Hibrit çalışmanın artık norm olduğunu belirten Citrix Türkiye Genel Müdürü Sevi Tüfekçi Karahallı, gelecekte çalışma ortamının fiziksel mekandan ziyade, kişiye özel bir dijital alan anlamına geleceğini ifade ediyor.
Dijitalleşme ve hızla gelişen teknoloji, iş dünyasına bir yandan muazzam fırsatlar sunarken, bir yandan da çoğuna aşina olmadığımız tehlikeler arz ediyor. Şirketlerin bu bağlamda karşılaştıkları risklerden biraz bahsedebilir misiniz?
Dijitalleşme, iş dünyasına verimlilik, esneklik ve inovasyon gibi büyük fırsatlar sunarken, aynı zamanda ciddi güvenlik ve operasyonel riskleri de beraberinde getiriyor. Özellikle hibrit ve uzaktan çalışma modellerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, çalışanlar ofis dışından yani evden, mobil cihazlardan veya kamusal ağlardan erişim sağlıyor. Bu durum, kötü niyetli saldırganlar için de yeni saldırı yüzeyleri yaratıyor. Nitekim IDC'nin araştırmasına göre, CISO'ların yüzde 49'u uzaktan ve hibrit çalışanları en ciddi siber risk unsuru olarak görüyor. Ayrıca, yapay zekâ tabanlı tehditlerin artması, güvenlik stratejilerini yeniden şekillendiriyor. Şirketler, bulut tabanlı sistemlerin yaygınlaşmasıyla veri egemenliği, bulut güvenliği ve çoklu bulut ortamlarındaki uyumluluk sorunlarıyla karşılaşıyor. Kuruluşların yüzde 96'sı bulut güvenliği konusunda endişe duyuyor. Geleneksel VPN'ler gibi yöntemler artık yetersiz kalıyor, çünkü ağ düzeyinde geniş erişim sağlayarak performans sorunları ve güvenlik açıkları yaratabiliyor. Son olarak, farklı kuşakların bir arada çalışması, kültürel ve teknolojik uyum zorluklarını artırıyor; yeni nesil çalışanlar esneklik isterken, eski sistemler bu talebi karşılamakta yetersiz kalabiliyor. Bu riskler, sadece teknolojik değil, aynı zamanda şirket kültürü ve sürdürülebilirlik açısından da tehdit oluşturuyor.
Citrix olarak organizasyonlara bu riskleri ele almalarında yardımcı olacak ne gibi çözümler sunuyorsunuz?
Citrix, dijital çalışma ortamlarının mucididir diyebiliriz. Çalışanları herhangi bir yerden, herhangi bir cihazdan, herhangi bir ağdan, kurum ağına ve uygulamalarına güvenli ve alıştıkları şekilde hızlı ulaştırmak bizim ana işimizi oluşturuyor. Dijital çalışma alanlarına yönelik geniş kapsamlı çözümlerimizi şu ana başlıklar altında toplayabiliriz:
Zero Trust Yaklaşımı: VPN'nin yerini alan ve bu teknolojiden çok daha güvenli olan Zero Trust Network Access (ZTNA) çözümleri sunuyoruz. Bu çözümler tüm uygulamalara web ve SaaS üzerinden veya istemci-sunucu yapılarında güvenli erişim sağlıyor. Böylece kurumsal verileri çok daha güçlü bir şekilde koruyabiliyoruz. Citrix'in Zero Trust (Sıfır Güven) yaklaşımı, siber tehditlere karşı etkin bir güvenlik önlemi sunuyor. Uzaktan çalışma, VPN ve geleneksel güvenlik sistemlerinin yerini almak üzere, sıfır güven ağ erişimi (ZTNA) çözümlerini daha da ön plana çıkarıyor. Bu sayede, kullanıcılarımızı sadece ihtiyaçları olan kaynaklara, belirlediğimiz kapsamlı güvenlik politikaları ile performanslı bir şekilde eriştirebilirken saldırı alanını da daraltmış oluyoruz.
