Evlerimize kapandığımız günden bu yana yeniliği fazlaca arıyoruz aslında değişime en açık olduğumuz dönemimizi yaşıyoruz. Fakat pandeminin de etkisiyle birçok marka değişim için gereksinim duyduğumuz ürünlerin ithalatında ve ihracatında birtakım problemler yaşadı. Bunlara rağmen ihracatta son dört yıldır lider olan Bocchi’nin ihracatta nasıl bir yol izlediği hakkında Bocchi Genel Müdürü Serkan Ak ile konuştuk.
Pandemi bizlerin hayatında büyük bir değişim yarattı. Gerek lojistik sıkıntılar olsun gerek hammadde ulaşımında yaşanan aksamalar olsun tüketiciler talep etikleri ürünlere istedikleri zaman ulaşamadı. Sizler bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bocchi olarak bunlar sizi nasıl etkiledi?
Tüm dünya enflasyonist bir dönemden geçiyor. Bunda pandeminin tedarik ve lojistik zincirinde yarattığı kırılmanın payı büyük. Biz de bu etkiyi marka olarak elbette hissediyoruz.
İhracat geliri yüksek bir marka olsak da yüksek enflasyonun doğrudan en önemli referans göstergemiz EBITDA’yı olumsuz yönde etkilediğini söyleyebiliriz. Bunun başlıca nedeni de işçilik, hammadde ve enerji maliyetlerindeki yüksek artışlar. Adetsel satışımız düşmemekle birlikte üretim maliyetlerimizde ciddi artışlar meydana geldi. Kurdaki oynamalar ya da dönem dönem yaşadığımız sert yükselişler, bir ihracat firması olduğumuz için ciromuz üzerinde olumlu etki yaratıyor fakat döviz kuruna bağlı tedariklerimizde de girdi fiyatlarını yükseltiyor.
Biz bunu aşmak için üretime odaklanıyor, satış hacmini ve ciroyu artırmaya öncelik veriyoruz. Bocchi, tasarım ve teknolojiyi erişilebilir fiyatlarla tüketiciyle buluşturuyor. Biz buna akıllı lüks diyoruz. Pandemiyle birlikte evin önemi arttıkça tüketici, banyo ve mutfak dekorasyonunda tasarım ve teknolojiyi buluşturan daha nitelikli ürünlere yöneldi. Özellikle üstün hijyen sunan katma değeri yüksek, nitelikli ürünler daha önemli hale geldi. Aslında pandemi hem krizimiz hem fırsatımız oldu.
Bocchi’nin birçok ülkeye ihracat yaptığını biliyoruz. TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) verilerine göre 2017, 2018, 2019, ve 2020 yılında Amerika’ya ihracatta lider olduğunuzu ve Türkiye’de ise toplam ihracatta ikinci olduğunuzu biliyoruz. Özellikle pandemi döneminde de ihracat alanında ne gibi bir yol izlediniz?
Bocchi, yıllık üretiminin yüzde 87’sini ihraç eden bir marka. Seramik eviyelerimiz ile Kuzey Amerika’da yüzde 10 pazar payına sahibiz ve TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) verilerine göre 2017, 2018, 2019 ve 2020 yıllarında seramik sağlık gereçleri kategorisinde Amerika’ya ihracatta lideriz. Toplam ihracatta ise yine dört yıl üst üste Türkiye ikincisi olduk. 2021 yılı sonuçları açıklanmasa da elimizdeki verilere göre beşinci kez aynı unvanın sahibi olmayı bekliyoruz.
Pandemiyle birlikte evde geçirilen sürenin artması, normalde hane dışında sosyalleşme için ayrılan bütçenin eve aktarılmasını beraberinde getirdi. Özellikle evler bir sosyalleşme alanına dönüştükçe banyo ve mutfak tasarımına verilen önem arttı.
2019’dan 2021’e seramik sağlık gereçleri ürün kategorisinde satış adedimiz yüzde 44 artarken, katma değeri yüksek renkli ürün satışımızı da iki yılda 2,5 katına çıkardık. Renkli ürünlerin toplam satış portföyümüzdeki payı iki yılda yüzde 67 arttı. Aynı zamanda dünyaca ünlü tasarımcılar Ross Lovegrove, Claudia Danelon ve Federico Meroni’nin imzasını taşıyan koleksiyonlarımız da daha fazla ilgi görmeye başladı. Önümüzdeki dönemde bu özel koleksiyonlara yenilerini eklemeyi planlıyoruz.
Sizce tüketicilerin Bocchi’yi tercih etmesinin nedenleri nedir?
Bocchi olarak ‘il bagno per tutti’ (herkes için banyo) mottosuyla yola çıktık. Ürünlerimizi de bu mottoya uygun tasarlıyoruz aynı zamanda banyo ve mutfakta beyazın tekdüzeliğine meydan okuyoruz. Banyo kategorisindeki 18 farklı koleksiyonumuzu petrol mavisinden Burgonya bordosuna 25 farklı renkte üretebiliyoruz. Banyo koleksiyonlarımızdan New Age ve Strata dünyaca ünlü tasarımcı Rosss Lovegrove’un, Etna ve Fenice ise genç tasarımcılar Claudia Danelon ve Federico Meroni’nin imzasını taşıyor. Mutfak için de yüzde 100 doğal ve organik bir malzeme olan seramikten sekiz farklı renkte ürettiğimiz beş koleksiyonumuz var. Bu koleksiyonlarımız farmhouse eviyelerden oluşuyor. Daha derin ve geleneksel çelik lavabolardan daha yüksek kapasiteye sahip bu tip eviyelerinin Türkiye’deki ilk üreticisiyiz. Mutfakta işleri kolaylaştıran bu eviyelere ilgi ülkemizde giderek artıyor. Türkiye’de farmhouse eviye akımını başlatan marka olarak biz bu ürünlerin daha çok tercih edilmesinden memnunuz.
Avrupa’da yaşlılar ve bedensel engelliler için banyo ürünleri sunan ilk marka olmak da bizim için son derece gurur verici. Bu bağlamda ürettiğimiz Care & Comfort koleksiyonumuz fonksiyonel, ergonomik, güvenli seçenekler ile banyolarda konfor ve estetiği herkes için erişilebilir kılıyor. Ayrıca farklı beden ölçülerine sahip kullanıcılar için ürettiğimiz ve standart klozetlere göre yüzde 30 daha fazla oturma alanı sunan Bocchi XL klozet de banyoda geçirilen süreyi daha rahat, daha konforlu bir hale getiriyor.
Bocchi olarak banyo ve mutfaklarda beyazın tekdüzeliğine meydan okuyoruz. Renkli ürünlerimizin yanında her zevk ve ihtiyaca göre kişiselleştirilebilen estetik, üstün hijyen ve konforu bir arada sunan banyo ve mutfak tasarımlarımız Bocchi’nin tercih edilmesindeki en büyük etken.
Konu tasarım olunca akla ilk gelen ülke şüphesiz İtalya oluyor ve bizler de Bocchi’nin İtalyan kökenli olduğunu biliyoruz. İnsanların artık tasarıma verdiği önemin artmasıyla da koleksiyonlarınızı nasıl şekillendirip çeşitlendiriyorsunuz?
İtalyan kökenli bir marka olarak tasarım her zaman merkezimizde olan bir konu. Bu nedenle tasarımcılarla iş birliği yaparak koleksiyonlar hazırlıyoruz. Daha önce Ross Lovegrove, Claudia Danelon ve Federico Meroni ile koleksiyonlar hazırlamıştık, şimdi farklı isimlerle yeni koleksiyonlar hazırlamayı planlıyoruz.
Tasarıma verilen önemin artması ile dekorasyonda daha cesur tercihler yapılmaya başlandı. Bu da bizi hem heyecanlandırıyor hem de daha cesur tasarımlar üretmeye itiyor. Bu üretimi yaparken, tüketicilerin beklenti ve ihtiyaçlarını, bayilerimizden aldığımız geri bildirimleri de göz önünde bulunduruyoruz. Ayrıca dekorasyon ve renklere dair trendleri takip ediyor, özellikle Avrupa ve Amerika’daki fuarlara katılarak dünya pazarlarındaki gelişmeleri yakından izliyoruz.
Değişen ve gelişen dünyamızda Bocchi, tasarım ve teknolojiyi bir bütün olarak tüketiciye nasıl sunmayı planlıyor? Bu alanda yaptığınız çalışmalar sonucunda hedefiniz nedir?
Pandemiyle birlikte insanlar bir yandan yaşam alanlarını kendilerine özgü kılmaya çalışırken, diğer yandan ürün tercihlerinde hijyen ve sağlığı daha çok göz önünde bulundurmaya başladı. Biz de Bocchi olarak çalışmalarımızı bu doğrultuda gerçekleştiriyor, tasarımı ve teknolojiyi bir bütün olarak düşünüyor, ürünlerimizi erişilebilir fiyatlarla tüketiciyle buluşturuyoruz.
Eviyelerimizde kullandığımız Sıfır Pürüz teknolojisi Avrupa’da bir ilk. Bu teknoloji sayesinde normal sırlı porselen yüzeylere göre 19 kat daha pürüzsüz olan eviyeler porselenlerin kir ile temas eden yüzeylerindeki istenmeyen lekeleri ve kireçlenmeleri en aza indiriyor. Böylece eviyelerimiz hijyen konusunda normal sırlı porselen yüzeye göre üstünlük sağlarken, Jet Flush teknolojisine sahip klozetlerimiz de daha hijyenik ve daha sessiz hale geliyor. Jet Flush özellikli Bocchi klozetler, “jet akış sistemi” sayesinde standart klozetlerden daha hızlı su boşaltma ve güçlü emiş ile daha etkin temizleme yapıyor. Lavabo ve klozetlerde kullandığımız Clean Plus+ yüzey kaplama teknolojisi ise seramik yüzeylerin pürüzlülüğünü bir kat daha azaltırken, sıvıların yüzey geriliminin artmasını sağlıyor. Bu sayede hidrofobik hale gelen yüzey; lekelenmeleri, yapışmasını ve kireçlenmeleri engelliyor. Güçlü temizlik maddeleri gerektirmeden çok kolay temizlenebiliyor ve ilk günkü parlaklığını koruyor.
Ayrıca teknolojiyi hijyenik ürünlerin yanında çevreye duyarlı ürünler geliştirmek için kullanıyor, özellikle küresel ısınma ile önemi artan su kaynaklarının verimli kullanımı için çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Geliştirdiğimiz “Çevre Dostu Klozet” dört kişilik bir ailenin yılda 30 bin litreden fazla su tasarruf etmesine katkıda bulunurken, armatürlerimiz standart armatürlere göre yüzde 50 su tasarrufu sağlıyor. Gelişen teknolojinin de yardımıyla ürünlerimizi hem çevre dostu hem de daha hijyenik hale getirmeyi hedefliyoruz.