Gençlerin Perspektifinden: Duygu Çamurtaş

28 Ocak 2022, Cuma

Gençlerin Perpektifinden’de bu hafta Mardin’den başlayan yolculuğunu bizlerle paylaşacak olan Duygu Çamurtaş var. Duygu, inovasyonun her alanda ve her yerde olabileceğine dair deneyimlerinden ışıkla umut dolu ve harekete geçirici hikayesini bizlerle paylaştı. İnovasyon, sınırları aşma, yenilikleri doğurma ve daha nicesini keşfederek önce kendi yetkinliklerini geliştiren Duygu, şimdi ise -yetenek kazanımı ve geliştirme üzerine çalışarak birçok çalışanla bir araya geliyor. Bulunduğu yerlerdeki sorunları ve eksikleri tespit eden ve ardından da harekete geçerek yenilikçi perspektiflerle üreten bir gençle tanışmak üzere Duygu’yu tanıyalım!

Duygu Çamurtaş kimdir? Bize kendinden bahseder misin?

Öncelikle bu harika seride bana da yer ayırma inceliğinde bulunduğunuz için sevgili HBR Türkiye ekibine teşekkür etmek istiyorum. Mardin’de doğan ve buradaki zengin kültür ile büyüyen dört çocuklu bir ailenin son ferdiyim. Tam bir memleket aşığıyım diyebilirim. Memleketimi, ülkemi ve dünyayı gerçekten seviyorum. Hayattaki amacım her nerede ve ne koşulda olursa olsun, değer yaratmak. Bu kapsamda sürekli kendimi geliştirerek bulunduğum her yerde katma değer yaratmaya gayret ediyorum. Gelişim yolculuğumu şöyle özetleyebilirim… Üniversite hayatımın başında akademik kariyer hedefliyordum, derslerde başarılı olunca bunun beni tatmin etmediğini fark ettim. Gençlik organizasyonlarına merak saldım. Bu kez de Mardin’de bunun yokluğunu fark ettim. Bu “yok” olan kısmı tespit etmek için farklı şehirlerde çokça farklı etkinliklere katıldım. Sonrasında “Peki ben ne yapabilirim?” diye düşünmeye başladım. İlk girişimim İnovatif Gelişim adını verdiğim bir öğrenci topluluğu kurmaktı. Müthiş zorlu ve sancılı süreçlerin ardından Mardin’de ilk kez “gerçek” anlamı ile inovasyon, gençlik ve girişimcilik konuşuldu 33 farklı üniversite ve harika 12 konuşmacı ile. Bu esnada konuklarımla çok sağlam bağlar kurdum ve çevreme yatırım yapmaya başladım. Türkiye Gençlik Kulüpleri Konfederasyonunda (GENCKONFED) İl Temsilcisi oldum. Bakış açımı genişletmek için Uluslararası Mardin Bienali’ne dair içerikler ürettim, etkinlik koordinatörü oldum. Bir yandan da zirvenin heyecanı ile yerimde durmak istemiyordum. Ulusalda kat ettiğim bu yolun uluslararası boyutunu merak ettim. Bu kez zirveyi 3 kulvarda ve global olarak gerçekleştirmek için kolları sıvadım. Mühendislik öğrencisi olmayan şehirde, hackathon düzenlenir mi? Evet düzenlenir.  Gaziantep’te bulunan mühendis arkadaşlarımla koordine ettiğimiz hem de El Cezeri’nin Sibernetik Çalışmalarını yaptığı ilk yer olan Kasımiye Medresesi’nde 19 farklı üniversitenin mühendislik öğrencileri ile bir araya geldik. 24 saat süren bir hackathona imza attık. Eş zamanlı bir şekilde paneller, söyleşiler düzenledik. Yetmiyordu 5. yüzyıldan kalan Deyrulzafaran Manastırı’nın Firdevs (Cennet) Bahçesinde de atölyelerimiz vardı. 4 farklı ülkeden katılımcı ile bu zirveyi de bitirdikten sonra, üniversite çapında olan topluluğumu GENCKONFED’e dahil ederek ulusal çaptaki genç arkadaşlarımla farklı projeler/araştırmalar yaptım. Gençlik çalışmaları beni her zaman heyecanlandırıp motive ediyor. Sorunlara yaratabileceğim çözümler ya da izleyebileceğim her strateji inovasyon tutkumu körüklüyor.  Bu tutkum TurkishWIN’de CampusWINNER olarak STEAMWIN Komitesinde inovasyonla en yakın bağlantısı olan Ar-Ge Patikasının liderliği ile de birleşti. Aynı zamanda BinYaprak’ta içerik üreticisi de oldum. 2020 yılında GENCKONFED’teki çalışmalarım sayesinde terfi aldım ve Genç Girişimciler Kurulu Başkanı oldum. Araya giren pandemi de bizi durdurmadı. Şanlıurfa’da çok sevdiğim ekip arkadaşlarımızla NASA Space Apps Challenge organizasyonun Türkiye ayağını yönettik. Hatta pandemi sayesinde üniversitenin son dönemimde Erasmus+ Öğrenci Hareketliliği programına katılmaya hak kazandım. Polonya Wroclaw Üniversitesi’nde bir dönem geçirdim. Temmuz ayında ülkeme döndüm ve Ağustos’ta mezun oldum. Şimdi SOLVOYO Yazılım ve Ar-Ge Şirketinin İnovasyon Laboratuvarında Yetenek Kazanımı ve Geliştirme Uzmanı olarak çalışıyorum. Serüven devam ediyor!

İmkanların göreceli olarak daha sınırlı olduğu bir yerde bu sınırları aşarak üniversite eğitimini tamamladın. Bu sınırları nasıl aştın, hangi yollara başvurdun?

Üniversitede kurduğum İnovatif Gelişim Topluluğu’nun sloganı aslında bu soruya olan en net cevap olabilir: ‘’Sınırların Ötesinde’’. Aştığım her engel ve kırdığım her tabuda gerçekten bunu hissediyordum. İnsanın istediği ve merak ettiği sürece her ne koşulda olursa olsun her zaman bir seçeneği olduğuna inanırım. Ve ‘’merak’’ tabii ki bende bunu ateşleyen önemli bir dinamikti. Bu sayede sınırların ve tabuların içerisinde kendi etki alanımı gördüm ve hep bir adım sonrasını hayal ettim, doğru tepki ile yanlış tepki arasındaki farkın gücünü hissettim. Hayatta herkesin muhakkak bir seçim şansı var, olmadığı zaman da bu yaratılabiliyor. Önemli olan aldığımız kararların, yaptığımız seçimlerin sorumluluğunu taşıyabilmek.

Kariyerinizde ilerlerken en önemli kaynak; doğru zamanda, doğru dinamikler ile kurulan iletişim yönteminizdir. LinkedIn başta olmak üzere bütün sosyal medya kanallarını kullandım, bunun yanında bire bir iletişime geçmekten hiçbir zaman çekinmedim.

İnovasyonun hayatındaki önemini her konuşmanda/çalışmanda vurguluyorsun. Şu anki işin ile inovasyon arasındaki bağlantıyı nasıl tanımlıyorsun?

Modern çağ ya da taş devri, üretilen her fayda aslında içinde inovasyonu barındırıyor. Bence inovasyon “Bir kriz, sorun, eksiklik sonucunda geliştirdiğimiz çözüm/strateji veya yaklaşım ile yarattığımız her yeniliğin ortaya çıkardığı fayda-değerdir.”  Şu an halihazırda Solvoyo’nun İnovasyon Laboratuvarı’nda çalışıyorum. İnovasyon, içinde kolektif zekayı barındırır. Bu kapsamda etki alanımdaki networkümden güç aldım. Günümüzün en güçlü yapıları; öğrenen organizasyonlar. Kurumların bu gücü, sürekli öğrenen çalışanlarından aldığını düşünüyorum. Dolayısıyla kendime yaptığım her yatırımı, bulunduğum kuruma da fayda sağlayacak şekilde yönetirim.

Mezun olmandan kısa bir süre sonra profesyonel iş dünyasına giriş yaptığında nelerle karşılaştın? Üniversitedeyken geliştirdiğin yeteneklerinin iş dünyasında nasıl karşılıklarını gördün?

Biz kültür olarak sosyal kimliği çok ön planda tutuyoruz, kendimizi tanıtırken bile önce unvan ile başlıyoruz. Çoğu zaman bu etiketler gerçek yetkinlikleri ve değerleri barındırmıyor. Burada karşılaştığım en büyük zorluk: Şirketlerin arama kriterlerinin başında üniversite isimlerinin yer alması. Bu paradigma yüzünden o kadar büyük yetenekler ve değerler kaybediyoruz ki anlatamam. Nitekim, bu etiketleri aşarak kendini var etmiş dünyaca ünlü isimlerimiz de var. Evet üniversitede aldığımız eğitimler önemli. Ama asıl önemli olan kişinin iç motivasyonu ile yol alabilmesi. Yani teorik bilgiyi yoğurup, kendinden de katkılar sağlayarak büyütebilmesi ve kullanabilmesi. Benim kişisel yöntemim; alanında uzman kişileri de etki alanıma dahil etmek ve bu şekilde gelişmek. Ben bu konuda çok şanslıyım. Çevremde çok değerli isimler vardı. Her adımda ışığı ile beni aydınlatan Tuğçe Uçak’a da buradan teşekkür de etmiş olayım. İş hayatı ile özel hayatın ayrımını çok keskin yaparak yönetenlerden değilim. Aksine bir bütün, her iki tarafın birbirini besleyen tecrübelerini yoğurarak dengeyi koruyabileceğimizi düşünüyorum. Organizasyonel beceriler, insanlarla iletişim noktasında kazandığım yetenekler, çeşitliliğe verdiğim önem sayesinde farklılıklara hızlıca adapte olabilmek, krizler karşısındaki esneklik hayatımın her noktasında bana destek oldu.

