçtiğimizde öncelikle tüm otellerimizin geriye dönük bir yıllık ortalama elektrik tüketimlerini hesapladık. Bu sonuçlar ışığında grup genelinde yıllık yaklaşık 20 milyon KWh bir enerji tükettiğimiz ortaya çıktı ve bu doğrultuda CK Enerji ile bir üretim anlaşması imzaladık.
Şimdi ise her bir otelimizin aylık tükettiğimiz elektrik miktarını firmaya iletiyoruz ve bu tüketim miktarı kadar elektriği, CK Enerji sahip olduğu yenilenebilir enerji santralleri üzerinden bizim adımıza üretip uluslararası geçerliliği olan I-REC Sertifikası ile de belgelendiriyor.
Projenin uzun vadeli pozitif getirileri neler olacak?
Küresel ısınmanın yarattığı iklim krizi, dünyanın sürdürülebilirliği açısından büyük tehdit oluştururken, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi her geçen gün artıyor. Fosil yakıt kullanımının minimuma indirilmesi, enerji verimliliğinin arttırılması ve aynı anda yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanılması tüm dünyanın gündeminde yer alıyor. İklim krizinin etkilerini her yıl çok daha ağır hissediyor, gezegenimize faydalı olma amacıyla sürdürülebilirlik kapsamında çeşitli projeler üretiyoruz. Otellerimizde doğal kaynakların azalmasını ciddi oranda önlemek, enerji tasarrufu sağlamak, çevrenin korunmasına katkı sunmak ve ekonomiye katkısından dolayı güçlü bir ekonomi oluşmasına yardımcı olmak amaçları ile hareket ediyoruz. Hayata geçirdiğimiz bir takım yenilikçi sürdürülebilirlik uygulamaları ile sektörümüze örnek olmaya çalışıyoruz. Sıfır karbon emisyonu hedefiyle gerçekleştirdiğimiz bu projemizi dünyamızın ve çevremizin korunması için minik olsa da bir adım sayıyor, uzun vadeli süreçte tüm sektöre örnek olarak daha büyük faydalar sağlayacağını düşünüyoruz.
Sürdürülebilir çözümler gündemde bir konu fakat bazı kuruluşlar maliyetler konusunda çekinceler yaşayabiliyor. Bu projeye başlarken bu konudaki görüşleriniz neler oldu?
Sürdürülebilirlik uygulamalarının elbette işletmelere getirdiği bir maliyet durumu söz konusu olacaktır. Biz Dedeman olarak bu konuyu ele alırken, maliyet boyutunu değil; günümüzün ve gelecek nesillerin yaşamlarını daha temiz bir dünyada sürdürebilmelerini amaçladık. Ayrıca bu tür sürdürülebilir projeler için maliyetlerin çok da yüksek olmadığını gönül rahatlığı ile belirtebilirim.
Turizm sektöründe sürdürülebilirlik adına tavsiyeleriniz neler olur? Sizce şirketler en çok hangi konuda bilinçlenmeli?
Turizm; doğa, kültürel miras ve toplum kültüründen beslenerek bunları ekonomik faydaya dönüştüren ve elliyi aşkın iş kolunu, sektörü besleyen bir endüstri olarak hem dünyamızın hem de sektörün geleceğini korumak için sürdürülebilir olmak zorundadır. Biliyoruz ki, gelecek kuşakların da bizimle aynı gereksinimlerini karşılayabilmeleri için turizm sektörü “sürdürülebilirlik” prensibi ile yönetilmeli. Bu gereksinimleri basitçe; etkileşim içinde bulunduğumuz ya da bulunmadığımız çevrenin bozulmadan veya değiştirilmeden korunması, kültürel bütünlüğün ve ekolojik dengenin korunması, biyolojik çeşitliliğin ve yaşam sistemlerinin gelecek yıllarda da korunacak şekilde idame ettirilmesi olarak sıralayabiliriz.
Yaklaşık olarak 4,5 milyar yaşında olan dünyamız özellikle son 100 – 150 yılda hızla artan insan nüfusu ve ihtiyaçları sebebiyle insan eliyle muazzam bir şekilde kirletiliyor. Bu zararın boyutu her geçen gün artmaya devam ediyor. Sürdürülebilirliğin sağlanması, dünyanın yaşamı desteklemeye devam etmesine imkan verecektir. Sektörümüzde “sürdürülebilir turizm” ve “sorumlu turizm” sadece bir akım olarak kalmamalı, sektördeki var oluşu devam ettirebilmek ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına hepimiz harekete geçmeliyiz.