MAN Truck & Bus Otobüs Başkanı Barbaros Oktay ile MAN’da gerçekleşen yeniden yapılanmanın detayları, yeni mobilite ekosisteminde ticari araç endüstrisinin etkileri ve yeni inovasyon ajandaları hakkında konuştuk.
Barbaros Bey, MAN bünyesinde yeni ve önemli bir pozisyona atandınız. Öncelikle bize bu birimin faaliyetlerinden kısaca bahseder misiniz?
Mart 2023 itibarıyla MAN otobüs biriminde yeni bir organizasyon yapısına geçildi ve bu kapsamda "Head of Bus - Otobüs Başkanı" olarak atandım. Bu pozisyon, MAN CEO'su Alexander Vlaskamp'a doğrudan rapor veriyor ve MAN’ın Otobüs Birim Başkanlığını yürütüyor. Bu yeni yapı ile otobüs iş biriminde mühendislik, satın alma, üretim, lojistik, satış, kalite, insan kaynakları, müşteri hizmetleri yönetimi ve finans departmanlarını tek bir çatı altında topladık. Bu birimlerin entegrasyonu, otobüs işimizin daha özerk ve etkin bir şekilde yönetilmesini sağlıyor.
Bilindiği üzere dünya değişiyor, müşteriler ve müşterilerin istekleri de değişiyor. Bu değişim kapsamında, müşteriler de artık taleplerinde çok daha hızlı bir şekilde cevap almak istiyorlar. Eskiden karmaşık bir organizasyonduk, tüm bölümlerimiz kamyon, otobüs, van karışıktı. Bu da müşterimizin bizden beklediği hızda cevap alabilmesinde zaman zaman sorun yaratabiliyordu. Bu yeni yapılanma tamamen müşteriden ve müşterinin beklentilerinden doğan bir yapılanma. Müşterimiz yüzde 100 otobüsle ilgili ise onunla ilgilenen birimin de yüzde 100 otobüsle ilgili olması gerektiğini düşündük. Bundan yola çıkarak, bu değişimi gerçekleştirdik.
Kişisel bilgi noktasında ise ben, Türkiye’de doğup, büyüdüm ve eğitim gördüm. MAN’daki kariyerim de Türkiye’de başladı. Son 10 yıldan fazladır da Almanya’da yaşıyorum. MAN bünyesinde 2004 yılında 20’den fazla üretim çalışanından sorumlu olarak göreve başladım. 2024 senesinde ise 7 bin 500 çalışanın bulunduğu bu birimin başkanı oldum.
MAN’da 2023 yılı itibarıyla otobüs biriminde bir yeniden yapılanma oldu. Bu yapılanma MAN’ın iş fonksiyonlarını nasıl değiştirdi? Bu değişimle hedeflenen neydi?
MAN otobüs birimi 2023 yılında yeniden yapılandırıldı ve bu durum, 2023 mali yılındaki güçlü performansımıza da yansıdı. Bu yeniden yapılanma sürecinde, yönetim yapımızı daha yalın hale getirerek verimliliği artırmayı ve kârlılık sağlamayı hedefledik. Yalın yönetim yaklaşımı benimsenerek ürün portföyümüzde birtakım değişiklikler yapıyoruz. Örneğin şehir içi ve şehirlerarası taşımada Euro7 motorlarına yatırım yapmama kararı aldık. Bu alanda, kaynaklarımızı optimize etmek ve tamamen e-mobiliteye odaklanmak için stratejik adımlar attık.
Bu değişim aynı zamanda, müşteri beklentilerine daha hızlı ve etkin yanıt vermemizi sağladı. Bu yeni yapı ile Otobüs Başkanı'nın rolü ve MAN'ın otobüs işindeki genel girişimcilik sorumluluğu önemli ölçüde güçlendirildi. Yeniden yapılanma süreci, otobüs iş birimimizin daha bağımsız hale gelmesine ve işlevlerinin daha etkin bir şekilde yürütülmesine olanak tanıdı.
MAN’ın Almanya dışındaki ilk fabrikasını 1966 yılında İstanbul'da, 1985 yılında da ikinci fabrikayı Ankara’da kurduğunu biliyoruz. Dolayısıyla Türkiye, MAN’ın üretiminde önemli bir yere sahip. Yeniden yapılanma ve sizin yeni pozisyonunuzla birlikte Türkiye operasyonlarının rolü nasıl evrilecek?
Türkiye, otobüs geliştirme ve üretim faaliyetlerimiz için önemli bir konumda ve MAN burada önemli yatırımlar yaptı. Ankara’daki fabrikamız, hem MAN hem de küresel otobüs endüstrisi için en önemli tesislerden biri. MAN'ın Almanya dışındaki en köklü üretim tesislerinden biri olan Ankara tesisinin rolü, yeniden yapılanma sürecinde daha da önem kazandı. Ankara tesisimizi e-mobilite üretimi için nitelikli hale getirme sürecindeyiz. Zaman içinde yetkinliklerini artırarak, 2025 yılı sonuna kadar yüksek voltajlı ürünler üretebilecek kapasiteye ulaşmayı planlıyoruz. Bu stratejik hamle, Türkiye operasyonlarımızın rolünü daha da güçlendirerek, Ankara tesisimizi e-mobilite üretiminde lider bir merkez olmasını sağlayacak. Bu yüzden de hem Polonya’daki Starachowice MAN otobüs fabrikasında hem de Ankara’da e-mobilite üretim know-how'ı oluşturduk ve bu da maliyetleri etkin bir şekilde yönetmemizi sağlıyor.
Polonya’da ayrıca mühendislik destek faaliyetlerimiz var. Polonya bizim için şu anda e-mobilitenin başkenti. Bütün elektrikli otobüslerimizi Polonya’da üretiyoruz. Ankara ise bizim seyahat otobüslerimizin ve geri kalan bütün konvansiyonel otobüslerimizin başkenti. 2025 yılının sonuna kadar Ankara’da da elektrikli araç üretmeye başlayacağız.
Günümüzde gerek sürdürülebilirlik çabaları gerekse hızlı dijitalleşmeyle beraber önemli bir dönüşüm yaşanıyor ve yeni bir mobilite ekosistemi gelişiyor. Bu dönüşüm, otobüs ve kamyonların bulunduğu sektörü nasıl etkiliyor?
Sürdürülebilirlik ve dijitalleşme, ticari araç endüstrisinde önemli bir dönüşüme öncülük ediyor. E-mobilite, bu dönüşümün anahtarı konumunda. Elektrikli araçlar, toplam sahip olma maliyeti açısından en uygun çözümü sunuyor ve bu da müşterilerimizin kârlılık hedeflerine ulaşmalarını sağlıyor. Teknolojik ilerlemeler, müşteri beklentilerini ve karar alma süreçlerini hızlandırdı. Bu dönüşüm, sektördeki iş yapış biçimlerini ve müşteri ile olan etkileşimleri kökten değiştirdi.
Bugün geldiğimiz noktada sürdürülebilirlik artık hayatın gerçeği. Bundan sonra bütün endüstrinin en büyük odağı sürdürülebilirlik olacak. Yeni gelen regülasyonlarla sadece OEM’lerin değil, OEM’lerin alt tedarikçileri de sürdürülebilirlik için neler yaptıkları kontrol edilmeye başlanacak.
Avrupa Birliği’nin CBAM diye yeni çok önemli bir regülasyonu geliyor. Avrupa Birliği ileride karbon miktarını düşürmeyen bütün tedarikçilere ve bütün üreticilere ek vergiler getirmeyi planlıyor. Biz bu yeni sürece kendimizi hazırlıyoruz.
Özellikle sürdürülebilirlikte baktığımız üç ana nokta var. Birincisi; tedarik ağımız ve tedarikçilerimizin bu konuda neler yaptıkları. İkincisi; tesislerimizde ürünlerimizi üretirken sürdürülebilirlik için neler yaptığımız. Üçüncüsü de; ürettiğimiz ürünlerin sürdürülebilirlik için nasıl bir katkı sağlaması gerektiğidir.
Bu odak noktalarımız doğrultusunda attığımız en önemli adım ise e-mobiliteye geçiştir. MAN olarak, Euro 7 yürürlüğe girdikten sonra, kentsel alanlarda tamamen sıfır emisyon stratejisine odaklanacağız ve şehir içi otobüslerimizin hiçbiri dizel olmayacak. Şehir içi segmentindeki adımlarımıza ek olarak, şehirler arası segmentte de elektrikli otobüsler geliştirmeye başladık. Geçen yıl Brüksel'deki Busworld'de ilk elektrikli alçak taban otobüsümüz MAN Lion's City 12 E LE'yi tanıttık. Daha fazla elektrikli şehirler arası otobüs modeli de yolda ve böylece şehirler arası segmentte de tamamen elektrikli otobüslere geçeceğiz. Açık olan bir şey var ki, ürettiğimiz ürünlerin büyük bir kısmını sıfır emisyona dönüştürüyoruz.
Bunun yanında, fabrikalarımızda yenilenebilir enerjiye yatırımlar yapıyoruz. Güneş enerjisi panellerine ve enerjinin tekrar geri kazanılmasına yönelik yatırımlarımız var. Bu yatırımlarımız, bulunduğumuz ülkelerin ekonomisine katkıda bulunduğu gibi bize de tasarruf sağılıyor. Bunun yanın en önemli hedef elbette karbon ayak izinin düşürülmesi.
Ayrıca Avrupa Birliği’nin yeni CBAM regülasyonu ile beraber tedarik ağımızda ve tedarikçilerimiz karbon ayak izini düşürmek için neler yapıyorlar. Bu konuda da tedarikçilerimizle iletişim halindeyiz ve yakın zamanda denetlemelere başlayacağız. Bu noktada kendilerinden bazı sertifikalar isteyeceğiz ve karbon ayak izlerinin düşürülmesini takip edeceğiz.
MAN’ın dijitalleşme konusunda neler yaptığını öğrenebilir miyiz?
Dijitalleşme konusunda MAN’ın marka misyonu “Simplifying Business”tir. Müşterilerimizin kârlılıklarını artıran ürünler geliştirmeyi amaçlıyoruz. Örneğin; büyükşehirde bir belediyeyseniz ve her akşam otobüsleri getirdiğiniz 6 tane alanınız varsa ve her birinde de 600 tane otobüsünüz varsa, sizin bu otobüsleri her gün harekete hazır tutmanız gerekiyor. Elektrikli ise bunların şarj durumlarından silecek sularının seviyelerine kadar tüm verilerini bilmeniz gerekiyor. Bunu iki türlü yapabilirsiniz ya gidip her biri aracı tek tek kontrol edebilirsiniz ya da otobüsleriniz günlük bir aracın işletmeye hazır olması için gerekli olan tüm bilgileri bir merkeze ya da bilgisayar aktaran bir sistem geliştirirsiniz. Siz de bu sistemin verdiği bilgiler çerçevesinde sadece ihtiyacı olan otobüse gidip, gerekli işlemleri yaparsınız. Tabii ikinci versiyon bizim müşterilerimizin işlerini ve operasyonlarını çok daha kolaylaştıran bir dijitalleşme örneği. Mühendislerimiz, müşterilerimizin operasyonlarına gidiyor, yaşadıkları zorlukları yerinde görüyor ve biz de ihtiyaçlarına yönelik geliştirmeler yapıyoruz. Yani bizim için dijitalleşmenin temel mantığı Simplifying Business. Biz, müşterilerimizin operasyonlarını nasıl daha kolay yürütebildikleri bir hale getiririz. Bu hem sürdürülebilirlik hem de dijitalleşmede bizim ürün geliştirme zincirinde bulunan geliştirme önceliklerimizi belirliyor.
Mobilite ekosistemindeki gelişmeler MAN iş yapış biçimini nasıl dönüştürüyor? Sürdürülebilirlik yaklaşımınız nasıl evriliyor?
Otobüs sektörüne olan bağlılığımız şirket DNA'mızın derinliklerine işlemiş durumda. Hem teknolojik gelişmeler hem de iş ortamındaki değişiklikler açısından önümüzde önemli fırsatlar olduğunun bilinciyle bu sektöre yatırım yapma konusunda güçlü bir inanca sahibiz. Elektrikli otobüslerin yaygınlaşması ve benimsenmesinin istikrarlı bir şekilde artması bekleniyor ve bu büyümeye paralel olarak üretim kapasitelerimizi kademeli olarak artırmayı amaçlıyoruz. Nihayetinde hedefimiz, üretim kapasitemizi pazarın elektrikli şehir içi otobüslere geçişiyle uyumlu hale getirmek. Pazar, şehir içi otobüslerin yüzde 100’ünün elektrikli olduğu bir noktaya ulaştığında, talebi etkin bir şekilde karşılamak için üretim kapasitelerimizi artırmayı tamamlamayı öngörüyoruz.
MAN olarak bu yeni süreçte, özellikle e-mobiliteye odaklanarak sürdürülebilirlik yaklaşımına evriliyoruz. Bu kapsamda, elektrikli otobüs ve kamyonlar için yenilikçi batarya teknolojilerine yatırım yapıyoruz. Özellikle yüksek maliyetli ülkelerde konsept ve strateji geliştirme, düşük maliyetli ülkelerde ise ürün gerçekleştirme süreçlerimiz bulunuyor. Bu yaklaşım, müşteri ihtiyaçlarına daha etkin yanıt vermemizi sağlıyor. Sürdürülebilirlik konusunda hem çevresel etkileri azaltmak hem de müşteri beklentilerini karşılamak için teknolojik yeniliklere odaklanıyoruz.
