Muhammed Atilla Sevim

Manastır Ajansı Kurucusu

‘’Fifteen Seconds Festivali, Yeni Dünyanın İşleyişini Kavramış Bir Antikonferans’’

23 Aralık 2022, Cuma

İlham alınabilecek, farklı sektörlerin güncel hallerini takip edebilecek iş dünyası etkinlikleri; pek çok profesyoneli bir araya getiriyor. Bir araya gelmek için güzel bir imkan sunan bu tür etkinlikler, güncel trendlerin ve ihtiyaçların takibi ile de anlam kazanıyor. Günümüzde etkinliklerde deneyim tasarlamak ve katılımcıları pasif bir varlık olmaktan çıkarıp aktif olarak katılımcılarını sergileyebilecekleri alanlar açmak, bu işin bir parçası haline gelmiş durumda. Bu röportajımızda da bu etkinlik ve organizasyonların düzenlenmesini Manastır Ajansı Kurucusu ve Fifteen Seconds Festivali’ni İstanbul’a getiren Muhammed Atilla Sevim ile konuştuk.

Uluslararası bir festival olan Fifteen Seconds İstanbul, Türkiye’ye dünya çapındaki iş dünyası festivalleri örnekleri arasından neleri öneriyor ve nelerle farklılaşıyor?

10 yılı aşkındır hem kamuda hem de özel sektörde öncü markaların etkinlik yönetimini yürütüyoruz. Bu nedenle global de dahil olmak üzere süregelen iş dünyası etkinliklerine oldukça hakimiz. Yaklaşık 3 sene önce Fifteen Seconds Festivali’ni ilk keşfettiğimizde galakside yeni bir yıldız keşfeden gökbilimciler kadar heyecanlandığımızı söyleyebilirim. Dinamizm etkinlik dünyasının olmazsa olmazıdır; teknolojinin algılama yöntemlerimizi değiştirdiği, bilgi aktarımı ve yöntemlerinin katlanarak çeşitlendiği hiper-gerçeklik evreninde yenilik kaçınılmazdır. Fifteen Seconds Festivali, işte bu yeni dünyanın işleyişini çok iyi kavramış antikonferans konseptiyle ön plana çıkıyor. Sürekli tercih edilen yolu izlemek yerine, daha az geçilmiş yollara girme cesareti gösteriyor ve kendi özgün yollarını çizmiş insanların buluştuğu bir platform olma özelliği taşıyor.

netGünümüzde ilham veren etkinlik, organizasyon düzenlemek ve katılımcıların kişisel, farklı deneyimler elde edebileceği bir model oluşturabilmek; ne gibi metrikleri göz önünde bulundurmaktan geçiyor?

Bu aşamada en kıymetli şeyin hayal etmekten vazgeçmemek olduğunu söyleyebilirim. İnsanlara ilham veren ve fark yaratan işler yapmak istiyorsanız hayal kurmalısınız. 26 yaşında Manastır’ı kurarken, 36 yaşıma, yani bugüne hayallerimi anlatan bir mektup yazmıştım. Türkiye’ye uluslararası bir etkinlik getirmeyi hayal ettiğimi hatırlıyorum. Her girişim, her yeni model bir devrimdir. Hayal kurmak da girişimciliğin başlangıcıdır. Bu konuyla ilgili bir diğer önemli nokta da ekiptir. Eğer vizyoner, gerçekten insana ve yaşadığınız topluma dokunan deneyimler tasarlamak istiyorsanız; sabırlı, inatçı ve kazanacak ekipler kurmalısınız. Manastır’da biz, farklı takımların tek bir çatının altında toplandığı bir sistemi inşa ettik. Takımlarımızı, farklı konuları araştırmaktan zevk alan, sadece iş dünyası ile ilgili değil; merak duyduğu pek çok konuyu rahatça işine entegre edebilen arkadaşlarımızla var ettik. İş hayatına yeni dahil olmuş asistanlardan, alanında 10 yılı devirmiş uzman tüm arkadaşlarımıza kadar, takımda yer alan tüm bireylerin düşüncelerini özgürce paylaşabildiği bir alan yarattığınızda, ilham veren etkinlikler ve farklı deneyimler ortaya koyabiliyorsunuz. Diğer yandan teknoloji ve uzak mesafeden iletişim kurmak hayatımızı ne kadar kolaylaştırsa da biz fiziksel olarak temas edebildiğimiz etkinliklerle, birebir iletişimin gücüyle; egolardan ve statülerden uzak bu tarz deneyimlerle toplulukların ilerleyebileceğine ve ilham bulabileceğine inanıyoruz.

Uluslararası bir festivali Türkiye’ye getiren bir ajans olarak, globaldeki iş dünyası festivalleri ve Türkiye’de organize edilen programlar arasında nasıl bir köprü oluşturuyorsunuz? Genel olarak etkinliklerinizde global trendlerden nasıl faydalanıyor ve Türkiye’de var olan kültüre uyum sağlayan bir hale getiriyorsunuz?

