Çalışanlar, ekonomik ve sosyal zorluklara daha fazla maruz kaldıkça, esenlik konusu şirketler için giderek daha fazla önem taşıyor. Bu bağlamda, kişilerin özbakımlarını güçlendirmelerinin önemine dikkat çeken küresel tüketici sağlık şirketi Opella’nın Afrika, Orta Doğu ve Türkiye Genel Müdürü Feirouz Ellouze, “Özbakım konusunda çalışanlarını destekleyen şirketler, çalışanlarının daha fazla bağlılık gösterdiğini ve daha az tükenmişlik yaşadığını görüyor” diyor.
Opella olarak “Sağlıklı Gezegen” sloganıyla, özbakıma yönelik çözümler sunmak üzere faaliyete geçtiniz. Bize şirketin kuruluş hikâyesinden söz eder misiniz?
Opella’nın Nisan itibarıyla bağımsız bir şirket haline gelmesi, yolculuğumuzda cesur ve dönüştürücü bir anın işareti aslında. Opella’nın kilit ortakları olarak CD&R (yüzde 50), Sanofi (yüzde 48,2) ve Bpifrance (yüzde 1,8) çevikliği, ölçeği ve güçlü mirası bir araya getiriyoruz ve güçlü bir destek ve net bir misyonla yeni bir sayfa açıyoruz: Sağlık Sizin Elinizde. Bu sadece bir sahiplik değişikliği değil, aynı zamanda stratejik bir evrimi işaret ediyor. Özbakımı yeniden tanımlama ve olması gerektiği kadar basit hale getirme fırsatını kucaklıyoruz. Misyonumuz, bireylerin sadece kendileri için değil, sevdikleri ve içinde yaşadıkları topluluklar için de sağlıklarını kontrol edebilmelerini sağlamak üzerine kurulu. Bu, sağlık okuryazarlığını artırmak ve proaktif bir sağlık kültürünü teşvik etmekle de ilgili.
Bu bakış açısıyla, vizyonumuz birbiriyle bağlantılı iki boyuta sahip: Daha sağlıklı insanlar ve daha sağlıklı bir gezegen. İnsanların yaşadığı, nefes aldığı ve büyüdüğü çevreyi dikkate almadan refahı teşvik etmek mümkün değil. Bunu üç ana başlıkta özetlemem gerekirse; temiz hava, güvenli su ve besleyici gıda insan sağlığı için gerekli ve bunların hepsi iyiye doğru giden bir gezegene bağlı. İklim değişikliği; kirlilik ve biyolojik çeşitlilik kaybı, halk sağlığını doğrudan etkiliyor, hastalık risklerini artırıyor ve hayati kaynaklara erişimi sınırlıyor. Bu nedenle, sorumlu tedarik, çevre dostu ambalajlama ve atık azaltma gibi sürdürülebilir sağlık hizmetleri uygulamaları stratejimizin merkezinde yer alıyor.
Sağlık alanında hizmet veren liderler olarak, bireylerin sadece kendilerine değil, çevrelerine de özen göstermelerini sağlamakla yükümlüyüz. Sağlık okuryazarlığı, özbakımın güçlendirilmesi ve sürdürülebilir inovasyon gibi girişimler birbiriyle yakından bağlantılı. Gezegeni koruduğumuzda, insanları da korumuş oluyoruz. İnsanları güçlendirdiğimizde ise, daha sağlıklı bir dünyanın savunucuları haline geliyorlar.
Opella artık yalnızca bağımsız bir şirket değil, aynı zamanda B Corp sertifikasına da sahip. Sorumlu şirket yapısına geçişi tercih etmenizin en önemli nedenleri nelerdi?
Bağımsız bir şirket olarak ilk başarılarımızdan biri de Opella'nın Global B Corp Sertifikası'nı alması oldu ve bunu başaran ilk küresel tüketici sağlık şirketiyiz. Bu dönüm noktası hem insanlar hem de gezegen için sorumlu bir öz bakım konseptine olan bağlılığımızı yansıtıyor. B Corp bizim için nihai bir hedef de değil, sosyal ve çevresel etkimizi sürekli iyileştirmeye yönelik kamuya açık bir taahhüt.
Sürdürülebilirlik stratejimiz üç temel üzerine kurulu bulunuyor: Sağlıklı Gezegen, Sağlıklı Toplum ve Sorumlu İş. Karbon emisyonlarını azaltmak, atıkları en aza indirmek ve ürünlerimizde döngüsel tasarımı benimsemek için çalışıyoruz. Ayrıca, kapsayıcı bir iş yeri yaratmaya, sağlık okuryazarlığını geliştirmeye, temiz hava ve güvenli su gibi temel ihtiyaçlara daha iyi erişim ile yetersiz hizmet ulaşan toplulukları desteklemeye odaklanıyoruz.
Özbakımı olması gerektiği kadar basit hale getirme temel misyonumuzla uyumlu biçimde sürdürülebilirlik gündemimizi ilerletiyoruz. E-etiketleme girişimlerimiz de şeffaflık, erişilebilirlik ve çevresel sorumluluğu artırmada önemli bir rol oynuyor. Tüketici sağlığı ürünleri için elektronik etiketleme, sağlık hizmetlerine erişim ve kullanıcı deneyiminde önemli bir adım. Bu uygulama, kâğıt israfını azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda kritik sağlık bilgilerinin daha kolay anlaşılmasını ve bulunmasını sağlayarak güven ve şeffaflığı artırıyor.
Bu stratejinin hayata geçirilmesi ve özbakım konusuna odaklanmak için nasıl bir iş modeli kurguladınız?
Özbakım, kişisel bir alışkanlıktan daha fazlası aslında. Sağlık, aynı zamanda üretkenliğin ve refahın temel itici gücü. Biz insanlar egzersiz, iyi beslenme, ruh sağlığı desteği ve önleyici bakım gibi yollarla fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlıklarımıza özen gösterdiğimizde hem işte hem de günlük yaşamda kendimizi daha iyi hissediyoruz ve daha iyi performans gösteriyoruz.
İş yeri açısından baktığımızda ise, özbakım hastalık izinlerini azaltmaya yardımcı oluyor, odaklanmayı artırıyor ve dayanıklılığı geliştiriyor. Özbakımı destekleyen şirketler, çalışanlarının daha fazla bağlılık gösterdiğini ve daha az tükenmişlik yaşadığını da görüyorlar. Bu da daha güçlü ve sürdürülebilir bir performansa yol açıyor. Daha geniş ölçekte ise, özbakım sağlık maliyetlerinin azaltılmasında etkiye sahip. Özellikle resmi sağlık hizmetlerine erişimin sınırlı olduğu bölgelerde daha fazla insanın bu sayede işgücünde aktif kalması sağlanabiliyor. Ayrıca, sağlıkları üzerinde daha fazla kontrol sağlayarak, özgüvenlerini artırarak ve sosyal bağlantılarını güçlendirerek insanların yaşam kalitesini iyileştirebiliyor.
Global Self Care Federation'a göre, özellikle reçetesiz satılan ürünler aracılığıyla yapılan özbakım, her yıl bireyler için 11 milyar saat ve doktorlar için 1,8 milyar saat tasarruf sağlıyor. Bu da 40,8 milyar üretken güne eşit. Ekonomik olarak, sağlık sonuçlarını ve yaşam beklentisini iyileştirirken, 1,9 trilyon dolarlık refah kazancı ve 119 milyar dolarlık sağlık tasarrufu sağlanmış oluyor.
Ürün geliştirmede eko-tasarıma odaklandığınızı biliyoruz. Bize biraz da Opella’nın sunduğu ürün ve çözümlerden bahseder misiniz?
Elbette, bu sürdürülebilirlik odağımızın doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Opella'nın ürün ve çözümleri, eko-tasarım ilkelerini yansıtacak şekilde geliştirildi. Örneğin, ambalajlarımızda kullanılan kâğıt bazlı malzemelerin yüzde 97,3'ü sertifikalı veya geri dönüştürülmüş kaynaklardan geliyor. Ayrıca, "biyobozunur ambalaj çözümleri" (biyolojik olarak parçalanabilir ambalaj çözümleri) girişimimiz de bulunuyor. Diğer bir deyişle, esnek ambalajlar, tüpler ve şişeler için biyobozunur malzemeler üzerinde çalışıyoruz.
Son olarak, eko-tasarımın sadece ürünün fiziksel formuyla ilgili olmadığını da söylemek isterim. Ürün kullanım talimatları, etiketleme ve tüketiciye ulaşan geri dönüşüm bilgileri gibi unsurlarla da tamamlanıyor. Bu noktada, eğitim kampanyalarımız ve tüketici bilinçlendirme çabalarımız farkındalık yaratmak açısından çok önemli bir yerde bulunuyor.