Bu kapsamda şimdiye kadar pek çok yeniliği otobüslerimize taşımaya başladık. Özellikle sürücüye topografya bilgisi veren uygulamadan, hayat kurtaran acil fren destek sistemine kadar genel güvenliği artıran sistemleri devreye aldık. Örneğin, okul otobüsleri için bir sistem geliştirdik; bu sistem bir çocuğun otobüste unutulması gibi çok önemli bir sorunun önüne geçiyoruz. Yine el freni çekilmeden kapının açılmaması gibi birçok yeniliğe otobüslerimizde yer veriyoruz. Özetle her türlü olası senaryoyu göz önünde bulundurarak, sürekli iyileştirmeler ve geliştirmeler yapıyoruz. Çünkü biz insan taşıyoruz, öğrenci taşıyoruz, çalışanları, aileleri taşıyoruz. Tüm bunların da omuzlarımıza yüklediği bir yük var ve biz bunları düşünmek zorundayız.
Bu bağlamda, teknoloji yatırımları, Ar-Ge ve inovasyon ajandanızdan bahseder misiniz?
MAN olarak, teknoloji yatırımları ve Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. 250 yılı aşkın bir mühendislik geçmişine sahip bir şirketiz ve sayısız patente sahibiz. Özellikle Ar-Ge ve teknoloji konusunda çok köklü bir bilgi ve deneyime sahip bir şirketiz. Birçok ilke imza attık, sayısız yeniliği gerçekleştirdik. Bu bilgi birikimi ile elektrikli mobilite ve batarya teknolojileri alanında da ciddi yatırımlar yapıyoruz. Nuremberg'deki fabrikamızda, 2025 yılından itibaren seri üretime geçecek olan bir batarya üretim tesisi kuruyoruz. Bu tesis, yıllık 100 bin adede kadar yüksek voltajlı batarya üretme kapasitesine sahip olacak. Ayrıca, otonom sürüş teknolojileri için Mobileye firması ile ortaklık kurduk ve sürücüsüz otobüslerin seri üretimine 10 yıldan kısa bir süre içinde başlamayı hedefliyoruz.
Özetle teknoloji ve inovasyon ajandamız, müşterilerimize en iyi çözümleri sunmak için sürekli olarak yenilikçi projeler geliştirmeye odaklanıyor.
Gerek MAN gerekse iş biriminizin önümüzdeki dönemde büyüme planlarında ne gibi adımlar olacak?
Şu anda tesislerimizi pazarın ihtiyaçlarına göre uyarlıyoruz. 2022 yılına kıyasla geçen yıl 3 kat daha fazla elektrikli otobüs kaydımız oldu. Geçen yıl toplamda 771 elektrikli şehir içi otobüs satışı gerçekleştirdik. Bu rakam, MAN tarafından Avrupa'da satılan şehir içi otobüslerin neredeyse yüzde 30'una karşılık geliyor. Yeni elektrikli otobüs ruhsatları açısından da 2023 yılında, 20’nin üzerinde üreticinin yer aldığı Avrupa elektrikli otobüs pazarında liderliğe oturduk. Önümüzdeki yıllarda bu alanda daha yüksek rakamlar görmeye devam edeceğiz. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde büyüme planlarımızda öncelik, elektrikli araç segmentlerine odaklanmak olacak. 2025 yılında elektrikli şehirler arası otobüs modelini piyasaya sürmeyi planlıyoruz. Ayrıca, önümüzdeki birkaç yıl içinde daha fazla şehirlerarası elektrikli otobüs modelini tanıtmayı hedefliyoruz. Bu süreçte, müşterilerimizin ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde altyapı ve sübvansiyonların geliştirilmesi önemli olacak. Avrupa ve global pazarlarda büyümeye devam edeceğiz ve işbirliği yaptığımız ortaklarımızla birlikte küresel varlığımızı sürdüreceğiz. Ankara tesisimize yatırım yaptık ve gelecek yıl elektrikli otobüs üretimine başlamayı planlıyoruz. Tabii ki Ankara fabrikamızı elektrikli araç üretimi için geliştirmeye ve küresel pazarlarda rekabet gücümüzü artırmaya devam edeceğiz.