Öğrencilik hayatın boyunca Türkiye’nin farklı yerlerindeki girişimcilik ile ilgilenen birçok topluluk ve aktif öğrenci kulüpleri ile bağlantıdaydın. Bu deneyimlerinden hareketle, gençler sence şu anki çalışmalarında nelere ihtiyaç duyuyorlar? Ve sence kurumsal hayat, bu ihtiyaçlara destek olabilir mi?

Gençler çalışmalarında şu an en çok sponsora ihtiyaç duyuyor. Sponsorluk sadece maddi olarak değil, hayallerine de ortak olabilecek manevi desteği sunmakla da gerçekleşiyor. Bence her iki tarafın da ortak noktası anlaşılmak ve değer görmek. Ama bunu özellikle marketing çalışmaları adı altında değil, gerçek ve samimi bir şekilde başarmak önemli. Zaten bu gaye ile çok rahat bir kazan-kazan ilişkisi gerçekleşir.

Şu an ‘’Yetenek Kazanımı ve Geliştirme’’ üzerine çalışmaktasın. Bu bağlamda sen hem öğrencilik serüveninden hem de şu an tecrübe ettiğin insan kaynakları mekanizmasına dayanarak  gençlerin ve çalışanların adım adım yetenek geliştirme konusunda kendilerini nasıl geliştirebileceklerini düşünüyorsun?

Kendi özünü tanımayan insanlar kendilerini geliştiremez ve etkili ilişkiler kuramaz. Dolayısıyla kerteriz noktası, burada önce kendimizi tanıyabilmek. İnsan önce ne olmak istediğini ne yapmak istediğini ne yapabileceğini, hayattaki en önemli rollerini ve değerlerini vb. biliyor olmalı. Benim için önemli bir diğer nokta şuydu: Yaşadığım her tecrübeden sonra neyi istemediğimi hep cebe attım. Bu da önüme çıkan fırsatları filtrelememi sağladı.

Son olarak taze bir mezun ve insan kaynakları üzerine çalışan birisi olarak, hem gençlere hem de gençleri karşılayacak olan iş dünyası profesyonellerine dair bir çağrın var mı?

İnsan potansiyelinin zor koşullarda ortaya çıktığına inanırım. Yaşadığım coğrafya ve benzerlerinde çok yüksek potansiyeller var.  Şirketlerin perde arkasını görebilmesi gerekiyor. Bu kadar hızlı değişen ve gelişen dünyada zaman en önemli kaynak. Hızlı ve proaktif olmalıyız. Bu çerçevede sürekli zayıf taraflarımızı iyileştirmek yerine, güçlü taraflarımızı daha da güçlü hale getirerek yol almak gerekiyor. Sürekli söylenen klişe bir laf var: “Pes etme”. Bazen etki alanını aşan durumlarda bırakmayı ve belki başka bir rotada tekrar başlamayı öneriyorum. Sürekli sarf edilen ama işe yaramayan çaba ve enerji, motivasyonumuzla beraber özgüvenimizi zedeler. İşte bu yüzden bazen alternatif rotalar üretebilecek esnekliği kazanmamız lazım.

Dijital dönüşüm gündemimizde ama insanın var olduğu her sistemde iletişim olmazsa olmaz. Bu yüzden en önemli anahtar nokta, nezaket olmalı. 

Beni okuyan sevgili akranım; her birimizin dinamikleri, şartları ve şansı farklı. Fakat hayat bir yolculuk, yaşamak demek yolda olmak demek. Değiştiremediğin şartları kabul edip “Peki ben ne yapabilirim?” diye sorduğunda sürekli ilerlediğini göreceksin. Bu ilerlemeyi kaydederken seninle aynı motivasyonu taşıyan insanlar da var. Ben de onlardan biriyim, o yolda buluşmak dileğiyle!

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş