Büşra Köksal ve Merve Arıkan

Plastic Move Kurucu Ortakları

“Hedefimiz Sanayiye Yönelik Geliştirdiğimiz Hammaddemizi Raflardaki Ambalajlarda Görmek”

28 Mart 2022, Pazartesi

Nişasta bazlı gıda atıklarından biri olan ekmekten ürettikleri biyopolimer ile ambalaj, beyaz eşya ve otomotiv sektörlerinde petrol bazlı plastik kullanımını azaltma hedefiyle kurulan Plastic Move yakın zamanda 4,5 milyon değerindeki ilk yatırımını aldı. Plastic Move Kurucu Ortakları Büşra Köksal ve Merve Arıkan ile yeni girişimleri Plastic Move ve sürdürülebilirlik hakkında konuştuk.

Bize Plastic Move’un kuruluş hikayesinden bahseder misiniz?

Plastic Move’un tohumları 2015 yılında atılsa da finansal amaç güden bir sosyal girişime 2019 yılında evrildi. Kurucu ortaklarımızdan Büşra Köksal’ın akademik bir çalışma olarak başlattığı Plastic Move, 2019 yılında Hamdi Ulukaya Girişim Programı ile New York’a giderek iş modeli süreçlerini kurguladığı bir eğitim sürecinden geçmesiyle akademik bir çalışmadan, şirkete dönüşüm yolculuğu başlamış oldu. 2020 yılında Merve Arıkan’ın ekibe katılmasıyla, sanayi validasyonlarıyla farklı sektörlerde ürün gruplarında denemeler başlattık ve Plastic Move olarak ambalaj sektörünü hedef pazar olarak belirledik.

Türkiye’nin en büyük sert ambalaj firmasından aldığımız sponsorlukla, 2021 yılında Plastik Move’un ilk pilot üretim tesisini kurduk. 2021 senesi farklı ürün gruplarında validasyonlar ve test analizlerinin tamamlanması ile geçerken, aynı zamanda çözüm ortaklarımıza yeni paydaşlar ekledik. Şirketimizin sektör ve ihtiyaçlarına nasıl katkıda bulunacağı konusunda yol planımız belirlenirken, 2022 yılının ilk çeyreğinde alınan olumlu validasyonlar neticesinde laboratuvar ölçekli üretimimizi daha yüksek kapasiteli bir üretime uyarlamak için ilk yatırım turuna çıktık. Yatırım turunu tamamladığımız bu senede ise hedefimiz sanayiye yönelik geliştirdiğimiz hammaddemizi raflardaki ambalajlarda görmek.

Girişim kurmak zorlu bir süreç. Üstelik siz yaşamın her alanında köklü bir değişim gerektiren sürdürülebilirlik odaklı bir girişim kurdunuz. Plastic Move girişimini kurmaya karar verdiğiniz zamandan şu anda bulunduğunuz noktaya kadar neler yaşadınız? Ne gibi zorluklarla mücadele ettiniz?

Sürdürülebilirlik ve onun alt başlıklarından biri olan döngüsel ekonomi bir sistem değişikliği gerektiriyor. A’dan Z’ye firmaların çalışma şekillerinin yeniden tasarlanmasını, tedarik zincirindeki tüm oyuncuların aynı şekilde döngüsel ekonomi prensiplerine uygun tedarik gerçekleştirmesini ve aslında tüm paydaşların bu yeni kurguyu beraber bir araya gelerek hayata geçirmelerini şart kılıyor. Bu başlı başına zor bir süreç ve bir geçiş süreci gerektiriyor. Çünkü her şirketin bu yeni oluşacak sistemde yaratıcı olması ve pazarda bu problemlere çözüm geliştiren oyuncuların da artması gerekiyor. Kamu-özel sektör işbirlikleri ve tüketici bilincinin artması gibi parametreler sürdürülebilir ürünlerin ve iş modellerinin ölçeklenebilmesinde çok önemli bir sinerji sağlıyor. Türkiye’de yeni gelişen bir alanda ilk oyunculardan biriyiz. Yaşadığımız ilk zorluklardan biri bu ekosistemde kendi alanımızda bir ilki gerçekleştirdiğimiz için örnek model olarak alabileceğimiz az iş modeli olmasıydı. AR-GE süreçlerinde firma ve çözüm ortakları bulma konusunda çok şanslıydık ancak iş modelimizi oturtmak zaman aldı. Bu kısımda donanımlı partnerler ile çalışarak ve kendimize odak bir sektör belirleyerek hızlandık. Plastik kirliliğini önlemede hızla değer yaratabileceğimiz bir sektör olan hızlı tüketim malları sektörüne öncelik vermeyi düşünsek de bu alandaki firmaların satış döngülerinin uzun olmasından dolayı aslında çok uzun süreçlerden geçtik ve geçiyoruz.

Bunlara ek olarak, niş ve inovatif bir alanda çalıştığımız için bu alanda uzman ekip arkadaşları bulmakta zorlanıyoruz.

Hammadde üretiminde kullandığınız temel malzeme olan ekmeği nereden tedarik ediyorsunuz?

Türkiye ekmek atığı açısından çok zengin bir ülke; yaptığımız araştırmalarda belediyelerden, unlu mamül şirketlerinden ve tabii ki hanelerden ayda tonlarca atık çıktığını gördük. Ürünümüz ambalajlarda kullanılacağı için atık tedarikçilerimizin de hijyenik koşullarda bu ekmeği bize tedarik etmesi gerekiyor. Bu nedenle tedarik kanallarımız arasında belediyeler, atık yönetimi alanında çalışan girişimler ve tabii ki özel sektör bulunuyor. Hanelerden bu ekmeği toplamamız bugün itibariyle imkansız gözükse de sürdürülebilir bir dünya için sıfır atık anlayışı ile umuyoruz ki günün birinde hanelerden çıkan atığı da kullanabilecek bir sistem yaratabiliriz.

Nişastayı işleme ve plastik olarak kullanıma hazır hale getirme süreciniz nasıl işliyor?

Nişastanın polimerleştirilmesi üzerine dünyada sık kullanılan iki yöntem var. Fakat bu yöntemler üretimde oldukça verimsiz ve makine yatırımları oldukça fazla olduğundan ölçeklenebilir değil. Biz Plastic Move olarak sanayi polimerizasyon tekniklerinden yığın polimerizasyonu türünde yeni bir teknoloji geliştirerek üretimi ekonomik ve kolay ölçeklenebilir kıldık. Bunu yaparak çok daha verimli bir üretim tasarladık. Bu üretimin tasarlanması çok da kolay olmadı. Dünyada ve Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiğimiz için farklı alanlarda kullanılan makineleri kendimize uyarlayarak yeni hatlar ürettik. Makinelerin uyarlanması dışında atık gıdanın içerisindeki nişastanın bu makinelerde doğru işlenmesi ve jelatinizasyonu en hassas konulardan biriydi. Ürünümüzün yanında makine argesi ve ürgesi de gerçekleştirdik. Üretim süreçlerimiz sıfır atık ve düşük karbon emisyonu üzerine kurulu olduğundan seçtiğimiz makinelerin harcadığı enerji miktarına ve ısı geri kazanımına oldukça özen gösteriyoruz. Ayrıca üretim süreçlerimizin hiçbir adımında herhangi bir atığımız ortaya çıkarmıyoruz. Atık ekmeklerin tamamı teknolojimiz sayesinde ekonomiye kazandırılıyor.

Nişastadan ürettiğiniz hammaddeyi hangi sektörler kullanıyor? Müşteri profilinizi kimler oluşturuyor? Önümüzdeki yıllar için hedeflediğiniz farklı bir müşteri profiliniz var mı?

Plastic Move hedef pazarında plastik hammadde kullanan FMCG, beyaz eşya ve otomotiv sektörü yer alıyor. Müşterilerimiz ambalaj üreticileri ve onların müşterileri olan FMCG firmalarından oluşuyor. Farklı sektörlerde denemeler gerçekleştirsek de ağırlıklı olarak ambalaj firmaları ile ürün geliştiriyoruz. FMCG firmalarının 2025, 2030 ve 2050 yılları için taahhüt ettikleri hedefler arasında plastik kullanımlarını azaltmaya yönelik birçok hedef var. Ancak piyasada alternatif çözümler arasında geri dönüştürülmüş plastiklerin yetersiz arzından dolayı bu hedeflerine ulaşmakta zorlanıyorlar. Plastic Move olarak bu konuda firmalara sürdürülebilir hammaddeler sağlayan ve aynı zamanda bu markaların çevreciliğini tanımlayan bir partner olmayı hedefliyoruz.

İçinde bulunduğumuz ekolojik krize etkili bir çözüm bulmak adına sizce ne gibi temel adımlar atılmalı?

 Ülkelerin kendine has ekonomik, siyasi ve toplumsal problemleri de sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmanın önünde başka bir engel.

Maslow'un piramidinde nasıl temel fiziksel ihtiyaçlarımız karşılanmadığında bir üst aşamaya geçemiyorsak, içinde bulunduğumuz toplumda da iklim krizi gibi çok önemli bir problemin toplumumuzda karşılık bulamamasının önündeki en büyük engel daha öncelikli olan fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarımızın karşılanmaması diyebiliriz.

Firmaların her çeyrek ve sene sonu açıkladıkları mali raporlarda artık sürdürülebilirliğin de bir gösterge olarak yer edinmesi ve net kârı arttıran indikatörlerden biri olarak konumlandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için de devletlerin firmaları ve kuruluşları belli regülasyonlara tabi tutarak kontrol mekanizmaları gelişmesi gerekiyor.

 İnsanların iklim krizini öncelikli bir problem olarak algılamasında medyanın da çok önemli bir sorumluluğu var. Hem dünyada hem de ülkemizde ne yazık ki iklim krizinin katastrofik etkileri medyada yeteri kadar yer almıyor.

Yakın zamanda 4,5 milyon dolar değerindeki ilk yatırımınız aldınız. Bu yatırımı nasıl kullanmayı planlıyorsunuz? Önümüzdeki yıl için hedefleriniz neler?

 2021 yılının başından bu yana Türkiye’nin öncü ve ihracat payı yüksek ambalaj firmaları ile ürünümüzün farklı ürün gruplarında validasyonlarını gerçekleştirdik. Bu validasyonların sonunda sanayi üretimine uygun olan hammaddemizin ticarileşebilmesi için bir yatırım aldık. Niş bir alanda çalıştığımız için laboratuvar ölçekli üretimimizi orta ölçeğe uyarlamak en zorlayıcı aşama çünkü kopyala-yapıştır bir üretim hattı dünyanın hiçbir yerinde yok. Tamamen kendi ürün sürecimize uygun bir üretim hattı üzerine mühendisler ve süreç danışmanları ile çalışmalarımıza yoğun biçimde devam ediyoruz. Bu sene sonu itibariyle ana hedefimiz ürünümüzü sanayi ölçeğine uyarlayacak doğru üretim hattını oluşturmak ve donanımlı bir ekip kurarak geçmiş yıllarda ürün geliştirme sırasında çalıştığımız firmaların bazılarına ilk satışımızı gerçekleştirerek pazara adım atmak.

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş