Deneyim, iş yaşamında çok farklı yapıların içinde de değerlendirmeye başlamamız gereken bir hale bürünmeye başladı. Gelişen teknolojilerle beraber, üretim aşamalarındayken tüketim aşamalarına dair fikir sahibi olunabilecek gelişimler hayatlarımıza girmeye başladı. Sürdürülebilir deneyimler tasarlayarak farklı sektörlere hizmetler sunan Dassault Systèmes’in yapısını EMEA ve Rusya’dan sorumlu Başkan Yardımcısı Olivier Ribet ile konuştuk.
Dassault Systèmes sağlık sektöründe son derece yenilikçi yöntemler geliştiriyor. Pandemi sürecinde bu sektörde küresel eksende ne tür inovatif yaklaşımlara ihtiyaç duyuldu? Problem çözme hızını ve Dassault Systèmes'in bu ihtiyaçlara yönelik aldığı aksiyonları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dassault Systèmes olarak pandeminin ilk gününden itibaren zorluklarla mücadele etmek amacıyla inovatif çözümler üretmek ve bu çözümlerin uygulamasını mümkün kılmak için tüm kaynaklarımızı kullandık. Hastalığın yayılmasıyla mücadele hedefiyle fiziksel izolasyon oluşturmak için dünyanın dört bir yanındaki sektörlerden, hastanelerden, üniversitelerden ve araştırma merkezlerinden oluşan iş ortaklarımızla iş birlikleri yaptık. "Uzaktan çalışma" küresel bir gerçeklik haline geldiğinde ise bulut üzerindeki Dassault Systèmes 3DEXPERIENCE platformu milyonlarca şirket, çalışan ve sektör profesyonelinin değer zincirleri için güvenli şekilde uzaktan çalışma becerileri sağladı. Bu sayede pandemiyle mücadele etmek için somut yeni çözümler geliştirebildiler, ayrıca ürün geliştirme ve inovasyon çalışmalarını yönetmeye devam ederek bağlantıda kaldılar ve hızla aksiyon alabildiler.
Bulut tabanlı ortam sayesinde uzaktan çalışanlar için müşteri verilerini depolamayı pandemi süresince güvenli hale getirdik. Eski verileri ve kullanıcıları 3DEXPERIENCE ve diğer Dassault Systèmes ürünleri CATIA V5, SOLIDWORKS ve multi-CAD platformlarına bağlamanın yanı sıra, tüm kullanıcılar için 3DEXPERIENCE platformuyla ölçeklenebilir üç boyutlu bulut tabanlı iş birliği platformu sağladık.
Tüm bunlara ilave olarak, çevrimiçi sanal ikiz deneyimlerinden yararlanarak Ar-Ge inovasyonlarını, üretim mühendisliğini ve lojistiği hızlandırmak için çok sayıda yeni yaklaşım başlattık. Dassault Systèmes ayrıca çalışanların yeni beceriler öğrenebilmesi için iş birliği, tasarım, mühendislik, simülasyon, üretim gibi alanlardaki öğrenme deneyimlerinin tam bir kataloğuna erişim sağladı.
Pandeminin başlangıcından bu yana dünya çapında birçok girişim çözüm aramak ve birbirlerine yardım etmek için çaba gösterdi. Ancak ekipler arasında yeterli koordinasyon yoktu. Dassault Systèmes, pandemi sırasında hızlı çözümler bulmak, yeterlik kazandırmak, tasarlamak ve üretmek için kolektif zekadan yararlanmayı önerdi. Global 3DEXPERIENCE Lab topluluğu, COVID-19 nedeniyle ortaya çıkan zorlukların üstesinden gelmek için inovasyonlar geliştiren çeşitli start-up'ları destekledi. 3DEXPERIENCE platformundaki "Açık COVID‐19 Topluluğu"; ABD, İngiltere, Hindistan, Fransa ve Hollanda'dan 3DEXPERIENCE Lab üyelerini start-up'larla çalışmak üzere bir araya getirdi. Topluluk, inovatif ventilatörler de dahil olmak üzere 120'den fazla projenin hızlandırılmasına yardımcı oldu. Örneğin, Hintli start-up Inali, "DIY Smart Ventilator" prototipini hızla tasarlamak, simüle etmek, üretmek ve test etmek için Açık COVID‐19 Topluluğu'ndan destek aldı. Tüm bu süreç sekiz günden daha kısa sürede tamamlandı.