Uygulama ve Masaüstü Sanallaştırma: Citrix olarak iş kaynaklarını herhangi bir konumdan herhangi bir cihaza güvenli bir şekilde sunulmasını sağlamak için sanal uygulamalar ve masaüstleri sağlıyoruz. Bu, işletmelerin kaynaklarını esnek bir şekilde yönetmelerini ve çalışanların coğrafi konumlarından ve kullandıkları cihaz ve işletim sisteminden bağımsız olarak verimli çalışmalarını sağlıyor. Bu kapsamda Citrix tarafından yönetilen bir bulut hizmeti olan Citrix Workspace ile web tarayıcısı veya uygulama aracılığıyla sanal uygulamalara, masaüstlerine, web ve SaaS uygulamalarına güvenli erişim imkânı sunuyoruz. Ayrıca Citrix Virtual Apps and Desktops sayesinde çalışanlar lokasyon bağımsız çalışırken, kurumların hassas verilerinin mevcut veri merkezinde kalmasını ve istenirse kullanıcının cihazından tamamen izole olmasını sağlayabiliyoruz.
NetScaler: NetScaler, sanallaştırma çözümleriyle entegre edilmiş yük dengeleme ve web uygulama güvenlik duvarı cihazımız. Bu cihaz kendi alanında en yüksek bant genişliğini ve SSL bağlantıyı sağlıyor ve en kapsamlı sanal yük dengeleyici hizmet paketini sunuyor. Web trafiğinin aniden yoğunlaştığı durumlarda veya yeni servislerin hızla devreye alınması gerektiğinde, bulut üzerinde hızlıca sanal yük dengeleme yapma ihtiyacı doğduğunda NetScaler ve NetScaler’ın başarılı araçları ile saniyeler içinde bu işlemler gerçekleştirebiliyor.
Uç Nokta Yönetimi: Citrix Endpoint Management ile şirketler, mobil cihaz ve uygulamalarını merkezi bir konumdan yönetebiliyor. Bu, IT departmanlarının cihaz ve uygulama güvenliğini daha iyi kontrol edebilmelerine olanak tanıyor.
Hibrit Çoklu Bulut Paketleri (HMC): Yeni HMC (Hibrit Çoklu Bulut) paketiyle kurumlara lisans ve ürün kullanımında büyük esneklik sağlıyoruz. Bu paket, Citrix NetScaler ve Workspace çözümlerini bir arada sunuyor. Böylece organizasyonlar, bir ürün için yatırım süreci tamamlanmadan diğerine geçmek zorunda kalmadan her iki ürüne de erişim sağlayabiliyor. İster aynı anda ister aşamalı şekilde, ihtiyaçlarına uygun olarak geçiş ve kullanım yapabiliyorlar. Bu yaklaşım özellikle büyük ölçekli şirketlerin dijital dönüşüm projelerinde zaman kaybını önlüyor. Örneğin, NetScaler kullanımı sürerken Workspace’e geçiş yapmak isteyen şirketler yeni bir yatırım onayı beklemeden paketin sağladığı kapsamla doğrudan geçişe başlayabiliyor. Bu paketi sunmamız NetScaler ve Workspace’ten sorumlu ekiplerin birlikte çalışmasını kolaylaştırıyor. Normalde bu ekipler ayrı çalışırken, HMC sayesinde ortak planlama yapabiliyor ve çözümleri uyum içinde hayata geçirebiliyorlar. Böylece kendi içimizde de sinerjiyi artırıyor.
Güvenlik ve Performans Yönetimi: Uygulama performansını ve güvenliğini artırmak için çeşitli araçlar sunuyoruz. Bu sayede, kullanıcı deneyimini iyileştirirken güvenlik tehditlerine karşı koruma sağlıyoruz ve IT ekiplerinin sistemleri daha etkin bir şekilde yönetmelerine yardımcı oluyoruz. Güvenlik söz konusu olduğunda kurum içindeki tüm cihazların model ve donanım fark etmeksizin hızlı bir şekilde güncellenebilmesi de büyük önem taşıyor. Citrix’in VDI ve Unicon tabanlı çözümleri sayesinde, eski donanımlar dahi merkezi sunucudan yapılan güncellemelerle güncel uygulamaları çalıştırabilir hâle geliyor. Bu sayede, çok sayıda cihazın tek tek güncellenmesine gerek kalmadan tüm organizasyonun aynı standartta ve güvenli şekilde çalışması mümkün oluyıor. Kullanıcı hataları en aza iniyor ve olası güvenlik açıklarının önüne geçiliyor. Ayrıca güvenlik risklerini azaltmak için hem NetScaler uygulama erişim çözümlerimizle hem de bulut tabanlı güvenli erişim platformlarımızla kurumlara entegre bir güvenlik katmanı sunuyoruz. Windows, MacOS, Linux, Pardus ve Unicon gibi farklı platformlarda sanal uygulamalara ve masaüstlerine, özel web ve SaaS uygulamalarına sıfır güven doğrultusunda ağ erişimi sağlıyoruz. Bu, özellikle BYOD (Kendi Cihazını Getir) ortamlarında çalışanlar için büyük önem taşıyor.
Pandemi sonrasında iş dünyasını en çok meşgul eden konulardan biri uzaktan ve hibrit gibi yeni çalışma yöntemleri. Çalışma ortam ve biçimlerinin gelecekte nasıl şekilleneceğini düşünüyorsunuz?
Pandemi, iş dünyasını derinden etkileyen bir kırılma noktası oldu. Uzaktan ve hibrit çalışma modelleri, başlangıçta geçici birer çözüm olarak benimsense de zamanla bu modellerin kalıcılaştığını ve stratejik iş yapış biçimlerine dönüştüğünü gördük. Bugün artık sadece fiziksel ofis ortamında çalışmaya dayalı geleneksel yapılar yerini, çok daha esnek, bağlantılı ve dijital öncelikli modellere bırakıyor. İş dünyasında üretkenlik artık “nerede çalıştığınızla” değil, “iş süreçlerine nasıl eriştiğiniz” ve “iş arkadaşlarınızla nasıl bağlantılı olduğunuz” ile ölçülüyor. Gelecek perspektifinden bakacak olursak günümüzün ofis dünyası bundan 100 yıl öncekinden nasıl farklı ise geleceğin ofis dünyası da bugünden o kadar farklı olacak. İş yerinin fiziksel olarak tanımlandığı, sabit saatler ve mekanlar etrafında şekillenen geleneksel çalışma modelleri giderek anlamını yitirecek. Gelecekte “çalışma ortamı” kavramı; bir bina, bir masa ya da bir cihazdan çok, kişiye özel dijital bir alan anlamına gelecek. Her çalışan, nerede olursa olsun işine ait her şeyi yanında taşıyacak: Uygulamalar, belgeler, yetkiler, iletişim kanalları ve güvenlik duvarları. Bu alanlar yapay zekâ tarafından sürekli optimize edilecek. Şirketler için fiziksel merkezler ikinci planda kalacak; asıl merkez, dijital olarak birbirine bağlı çalışanlar ve sistemler olacak. Dolayısıyla esnek ve dijital çalışmayı benimsemeyen kurumlar yalnızca yetenek kaybetmekle kalmayacak, rekabette de geri planda kalacak. Citrix olarak bu evrimi C-WoW (Connected Way of Work – Bağlantılı Çalışma Yönetimi) olarak tanımlıyoruz ve bu kişiselleştirilmiş dijital çalışma alanlarının mimarisini bugünden inşa ediyoruz.
Citrix’in mevcut çalışma yöntemlerinin ötesine geçen “Bağlantılı Çalışma” yaklaşımından bahsedebilir miyiz?
Pandemi, uzaktan ve hibrit çalışmayı hızlandırdı, ancak bu artık bir tepki olmaktan çıkıp iş dünyasında kalıcı bir modele dönüştü. Uzaktan ve hibrit çalışma artık “olağanüstü durum çözümü” değil, yeni norm oldu. Dünya çapında bazı büyük organizasyonların çalışanlarını ofislerine çağırması kimi zaman gündeme gelse de günümüzde uzaktan/hibrit çalışma modelinin sadece fiziksel mekan değişikliğinden ibaret basit bir dönüşüm olmadığına dikkat çekmek isterim. Bu, aslında bir zihniyet dönüşümü. Artık çalışanlar zaman ve mekandan bağımsız çalışmak istiyor. Kullandıkları araçların hızlı ve güvenli olmasını bekliyor. Çalışma saatlerinden çok, çıktı odaklı performansla değerlendirilmeyi tercih ediyor. Ayrıca bu dönüşüm, yeni kuşak çalışanlar için de daha anlamlı bir iş yaşamı sunuyor. Mobilite, özgürlük ve esneklik gibi değerler artık işveren seçiminde belirleyici oluyor. Bu yeni düzen içerisinde "bağlantılı" veya "dijital" çalışma anlayışı, sadece bir lojistik karar değil, modern iş yapış biçiminin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Biz bu dönüşümü C-WoW (Bağlantılı Çalışma Yönetimi) olarak ifade ediyoruz ki bu çalışma hayatının yeniden şekillendiği, hibrit ve uzaktan çalışma modellerinin ötesine geçildiği bir dönemi temsil ediyor. Çalışma hayatının dijitalleşmesi, bağlantılı hâle gelmesi ve şirketlerin daha dağıtık yapılarla işlev görmesi, geri döndürülemez bir trend teşkil ediyor. Bu durum, yalnızca bireysel verimlilik açısından değil, aynı zamanda ekip dinamiklerinin ve şirket kültürünün evriminde de kritik bir rol oynuyor.