Tüketici sağlığı ürünlerimizin ambalajlarının atıldıktan sonra çevreye olan etkisinin yanı sıra, aktif bileşenlerin güvenliği ve formülün stabilitesi konusunda da hassas davranıyoruz. Bu bağlamda, ürün yaşam döngüsüne geri dönüşüm ve döngüsel ekonomi ilkelerini dahil ediyoruz. Ayrıca, ürünlerimizin korunması, etkinliği ve kullanım kolaylığı arasında bir denge kuruyoruz. Bu da dozaj, form ve taşınabilirlik gibi konularda özelleştirilmiş çözümler geliştirmek anlamına geliyor.
Türkiye'deki Enterogermina ve Pharmaton gibi markalarımızla, içerik, form ve erişilebilirlik açısından tüketici ihtiyaçlarını karşılayan güvenilir, bilimsel temelli çözümler sunuyoruz.
Opella’nın ikonik bir markaya dönüşen gıda takviyesi markamız Pharmaton vitamin ve minerallerin yanı sıra Ginseng G115 de içeriyor. Çin’in dağlarında beş ila yedi yıl boyunca özenle yetiştirilen bu özel ginseng bitkisinin, yalnızca en iyi kökleri seçiliyor. Sonra da düşük ısılarda dikkatle işleniyor ve etkin bileşenlerin maksimum düzeyde korunmasını sağlayan özel bir ekstraksiyon sürecinden geçiriliyor.
Ardından elde edilen bu yüksek kaliteli öz, bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış vitamin ve minerallerle birleştirilerek farmasötik standartlarda tablet haline getiriliyor. 20’den fazla bilimsel çalışmayla desteklenen Pharmaton, yüzde 94 tüketici memnuniyetiyle farkını ortaya koyuyor. Önümüzdeki dönemde hayata geçecek eğlenceli eğitim filmiyle bu eşsiz sürecin arkasındaki özeni ve doğadan gelen gücü izleyicilerle buluşturmayı hedefliyoruz.
Küresel bir oyuncu olma yolunda ilerlerken, nasıl bir büyüme modeli kurguladınız? Öncelikle odaklandığınız pazarlar var mı?
Opella, özbakım sektöründe yenilikçi bir oyuncu konumunda bulunuyor ve dünya çapında vitamin, mineral ve tüketici sağlığı ürünleri alanında üçüncü büyük portföye sahip. Küresel olarak faaliyet gösteren şirketimiz, şu anda yarım milyardan fazla tüketiciye hizmet veriyor. 11 bin yetenekli çalışandan oluşan bir ekip, 13 adet sınıfının en iyisi üretim tesisi, dört uzman geliştirme merkezi ve 30 stratejik konumdaki ofisimizle sektörümüzde dünyanın önde gelen oyuncuları arasında yer alıyoruz. Bu küresel ayak izi, sadece ölçeğimizi değil, aynı zamanda yenilikçilik, kalite ve etkiye olan bağlılığımızı da yansıtıyor.
Faaliyet gösterdiğimiz sektör, önemli büyüme beklentileri sunuyor. Bu alanda, 2029 yılına kadar yıllık yüzde 4 ila 5 oranında sürdürülebilir büyüme öngörülüyor. Ayrıca, sektörümüz de ekonomik durgunluk dönemlerinde diğer tüketici segmentlerine göre daha fazla dayanıklılık gösteriyor. Pazarın oldukça parçalı yapısı ve ilk beş oyuncunun toplam pazarın yalnızca yüzde 15'ini elinde tutması nedeniyle konsolidasyon için de alan bulunuyor aslında. Ayrıca, çoğu tüketici, tüketici sağlığı hakkında aşırı bilgi bombardımanına maruz kalıyor ve bu da kafa karışıklığına yol açabiliyor. EPOSSI Özbakım Barometresi’ne göre beş kişiden dördü, sağlıklarıyla ilgili kararlar alırken kendilerine güven duymuyorlar.
Özbakım alanında dört büyüme faktörüne odaklanıyoruz: Tedavi görmeyen birçok insana ulaşarak penetrasyonu genişletmek; değişen tüketici ihtiyaçlarını daha iyi karşılayan çözümlerle inovasyonu teşvik etmek; markalarımızı yeni pazarlara taşımak için coğrafi genişlemeyi ilerletmek ve tüketiciler nerede olurlarsa olsunlar onlarla etkileşim kurmak için e-ticareti ölçeklendirmek.
Büyüme stratejimiz sürdürülebilir büyümeye dayanıyor; sorumluluklarımızı yerine getirirken hızlı bir şekilde genişlemekten bahsediyorum. Her pazara girerken, yerel sosyal, kültürel ve düzenleyici çerçeveyi inceliyor ve sürdürülebilirlik kriterlerimizle çelişmeyen yolları seçiyoruz. Örneğin, yeşil tedarik zincirleri, düşük karbonlu operasyonlar ve eko-ambalajlama gibi unsurlar büyüme planlarımızın ayrılmaz parçaları.
Özbakım konusunda ülkemiz tüketicilerinin bakışı ve yaklaşımını değerlendirir misiniz?
Pandemi dönemi, sağlık bilincinin artmasında önemli bir rol oynadı. Bağışıklık sistemine yatırım yapmak, takviye ve besin desteği eğilimi ve kronik hastalık riskleri gibi konuların ortaya çıkması da bu konuda etkili oldu.
Ancak, bu artan farkındalıkla birlikte, güven, bilgiye erişim ve ürün şeffaflığı da artık tüketiciler için hayati önem taşıyor. Ürün içeriği kaynakları, sertifikalar ve üretim süreçleri gibi unsurlar sorgulanıyor. Enterogermina ve Pharmaton gibi markalarımız, tanınırlıkları ve kalite kontrol süreçlerimizin gerekli düzenlemelere uygunluğu ve güçlü konumları nedeniyle bu noktada güven oluşturma konusunda avantajlı bulunuyor.
Kültürel faktörler ve sağlığa geleneksel yaklaşımlar, seçimlerimizde oldukça etkili.
Türk tüketiciler de halk sağlığı ve çevresel sorumluluk konusunda giderek daha bilinçli hale geliyor; geri dönüştürülebilir ambalajlar, sürdürülebilir üretim ve çevresel etkiler gibi konular satın alma kararlarını etkiliyor. Fiyat duyarlılığı da pazardaki yerinizi belirlemede önemli bir faktör. Ürünlerin hem uygun fiyatlı hem de değer sunması beklentisi var haliyle. Tabii ki, fiyat/kalite dengesi de özbakım ürünlerinde belirleyici yere sahip. Ayrıca, e-ticaretin yaygınlaşmasıyla tüketiciler artık ürünleri karşılaştırabiliyor ve yorumları inceleyebiliyor. Deloitte'un 2024 Küresel Sağlık Trendleri raporuna göre, tüketicilerin yüzde 70'i sağlıkla ilgili kararlar alırken artık dijital kaynaklara başvuruyor. Bu da markaların şeffaflık ve kullanıcı deneyimine daha fazla yatırım yapmasını gerektiriyor.
Bilim ve araştırmaya dayanan çözümler sunmanın güçlükleri neler? Bu bağlamda nasıl bir inovasyon yaklaşımınız ve Ar-Ge altyapınız var?
FMCH, bizim için tüketici içgörülerinin bilimsel mükemmellikle buluştuğu yer. İnsanların sağlıklarını anlamlı ve sürdürülebilir yollarla kontrol etmelerini sağlamayı içeriyor. Opella, küresel vitamin, mineral ve takviye pazarında üçüncü büyük ürün portföyüne sahip. Özbakım sektöründe yenilikçi bir oyuncu. Bilimsel olarak desteklenen marka portföyümüz bu formülün merkezinde yer alıyor. Tüketicilere sevdikleri ürünleri istedikleri formatta sunan marka portföyümüz, on yıllara dayanan klinik çalışmalar, 200'den fazla bilimsel yayın ve 400'den fazla patentli veya patent bekleyen yenilikle destekleniyor.
Bilim, bizim yaptığımız her şeyin merkezinde. Titiz klinik araştırmalardan yenilikçi formülasyonlara kadar, reçetesiz satılan çözümlerimiz hassasiyet ve amaç doğrultusunda üretiliyor. Bunları sadece ürün olarak görmemek gerekir, milyonlarca kişinin sağlığını güvenle ve emin bir şekilde yönetmesine yardımcı olan güvenilir markalar bunlar.