İşin en zevkli kısımlarından birisidir globalde başarılı olmuş bir işi kendi kültürünüze entegre edebilmek. Çünkü oldukça zor ve tehlikelidir. FS için konuşacak olursak, Avrupa’nın tam ortasında doğmuş bir formatı kendi topraklarından alıp farklı bir kültüre taşıyorsunuz. Bu noktada ince ve stratejik ayarlamalar yapmak şarttır. Örneğin; konuşmacılarımız ve paydaşlarımız, İstanbul kitlesi ile özdeşleşmeliydi. Dünyanın her yerinden farklı disiplinlerde üretim yapan bu insanlar, İstanbul başta olmak üzere Türkiye iş dünyasının ihtiyaçlarına yabancı kalmamalıydı. Bizim topraklarımıza özgü o samimiyet halkasının içine dahil olabilmeliydi. Kaldı ki etkinlik sonrasında en çok geri dönüş aldığımız konulardan biri de bu oldu. Konuşmacıların ve deneyimlerin hem sahnede hem de fuaye alanında katılımcılarla gerçek manada bir araya gelebilmesi, diyalog kurabilmesi herkes için verimliydi.

İş dünyasından insanların bir araya geldiği bu tür programlar, çalışanların nasıl bir ihtiyacını karşılıyor? Kısa süreli olan bu programların uzun vadeli etkileri olabilmesi için neler yapıyorsunuz?

Tüm dünyada ister ofiste dokuzdan beşe, ister her an ve her yerde zamansız çalışabilen bir kişi olsun, iş gücünün bir parçası olmuştur. Genel tabloya bakarsak görevleri, işlerin yönetmeliği ile çevrilmiştir. Çoğunluk, yönetmeliğin belirlediği işi, belirlenen hız ve belirlenen tarzda yapar. İnisiyatif alabilen çok az insan vardır.  Böylesi bir düzenin içinde yaşayan kişinin sarmala kapılmaması ve hayal kurmayı bırakması kaçınılmazdır. Peki tüm bunlara rağmen bir birey, yaşamın ve kendisinin biricik olduğunu nasıl hatırlar? Farklı yöntemlerin de mümkün olduğunu keşfederek değişimi nasıl başlatır? Yapabileceklerinin, hayallerinin sınırları olmadığına dair motivasyonu nasıl kazanır? Bizim tasarladığımız deneyimler, insanların kısa bir aralıkta da olsa kendilerinin dışına çıkmalarını ve farklı bakış açılarıyla temas etmelerini sağlıyor. Nihayetinde insan çevresiyle gelişip büyüyebiliyor.

Festival, zirve, gösteri, adına ne derseniz deyin; karşılaşmalar, ilişki kurduğunuz insanlar ve tecrübeler hayatınızı değiştirebilir.

Fifteen Seconds İstanbul’dan da yola çıkan bir örnekle, organize ettiğiniz etkinliklerin etkisini nasıl ölçümlüyorsunuz? Ne tür geri bildirim mekanizmalarına sahipsiniz ve bunları iyileştirmek adına neler yapıyorsunuz?

Geri bildirim mekanizmamız iki yönlü olarak işliyor. Birincisi, etkinlik sonrası performansımızı ekip içinde değerlendirdiğimiz süreç. Bu noktada tüm görev alanlarında gördüğümüz pozitif ve negatif görüşlerimizi herkesin katılımına açık bir şekilde paylaşıyoruz. Daha sonra notlarımızı çıkararak bir sonraki etkinlikte uygulamak üzere sisteme giriyoruz. İkincisi tabii ki katılımcılarımızdan aldığımız geri dönüşler. Değerlendirme anketleri bu noktada oldukça işlevsel ancak değerlendirme anketinden daha da önemlisi etkinlik anında operasyon ekibinin katılımcılarla doğrudan iletişim halinde olması, işimizin kritik noktalarından birisi. Operasyon ekibinin, katılımcıların ihtiyaçlarına yönelik anında aksiyon alabilmeleri, katılımcı memnuniyetinin önemli bir parçası.

“Deneyim Tasarlamak’’ gibi kreatif olunması ve pek çok sosyal grup adına empati kurularak organize edilmesi gereken bir konsepti, programlarınız öncesinde nasıl planlıyorsunuz?

Manastır’da takımlarımız dörde ayrılıyor. Marka, strateji, kreatif ve operasyon departmanlarından oluşan bu takımlar; bir konseptin yaratılma ve uygulanma süreçlerinde etkin rol alıyorlar. Müşteri ihtiyaçlarının doğru analizi, markaya uygun ve özgün kreatif tasarımlar, hedef kitlede etki uyandıracak mesajların iletilme şekli ve saat gibi işlemesi gereken operasyonel süreçlerin tamamı; birbirini tamamlayan takımların iş birliğiyle yürüyor. Deneyim tasarlama kısmına parantez açacak olursak, o kısımdaki büyük sorumluluk hayallerimizin hayata geçmesini sağlayan tedarikçilerimize düşüyor. Ve tedarikçilerimiz konusunda oldukça iddialı olduğumuzu söyleyebiliriz. Çok kısa zamanda, büyük deneyimleri hayata geçirmemizi sağlıyorlar.

Bu yazının konusu: NETWORK
Önerilen Konular:
Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş