Dijital röportajlarımızın en yenisi olan Akademinin Perspektifinden serimizde oyunlarda hikaye anlatımı üzerine ilk Türkçe kitap olan “Dijital Oyunlar ve İnteraktif Anlatı” kitabının yazarı ve Türkiye’nin ilk oyun profesörü, Bahçeşehir Üniversitesi Dijital Oyun Tasarımı Bölümü’nde akademisyen Prof. Dr. Barbaros Bostan’ı ağırlıyoruz.
Oyun dünyasındaki interaktif anlatının geleneksel hikaye anlatıcılığından farkları nelerdir?
İnteraktif anlatının geleneksel hikaye anlatıcılığından en belirgin farkı interaktif olması. Pasif bir izleyici konumunda deneyim edilen hikayelerden değil, etkileşime geçilebilen ve seçimler yapılabilen bir hikayeden bahsediyoruz. Dijital oyunlar kurgusal bir dünyaya odaklanmayı, düşünmeyi, strateji kurmayı, plan yapmayı ve en önemlisi bu dünya ile etkileşime geçmeyi gerektiriyor. Etkileşimin olduğu yerde de klasik dramatik yapıların yetersiz kalmaya başladığını görüyoruz.
Oyun sektörü, interaktif deneyimi artırmak için ne gibi faktörlere önem göstermeli?
İnteraktif deneyimi arttırmak için öncelikle oyuncuları homojen bir kitle olarak görmemek gerekiyor, farklı oyuncu profilleri olduğunu kabul etmek gerekli. Her oyuncu kendi değerleri, seçimleri ve oynayışı ile diğer oyunculardan farklılaşma şansına sahiptir. Elbette bunun için oyunun da oyuncuya engelleri veya sorunları farklı şekilde aşabilme imkanını vermesi gerekir. Eğer bir oyunu herkes aynı tarzda oynuyor ve aynı seçimler ile bitiriyorsa aslında oyuncunun aktif bir kullanıcıdan çok pasif bir izleyici olduğunu söylemek daha doğru olur.
Türkiye’de üniversitelerde oyun ile ilgili bölümler yeni ortaya çıkmaya başladı. Bu sektörde yer almak isteyen kişilerin ne tür becerilere sahip olmaları, hangi sektörler ile bağlantılı kendilerini geliştirmeleri daha etkili olur? Hangi bölümlerden mezun olan veya hangi meslek gruplarında çalışan kişiler bu sektöre daha kolay adapte olabilir?
Bu sektörde yer almak isteyen kişilerin oyun prodüksiyonunun 3 alanına da aşina olması ve bunlardan en az birinde uzmanlaşması gerekiyor, bunlar: Game Design, Game Art ve Game Development. Oyun bir ekip işi. Örneğin, programlama biliyor olmanız hemen sektörde oyun yapmaya başlayabileceğiniz anlamına gelmiyor. Ekibiniz ile aynı dili konuşabilmeniz için tasarım ve sanat tarafında da neyin nasıl yapıldığı konusunda fikir sahibi olmanız gerekli. Bu da bahsi geçen üç alanda da derslere sahip, sizi sektör ile tanıştıracak, size ekip olmayı öğretecek dijital oyun tasarımı bölümleri ile mümkün.
Oyun sektöründe bilgisayarlardan ve uygulamalardan tutun hazır kodlara kadar birçok donanım ve donatı dolar bazlı işliyor. Türkiye’de de oyun sektörüne yönelimin oldukça yüksek olduğu ele alındığında, bu durum gelecekte ekonomiyi ne yönde etkileyebilir?
Bilgisayarlar, uygulamalar ve donanımlar dolar bazında ama global ölçekte sinema ve müzik sektörünün toplamını bile geride bırakan ve her geçen gün daha da gelişen, hatta pandemi döneminde daha da hız kazanan bir sektörden bahsediyoruz. Zynga'nın Türk oyun şirketi Peak’i 1,8 milyar dolara satın alması oyun sektörünün gelecekte ekonomiye ne gibi katkılarda bulunabileceğinin belki de en güzel örneği ki bu satın almasını başkaları takip etti. Üçüncü “unicorn”umuz da bir oyun firması oldu: Dream Games. Neredeyse her hafta bir yatırım haberi ve başarı hikayesi ile karşılaşıyoruz. Genç nüfusumuz aradığı mesleği buldu. Oyun sektörü, Türkiye’nin çıkışlarından biri olabilir, özellikle gençler için.
Oyun sektöründe gelişmiş olan ülkelere kıyasla sizce Türkiye’deki piyasa ve yetenek açığı nedir?
Dijital oyun tasarımı bölümümüze gelen öğrencilere baktığımızda herhangi bir yetenek açığımız olduğunu düşünmüyorum. Çok yetenekli ve yaratıcı gençlerimiz var. Sektör olarak belki eksiğimiz “hypercasual” oyunlara fazla odaklanmamız olabilir ama bu trendin değişmesi için de zamana, devlet desteğine ve farklı fikirlere yapılacak yatırımlara ihtiyacımız var. Bu sayede şu an mobil oyun sektörümüzde tekdüzeleşen yeteneklerimiz çeşitlenebilir, çok daha yaratıcı bir hale gelerek dünya ile yarışacak özgün işler, fikri mülkiyetler çıkarabilir.
Metaverse ve sanal gerçeklik hayatımızda yer etmeye başladı. Bu gelişmeler gelecekte oyun dünyasında nasıl bir araya gelecek? Sanal gerçekliği fiziksel anlamda kısmi olarak deneyimleyebiliyoruz. Daha bütüncül bir deneyime geçiş sürecimiz sizce nasıl olacak?
Sanal gerçeklik 1990’larda da hayatımızdaydı. Benim 2001 yılında yazdığım lisans tezim sanal gerçeklik üzerine. Sanal gerçekliği kısmi olarak deneyim ettiğimizi düşünmüyorum, görsel ve işitsel öğeler sanal gerçekliği deneyim etmek için şimdilik yeterli. Prag’daki Golem VR gibi kısa süreli deneyimler oldukça tatmin edici ama sanal gerçeklik donanımları hâlâ uzun süre deneyim edebileceğiniz kadar rahat veya konforlu değil. Metaverse ise dönem dönem icat edilen popüler terimlerin en yenisi. Erkan Saka hocamın dediği gibi, “Metaverse, yeni bir teknolojiden çok internetle etkileşimdeki değişikliğe işaret ediyor”. İlgili teknolojiler her geçen gün gelişmekte ama hâlâ akıllı telefonlar kadar erişilebilir ve kullanımı basit değil; bir zaman meselesi sadece.
Şu anda oyun sektöründeki ihtiyaçlar nelerdir ve sizce yakın gelecekte bu ihtiyaçlarla ilgili iyileştirme amaçlı neler yapılacak?
Dr. Öğr. Üyesi Güven Çatak: Şu an gerek global gerek lokal anlamda sektörün en kritik ihtiyacı nitelikli insan kaynağı ki bu da kolay yetişmiyor, zaman istiyor. Türkiye bu alanda ciddi bir ivme kazandı ama insan kaynağı meselesi ve koordinasyonu önemli bir sorun ve çok daha büyümeden önünü almak için eğitime çok daha fazla önem vermeliyiz. Üniversitelerdeki ilgili bölümleri sektör yalnız bırakmamalı ve işbirliği içinde olmalı. Üniversiteler, sektörü içeri alacak kurgular geliştirmeli; örneğin BAU’daki Ortak Eğitim Modeli (OEM) buna iyi bir örnek. Sadece dört yıllık lisans değil, iki yıllık meslek yüksek okulları da açılmalı daha spesifik ihtiyaçları daha kısa sürede karşılamak için. Son olarak firmaların kendileri gerek kendi sermayeleri gerek devlet destekleri ile eğitim departmanları açmalı; bunlar ilgili üniversiteler ve oyun dernekleri ile temas halinde olmalı.
Oyun sektöründe yakın gelecekte nasıl trendler ile karşı karşıya kalacağız?
Bunu öngörmek kolay değil. Oyun sektörü teknolojilere ve kullanıcı davranışlarına bağlı olarak çok hızlı değişebiliyor. Elbette “Metaverse” vaatlerinin yarattığı bir Ready Player One beklentisi var uzak ufuklarda; oraya gelene kadar ara ürünler gerek yazılım gerek donanım anlamında illa ki hayatımıza girecektir. Belli şehirlerde 5G test halinde ve yakın gelecekte yaygınlaşacak; bu da demek oluyor ki müthiş bir hızla bulut sistemler üzerinden oyunlar oynayabileceğiz, yüksek konfigürasyonlu oyun istasyonlarına telefonlarımızdan erişebileceğiz. Bu bağlamda mobil platformlarda konsol oyunları gibi çok daha yüksek kalitede oyunlara erişebileceğiz. Bu da şüphesiz oyun oynama deneyimini ve oyuncu alışkanlıklarını çeşitli açılardan değiştirebilecektir.