Eko-tasarım, ambalaj optimizasyonu ve biyolojik olarak parçalanabilir malzemelerin kullanımı gibi inovasyon projelerini desteklemek için açık inovasyon platformları kullanıyoruz. Örneğin, biyolojik olarak parçalanabilir ambalaj çözümleri konusunda dış uzmanlarla işbirliği yapıyoruz. Ayrıca, ürün güvenliği ve kalite standartlarının tüm pazarlarda tutarlı olmasını sağlamak için sertifikasyon süreçlerine yatırım yapıyoruz.
Sürdürülebilirlik ve dijitalleşmeye de özel olarak odaklandığınızı biliyoruz. Bu bağlamda ne gibi adımlar attınız? Yeni iş modelleri ve stratejilerin gelişmesinde önünüzde ne gibi büyüme noktaları var?
Sürdürülebilirlik bizim için sadece moda ya da trendde olan bir kelime değil. Planladığımız ve uyguladığımız stratejik ve operasyonel bir gereklilik. Artan dijitalleşmeye paralel olarak karma bir yaklaşım benimsedik. Örneğin, üretim tesislerimizde enerji verimliliği projeleri, LED aydınlatma, ısı geri kazanımı ve süreç optimizasyonu gibi uygulamalarla Kapsam 1 ve 2 emisyonlarında önemli azalmalar sağladık. 2024 sürdürülebilirlik raporumuza göre, 2019'a kıyasla yüzde 64'lük bir azalma elde ettik.
Elektrik tüketimimizin büyük bir kısmını yenilenebilir kaynaklardan karşılamak hedefiyle faaliyet gösteriyoruz. Şu anda tesislerimizin yüzde 93,5'inde yenilenebilir enerji kullanıyoruz. Ayrıca, "atık geri kazanımı veya geri dönüşümü" (endüstriyel atıkların geri kazanımı) oranımız da oldukça yüksek ve memnuniyetle söyleyebilirim ki bu oran yüzde 96,5.
Dijitalleşme konusunda, operasyonel süreçlerde veri izleme sistemleri kurduk ve tedarik zinciri süreçlerinde tedarikçilerin karbon ayak izi dahil olmak üzere sürdürülebilirlik kriterlerini izleyen platformlar geliştiriyoruz. Ürün etiketleme, e-etiket uygulamaları ve dijital pazarlama yoluyla tüketicileri bilgilendirmek için adımlar atıyoruz.
Opella’nın globalde ve Türkiye’deki 2025 yıl sonu hedefleri neler? Yeni birleşme/yatırım adımlarınız olacak mı?
Opella'da temel stratejimiz, şirket kültürümüzü tanımlayan çeviklik ve hızla desteklenen, mevcut ürünlerimize kesintisiz erişim sağlamaya odaklanmak. Pazar penetrasyonunu artırmak ve tedavi görmeyen kişilere ulaşmak için karmaşıklığı ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Afrika, Orta Doğu ve Türkiye (AMET) Bölgesi'nin yönetim merkezi olarak Türkiye, bölgesel operasyonlarımızda stratejik bir rol oynuyor. Önceliklerimiz, küresel hedeflerle uyumlu ilerliyor, ancak yaklaşımımızı yerel ihtiyaçları karşılamak için öz bakıma erişimi genişletmeye, sağlık okuryazarlığını geliştirmeye ve sağlık hizmetlerinde dijital dönüşümü teşvik etmeye odaklanarak uyarladık.
Aynı zamanda, pazardaki varlığımızı daha da güçlendirecek yeni lansmanlarla portföyümüzü genişletmek için aktif olarak çalışıyoruz. Örneğin, Eylül ayında Türkiye pazarına sunduğumuz Pharmaton Kiddi ürünümüzle, artık çocukların büyüme sürecinde onları desteklemeyi hedefliyoruz.
Türkiye'nin genç, teknolojiye yatkın nüfusu ve sağlam sağlık altyapısı, ülkeyi inovasyon ve bölgesel liderlik için ideal bir merkez haline getiriyor. CD&R'nin güçlü desteği, Sanofi ve Bpifrance'ın süregelen katkılarıyla yeni fırsatları keşfetmek, portföyümüzü güçlendirmek ve kilit pazarlardaki etkimizi derinleştirmek için iyi bir konumdayız.