Dassault Systèmes olarak, ilk günden itibaren, inovasyon peşindeki girişimcilere pandemiyle başa çıkmak için mümkün olan en iyi kaynağı, en uygun araçları ve çözümleri sağlamak için çalıştık. Havadaki partikül akışlarını ve patojenlerin birikmesini veya taşınmasını simüle etmek için Fransız hastaneleriyle (AP-HP) iş birliği başlattık. Bu projeler hastane içindeki bulaşma riski için uygulanan simülasyonların bilimsel değerini doğrulamak için gerekliydi. Örneğin simülasyonlar, Bichat ClaudeBernard AP-HP hastanesinde hasta yataklarının yönünü optimize ederek, yüzeyden bulaşma riskini anlayarak ve COVID-19 hastalarının odalarında tavanlara hava filtreleme sistemleri ekleyerek bir travma odasının yeniden düzenlemesini sağladı.
Sonuç olarak, eşi görülmemiş bir kaosa neden olmasına rağmen COVID-19 pandemisi, açık inovasyon toplulukları aracılığıyla paylaşılan ve geliştirilen kolektif zekanın, herhangi bir şirketin kendi başına başarabileceklerinin çok ötesinde yetenekler sağlayabileceğini gösterdi.
Dassault Systèmes’de "sürdürülebilir inovasyon" kavramı çerçevesinde bir bakış açısı sunuyorsunuz. Peki, hizmet verdiğiniz sektörler göz önüne alındığında sürdürülebilir inovasyon bugün ne anlama geliyor? Sürdürülebilir inovasyon için gereken metrikler, kuruluşunuzdaki farklı ihtiyaç analizlerine göre nasıl değişiyor?
Dünya, göz ardı edilemeyecek şekilde değişiyor. Önümüzdeki yıllarda pandeminin hayatı nasıl etkileyeceğini öğrenmeye devam edeceğiz ancak bu süreçte aldığımız çok önemli bir ders var: İçinde yaşadığımız değişken, karmaşık ve muğlak dünyada Dassault Systèmes çözümleri, esnekliği ve sürdürülebilirliği mümkün kılan araçlar oldu.
Her ne kadar Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, şirketlere ve hükümetlere 2030 yılına kadar ulaşmaları için net hedefler vermiş olsa da atıkların ortadan kaldırıldığı ve kaynakların sürekli kullanıldığı karbonsuz, döngüsel bir ekonomiye kademeli değişiklikler yaparak ulaşılamayacağını düşünüyoruz. Bu hedefleri gerçekleştirmek endüstrinin kökten yıkıcı teknolojik inovasyonlar yapmasını gerektiriyor. Ancak bu inovasyonlar sayesinde endüstri her ürünü, malzemeyi veya süreci kullanım süresi boyunca derinlemesine anlayabilir, modelleyebilir ve simüle edebilir. Sanal ikiz deneyimleri, tüm ürün yaşam döngüsü boyunca sürdürülebilir iş inovasyonunu kolaylaştırabilir. Sanal dünyalar, şirketlerin küresel ekonomiyi daha döngüsel ve düşük karbonlu bir ekonomi olarak yeniden şekillendirmek ve iklim değişikliğinin gezegenin geleceği için oluşturduğu riski en aza indirmek için gereken inovasyonları yaratma şeklini değiştiriyor. İster yaşam bilimlerinde, altyapıda ve şehirlerde; ister üretimde olsun, sanal evrenler yaratıcı ortamı geliştiriyor ve üç temel alanda şirketlerin sürdürülebilirliği bir zorluktan fırsata dönüştürmesine olanak tanıyor:
- Ürünlerin ve hizmetlerin sürdürülebilirliği alanında sanal ikiz, ürünün yalnızca statik bir dijital temsili değil. Bunun yanı sıra ürünün gerçek dünyadaki var oluş biçimlerini, nasıl monte edilip teslim edileceğini veya bir son tüketicinin onunla nasıl etkileşime girebileceğini de simüle ediyor.
- Organizasyon ve becerilerin sürdürülebilirliğini sağlamak için bir proje üzerinde çalışanlar iş birliğini geliştirebiliyor, genel becerilerini en üst düzeye çıkarmak için bilgi paylaşımında bulunabiliyor.
- İş modeli ve operasyonun sürdürülebilirliği için ise tedarikçiler, müşteriler ve iç paydaşlar arasındaki iş birliğini güçlendirerek, iş modeli henüz uygulamaya konulmadan nasıl işleyeceğini simüle edebiliyor.
Sürdürülebilirlik dönüşümünü daha döngüsel modellere doğru hızlandırmak için dijital, fiziksel ve biyolojik teknolojilerle geliştirilen deneysel iş modelleri son yıllarda ortaya çıktı. Bazı teknolojiler şimdiden önemli ölçüde olgunlaştı. Örneğin, Nesnelerin İnterneti (IoT) birçok sektörde yaygın hale geldi.
Ürün yaşam döngüsü yönetimi (PLM), inovasyon platformlarının ve yeni yöntemlerin ortaya çıkmasıyla son yıllarda önemli ölçüde gelişti. Sanal ikiz teknolojileri, PLM tarafından sağlanan temeller üzerinde dursa da daha fazla çığır açan inovasyon biçimlerinin ortaya çıkmasına imkan hazırlıyor. Sanal ikizler, arabalardan şehirlere ve insan kalbine kadar karmaşık sistemlerin işleyişini doğru bir şekilde modellemek ve simüle etmek için kullanılıyor. Böylece kullanıcının normalde prototip oluşturmak ve mevcut tasarımları aşamalı olarak geliştirmek için uzun yıllar harcamasını önlüyor, doğrudan sanal bir modelden üretime geçilebilmesine olanak tanıyor. Karmaşık projelerin bu pazara giriş hızı ve potansiyel riskinin azaltılması; sanal ikiz teknolojilerinin, dünyadaki elektrikli araçların yüzde 85'inde, küresel rüzgar enerjisinin yüzde 75'inden fazlasında, elektrikli fırınlar, dünyanın ilk güneş enerjili uçağı ve yeni biyo-malzemeler gibi çığır açan sürdürülebilirlik pilot uygulamalarının geliştirilmesinde neden tercih edildiğini açıklıyor. Sanal evrenler, kullanıcıların rekor sürede çığır açan yeni sürdürülebilir ürünler ve süreçler tasarlamasına, test etmesine ve modellemesine olanak tanıyor.
Dijital ikiz, yarım asır önce havacılık profesyonelleri tarafından zaten kullanılıyordu. 1989'da Boeing, bu teknolojiyi bir yolcu jeti olan 777'nin ilk sanal ikizini yaratmak için kullandı. Bu büyük başarı, havacılık endüstrisinin ve modern dünyadaki tüm endüstrilerin ilerlemesini etkiledi. Yine de endüstriler, sanal ikizleri kullanmanın değerini anlamaya ve ürettikleri ürünlere “beşikten mezara” anlayışıyla yaklaşmaya ancak son birkaç on yılda başladı. Bu süreç bir ürünün, makinenin, üretim hattının ve hatta tüm fabrikanın davranışını onu fiziksel olarak üretmeden önce anlamak ve optimize etmekten onun dijital temsilini oluşturmaya dönüştü. Orijinal tasarım verilerinin ve gerçek dünya verilerinin bir nesneden, "yaşayan" eksiksiz bir sanal modele yansıtılabildi ve yeni nesil ürünleri akıllı bir şekilde geliştirmek için ikisi arasında sürekli geri bildirim sağlandı.
Bugün bir şampuan şişesinden arabaya, bir uyduya veya bir tıbbi cihaza kadar insanların günlük olarak kullandığı pek çok ürün, sanal ikiz teknolojisi kullanılarak tasarlanıyor, mühendislik süreçleri yürütülüyor ve geliştiriliyor. Bu teknoloji, akıllı şehir projelerinden, sürücüsüz araçlardan rekor kıran güneş enerjisiyle çalışan hava araçlarına, hidroelektrik santrallerine ve rüzgar türbinlerine kadar toplumu olumlu yönde etkileyebilecek çığır açan çözümler sağlıyor.
Bir sonraki hedef ise biyoloji bilimleri, malzeme bilimleri ve enformasyon bilimleri verilerinin tam olarak yapılandırılıp simüle edilerek yaşayan bir sanal organ veya uzuv modeline yansıtılabildiği sağlık hizmetlerini içeriyor. Bu doğrultuda endüstri, araştırmacılar, doktorlar ve hatta hastalar tedavi öncesinde ilaçların bir hastalığı etkileme biçiminden cerrahi sonuçlara kadar tüm süreçleri görselleştirebilir, test edebilir, anlayabilir ve tahmin edebilir hale gelecek.
3DEXPERIENCE platformu ile birçok yeni hizmet sunuyorsunuz. Uzun vadede düşündüğümüzde, yılların deneyime dayanan bu hizmetler 21. yüzyılın ihtiyaç setleri ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri bağlamında nasıl konumlanıyor?
Dassault Systèmes, 40 yıllık dijital teknoloji inovasyonuyla ürünlerin tasarlanma, geliştirilme ve desteklenme biçimlerini dönüşümünü yönetmeye uzun süre önce başladı. Bugün Dassault Systèmes, odak noktasını "nesneler"den "hayata" kaydırarak Paris Anlaşması'nı ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni destekliyor. İşletmelere ve insanlara ürün, doğa ve yaşamı uyumlu hale getirebilecek sürdürülebilir inovasyonlar üretmeleri için sanal evrenler sunuyor. Şirket, yaşam bilimleri ve sağlık hizmetleri, altyapı ve şehirler ve üretim alanlarında sürdürülebilir bir ekonomiyi yeniden inşa etme konusunda dünyanın bir numaralı ortağı olma hedefiyle ilerliyor.
3DEXPERIENCE platformumuzla, endüstri rönesansı dediğimiz süreci hızlandıran sanal dünyalar sağlıyoruz ve müşterilerimizin geliştirme çalışmalarının her aşamasına, sürdürülebilirlik perspektifinden yaklaşmasına olanak tanıyoruz. Platform; 3D modelleme, sosyal iş birliği, simülasyon ve bilgi istihbaratı teknolojileri ile mühendislikten satış ve pazarlamaya kadar tüm şirket disiplinlerinin hizmetlerini bir araya getiriyor.
Şirketler, ürünleri ve süreçleri sanal bir üç boyutlu evrende hayal edebiliyor, böylece büyük miktarda doğal kaynak tüketen fiziksel prototiplere olan ihtiyaç ortadan kalkıyor. Farklı disiplinler arasında eş zamanlı iş birliği açısından farklı düşünerek ortak bir projede birleşen kolektif bir girişimde bulunabiliyorlar. Daha az değiştirme veya onarım gerektiren güçlü malzemeler tasarlamak için verileri kullanabiliyorlar. Hurdaları operasyonlarında başka yerlerde kullanılabilecek ham maddelere dönüştürebiliyorlar ve uygunsuz olanları erkenden tespit ederek israfı en aza indirebiliyorlar. 3DEXPERIENCE platformunun avantajları kaynakları daha akıllı yollarla tüketen ve yaşam kalitesini iyileştirme çabalarında benzer geliştirme süreçlerini ve zorluklarını paylaşan 11 farklı sektöre uyarlanabiliyor.
2025 için hedefimiz, satılan tüm yeni lisansların üçte ikisinin sürdürülebilirlik etkisi olan ürünlerden gelmesi. Bu hedefler aynı zamanda endüstri çözümlerimizi AB yeşil sınıflandırması ile uyumlu hale getirmek ile ham madde çıkarma ve işlemeden, malzemelerin imhasına kadar herhangi bir ürün, süreç veya hizmet için çevresel etkilerin tam bir yaşam döngüsü analizini elde etme becerisini içeriyor. Böylece şirketlerin, örneğin bir üründen kaynaklanan toplam karbon emisyonlarını bilmelerine veya bir endüstriyel sürecin toplam su tüketimini anlamalarına yardımcı oluyoruz.
Dassault Systèmes olarak, dünyanın en sürdürülebilir şirketlerinin yer aldığı Global 100 Endeksi'nde yer alan müşterilerimizin yarattığı inovasyonları gerçeğe dönüştürmek için biz de sürdürülebilir bir şirket olmayı taahhüt ediyoruz. İddialı karbon emisyonu hedefleri taahhüt etmekten, çalışan etiği eğitimleri sunmaya ve liderlik rollerinde kadınların güçlü temsilini sağlamaya kadar yaptığımız her şeyde sürdürülebilirliği odak noktası haline getiriyoruz. Çevresel ayak izini azaltmaya yönelik faaliyetlerimizi optimize etmek ve dönüştürmek için uyguladığımız stratejiyle net pozitif bir şirket olmayı hedefliyoruz. Böylece çözümlerimizin uygulanmasıyla elde ettiğimiz olumlu etki, faaliyetlerimizin yol açtığı çevresel ayak izinden daha büyük olacak.
Bu hedef aynı zamanda küresel sürdürülebilirlik çabalarında dijital teknolojinin rolünü ilerletmek için paydaşlarla ortaklıklarımıza öncelik verilmesini içeriyor. Dassault Systèmes yakın zamanda, Avrupa içinde ve dışında ekonominin yeşil ve dijital dönüşümünü desteklemek için ortak bir misyona sahip, türünün ilk örneği lider teknoloji şirketleri grubu olan Avrupa Yeşil Dijital Koalisyonu'nun (European Green Digital Coalition) kurucu üyesi oldu.
Buna ek olarak, şirketlerin sera gazı emisyonlarını azaltmak için bilime dayalı hedefler oluşturmasına ve ticari faaliyetlerini gelecekteki düşük karbon ekonomisine uyacak şekilde dönüştürmesine ve 2025 için çalışan başına 5 ton CO2 eşdeğeri hedefi belirlemesine yardımcı olan küresel bir girişim olan Bilime Dayalı Hedefler Girişimi (Science Based Targets initiative - SBTi) aracılığıyla, bilime dayalı bir hedef belirlemeyi de taahhüt ettik.
3DEXPERIENCE hizmeti ile ne tür ölçümleri en üst düzeye çıkarabilirsiniz? Bu hizmetin sağladığı katma değer endüstriyel büyümeyi nasıl etkiliyor?
3DEXPERIENCE platformu, iş dünyası ve inovasyon açısından oyunun kurallarını değiştiren bir platform. İş birliğini artırmak, uygulamayı iyileştirmek ve inovasyonu hızlandırmak için her sektörün tüm yönlerini tek bir platformda bir araya getiriyor. Bugünün küresel dönüşümü; icat etmenin, öğrenmenin, üretmenin ve ticaret yapmanın yeni yollarını gerektiriyor. 3DEXPERIENCE platformu bu dönüşümün katalizörü ve sağlayıcısı konumunda. Yeni nesil inovatif girişimcilere sanal dünyayla kurdukları bu bağlantı sayesinde gerçek dünyayı geliştirebilme gücü sağlıyoruz. Dünyanın en büyük iş deneyimi platformunu sunuyoruz.
3DEXPERIENCE'ın tek, birleşik ve iş birliğine dayalı ortamı, ürün geliştirme sürecine dahil olan herkesin yarının sürdürülebilir ekonomisinde ihtiyaç duyulan inovasyon sürecine katkıda bulunmasını sağlıyor. 3DEXPERIENCE platformu sayesinde araştırma laboratuvarından fabrikalara ve tüketicilere kadar ürün geliştirme sürecine dahil olan her unsur etkileşime girebiliyor ve birlikte çalışabiliyor. Her paydaşın doğru araçlara ve bilgilere gerçek zamanlı erişimi olduğunda, işletmeler iş birliğini artırabiliyor, üretkenliği geliştirebiliyor ve inovasyonu hızlandırabiliyor. 3DEXPERIENCE gösterge paneli (dashboard) gibi araçlar, birçok paydaşın dahil olduğu karmaşık projelerin ilerlemesinin ve performansının takip edilmesine kolay erişim sağlıyor. Örneğin, farklı disiplinlerden birçok farklı paydaşı içeren karmaşık endüstriyel ekipmanların tasarımı sırasında aynı dijital platformun kullanılması, mühendislik yöneticilerinin makinenin zamanında ve bütçe dahilinde teslim edileceğinden emin olmak için genel geliştirme sürecini sürekli olarak izleyip takip edebilmelerine ve kontrol edebilmelerine olanak sağlıyor.
3DEXPERIENCE platformuyla kuruluşlar öncelikle hem sanal hem de gerçek dünyadan gelen bilgileri sanal bir ikiz şeklinde birleştirerek verimlilik ve üretkenlik sağlıyor. Sanal ikiz teknolojisinin kullanılması, kritik süreçlerin hızını da yüzde otuz oranında artırıyor.
İkinci olarak platform, daha iyi ürünlerin tasarlanmasına yardımcı oluyor. Bir ürünün tasarımı veya kullanımı sırasında üretilen bilgiler, geliştirme sürecini geri besleyebiliyor. Sanal ikizin bu dinamik yapısı, müşterinin sesinin yeni ürün inovasyonunun erken bir aşamasında etkili olmasını ve bir ürünün her yeni neslinin yeniden geliştirilebilmesini sağlıyor.
Üçüncü olarak, sanal ikiz yaklaşımının uygulanması hem en basit ürünlerin hem de en karmaşık sistemlerin kalitesini artırmaya yardımcı olabiliyor. Binlerce senaryo üzerinde yapılan sanal testler, herhangi bir fiziksel denemeden çok daha etkili oluyor ve kalite sorunlarını tespit etmeyi ve azaltmayı çok daha kolay hale getiriyor.
Dördüncüsü, işletmenin esnekliği artıyor. Artık işletmelerin ürün veya varlıklarının sınırlarını anlaması her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Sanal ikizler, maruz kalınan riskleri daha iyi anlamak, yarının beklenmedik olaylarına karşı planlı ve hazırlıklı olmak için 'What-If' (varsayımsal) senaryolarının simüle edilmesini sağlıyor. Dahası sanal ikizler işletmelerin ürün, hizmet ve iş modelleri için daha geniş bir seçenek yelpazesini aktif olarak keşfetmelerini sağlayarak ürün inovasyonunu hızlandırıyor; bu da yeni iş modellerinin oluşturulması anlamına geliyor.
Son olarak, atık ve enerji tüketiminin azaltılmasına yardımcı olarak sürdürülebilir inovasyonu mümkün kılıyor. Bu da şirketler için daha sürdürülebilir uygulamalarla sonuçlanıyor. Bireylerin ve işletmelerin satın alma ve yatırım stratejilerinin bir parçası olarak sürdürülebilirliğe daha fazla odaklandığı bir dönemde yatırımcı ve müşteri memnuniyeti artırılmış oluyor.
Özetle, "3DEXPERIENCE" Dassault Systèmes'in sunduğu değerlerin merkezinde yer alıyor. 3DEXPERIENCE platformu, şirketlerin bilgi ve becerilere yüksek hızda ve toplu olarak erişmelerini sağlayan, uygulamalar ile inovasyon için sonsuz olasılıkları deneyebilmelerini mümkün kılan sanal bir deneyim platformu olarak konumlanıyor. Hem şirketlerin işlerini yürütmeleri için bir operasyon sistemini hem de değer ağları boyunca ilişkileri ve rolleri değiştirmeleri için bir iş modelini temsil ediyor. Şirketler, alt sistemden ana sisteme doğru yukarı yönlü düşünce ile tasarımı, mühendisliği, üretimi, satışı, pazarlamayı ve satın almayı dijital olarak birbirine bağlayabiliyor. Endüstri böylece değer yaratmak ve müşteri deneyimlerini farklılaştırmak için icat etme, öğrenme, üretme ve ticaret yapma biçimlerini dönüştürebiliyor.
Son olarak, sağladığınız sanal ikiz teknolojisi ile küresel arenada neleri değiştirip dönüştürebileceğinizi öngörüyorsunuz? Bu nasıl "oyunun kurallarını değiştiren” bir teknoloji olacak?
Sektörden bağımsız olarak, yalnızca ürün satmaya odaklanan basit strateji artık çok daha büyük bir şeye dönüştü. Günümüz tüketicileri satın aldıkları şeylere ve destekledikleri markalara aktif olarak dahil olmak istiyorlar, yani “deneyim” istiyorlar. Doğru deneyim doğru kişiye, doğru fiyatla sunulmalı ancak ürünlerin tasarlanma ve teslim edilme süreci de değişmeli. Yeni teknolojiler, kişiselleştirilmiş üretim stratejilerini tamamen yeni bir düzeye taşıyor. Tüketici talebini etkili biçimde karşılamak için modeller, tedarik zincirleri ve üretim süreçleri daha hızlı, daha entegre ve daha çevik hale gelmek durumunda kalıyor.
Doğru tüketici deneyimini şekillendirmek, yalnızca şirket içindeki tüm rollerin katılımını değil, aynı zamanda bunlar arasında iş birliğini de gerektiriyor. Bir işletme ancak insanları, fikirleri ve verileri birbirine bağlayarak tüketici sadakatini, bağlılığını ve değerini yönetebilir. Bu ihtiyaçları karşılamak, rekabetçi kalmak ve sürekli inovasyonu teşvik etmek için şirketlerin tüm ekipleriyle etkili bir şekilde iletişim ve iş birliği kurmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Ayrıca Ar-Ge, pazarlama ve satış sürecinden dış paydaşlara kadar geliştirme ekosisteminin genişletilmesi gerekiyor. Şirketler her adımda üretim maliyetlerini ve süreçlerini göz önünde bulundurarak, gerekiyorsa yeni çözümlere yönelebilmeliler.
Dassault Systèmes olarak, tüketici deneyimini simüle ederek müşterilerimizin faaliyet gösterdiği sektörlerin en kritik iş ihtiyaçlarının, yani "iş deneyimlerinin" eksiksiz bir şekilde anlaşılmasını sağlıyoruz. Müşterilerimizin içgörü ve uzmanlık elde etmeleri için insanları, fikirleri ve verileri birleştirerek kendi olumlu iş deneyimlerini yaratmalarına yardımcı oluyoruz. Müşterilerimiz bu sayede son tüketici için de olumlu deneyimleri yaratabiliyor ve karşılığında işlerine değer katabiliyorlar.
Şirket, 2012 yılında ürün, doğa ve yaşamı uyumlu hale getirme amacını formüle edip kendisini 3DEXPERIENCE Şirketi olarak tanımladığında, dünyanın ürün ekonomisinden ürünün kullanımına değer veren bir deneyim ekonomisine geçeceğini öngörmüştü. Ayrıca 3DEXPERIENCE platformunu, herhangi bir sektördeki her büyüklükteki inovasyon öncüsünün iş birliği yapma konusunda farklı düşünmesini sağlayan ve yaşadığımız dünyadan talepleri azaltırken toplumu olumlu yönde etkileyebilecek çığır açan çözümler icat etmesine önayak olan en güçlü araç olarak hayal etti.
Sanal ikizler, bir ürünün, platformun ve hatta bir şehir kadar karmaşık bir ekosistemin gerçek zamanlı, sanal temsilleri diyebiliriz. Dassault Systèmes'in 3DEXPERIENCE platformu ise çığır açan inovasyonları icat etmek, modellemek ve test etmek üzere sanal ikizler yaratmanın bir yolu... Bugün, sanal ikiz deneyimi dünyayı temsil etmenin yeni yolu olarak tüketiciler, vatandaşlar ve hastalar için yaşam kalitesini artıran endüstriyel bir rönesansı mümkün kılıyor. Sadece son iki yıl içinde bile, Dassault Systèmes'in çözümleri e-mobilitenin hızla çeşitlenmesine, sürdürülebilir inşaata yönelik yeni yaklaşımlara, hastanelerdeki hava akışına ilişkin bilimsel çalışmalara ve kritik aşıların hızla geliştirilmesine yol açtı.