Geleceğin iş dünyasında, bağlantı her zamankinden daha önemli olacak. Citrix olarak biz de bu yeni dönemde C-WoW yaklaşımımızla iş dünyasının bu dönüşümüne yardımcı oluyoruz. Zira bizim için günümüzde mobilite ifade özgürlüğü kadar değerli.
Citrix ReImagine etkinliğinin gerçekleştirildiği üç ülkeden biri Türkiye. Citrix’in Türkiye’ye dair planları neler?
Citrix ReImagine etkinliğimizin ilk ayağını daha önce Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde yapmıştık. Zirvemizin ikincisini ise Eylül ayında İstanbul’da gerçekleştirdik. Zirvemize Citrix’in iş ortakları arasında yer alan dünya teknoloji markalarının temsilcileri, sektör vizyonerleri, teknoloji uzmanları ve iş dünyası liderleri katıldı. Yoğun katılımla gerçekleşen bu etkinliğin yarattığı sinerjiden oldukça memnun kaldık. Citrix’in çözümlerini daha geniş bir kitleye tanıtma imkanı bulduk. İş ortaklarımızla gerçekleştirdiğimiz birebir görüşmeler de geleceğe yönelik projeler için şimdiden çok sağlam bir temel oluşturdu. Citrix ReImagine etkinliğinin Türkiye’de gerçekleştirilmesi bizim için stratejik bir karardı. Çünkü Türkiye, sadece bölgesel bir operasyon üssü değil, aynı zamanda Citrix’in küresel büyüme stratejisinde kritik bir rol üstleniyor. Türkiye’nin genç ve teknolojiye açık iş gücü, dijitalleşme yönünde atılan kararlı adımları ve gelişen BT altyapısı, bu ülkedeki yatırımlarımızı artırmamız için güçlü bir zemin oluşturuyor. Bu bağlamda Türkiye operasyonumuzu 2024 itibarıyla Orta Doğu ve Doğu Avrupa’dan bağımsız hâle getirdik ve artık doğrudan, yerel ihtiyaçlara odaklanan bir birim olarak yapılandırdık.
Yeni dönemde Citrix Türkiye olarak öncelikli hedefimiz, mevcut müşterilerimizin hâlihazırda kullandıkları çözümlerimizin yanı sıra yeni satın almalarla büyüyen ürün portföyümüzden de daha verimli, daha yaygın ve daha etkili kullanmalarını sağlamak. Citrix ReImagine Müşteri Deneyim Paneli’nde bir kısmını paylaştığımız ve çok ilgi çeken başarı hikâyelerimizi görünür kılarak yeni müşteri kazanımı konusunda da agresif bir büyüme stratejisi izliyoruz.
Özellikle kamu, finans, e-ticaret ve telekomünikasyon gibi Türkiye’nin dijital dönüşümünde öncü sektörlerde yerimizi daha da sağlamlaştırmak istiyoruz. Bununla birlikte, Türkiye’ye özel projeler geliştiriyoruz. Örneğin, yerli işletim sistemi Pardus’u destekleyen ilk global üretici olmaktan gurur duyuyoruz. Pardus’un daha fazla kamu kurumunda sanallaştırılarak kullanılması için teknik destek sağlıyor, bu sayede ülkemizin dijital egemenlik politikalarına katkıda bulunuyoruz. Ayrıca üniversitelerle iş birliği yaparak AR-GE merkezleri, demo laboratuvarları kurmak ve genç yetenekleri Citrix teknolojileriyle tanıştırmak da öncelikli planlarımız arasında yer alıyor.