Yaklaşık sekiz yıl önce kendimi klişe bir hayat yaşarken buldum. Saygın bir üniversitede tam zamanlı felsefe profesörüydüm, hayallerimdeki kariyere sahiptim. Lisans eğitimimi tamamlamış, profesörler için söylenen “Ya bir şeyler yayımlarsın ya da silinip gidersin.” sözüne galip gelmiş, kadro ve terfi arama stresiyle başa çıkabilmiştim. Eşim, bir çocuğum ve ipotekle aldığım bir evim vardı. Sevdiğim işi yapıyordum fakat haftalar, yıllar geçtikçe daha fazlasını yapma arayışı bunaltıcı olmaya başladı. Kariyerim önümde bir tünel gibi uzuyordu. Orta yaş krizi geçiriyordum
Giriş yap veya
ücretsiz üye ol, okumaya devam et