Çalışanlar yeni eğitimler alma konusunda oldukça istekli. Şirketler bunu rekabet açısından bir fırsat olarak görmeli. Birçok yönetici, hızla değişen ekonominin virajlarında çalışanlarının sürdürülebilir bir performans göstereceğine pek inanmıyor. Önde gelen bir Alman bankasının strateji departmanı başkanı, kısa süre önce görüştüğümüzde “Yok olma sürecindeki mesleklere mensup birçok insan yaklaşan tehlikenin farkında değil. Çağrı merkezimizde çalışanların değişim için ne kabiliyetleri ne de istekleri var” dedi. Binlerce çalışan ile birçok ülkede gerçekleştirdiğimiz anketler sonucunda bu düşünce şeklinin oldukça yaygın, fakat aynı zamanda da yanlış olduğunu gördük. Harvard Business School’un Managing the Future of Work Projesi ve Boston Consulting Group’a bağlı Henderson Institute, iş hayatının yapısını şekillendiren güçleri anlayabilmek amacıyla 2018 yılında 11 ülkeyi kapsayan bir araştırma gerçekleştirmek için bir araya geldi. Brezilya, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Endonezya, Japonya, İspanya, İsveç, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nin yer aldığı bu araştırmada her ülkeden bin çalışanla görüşmeler yapıldı. Görüşmelerde odak, değişim dinamiklerine karşı en korunmasız olan düşük gelirli ve orta beceri seviyesindeki çalışanlardı. Büyük çoğunun kazancı ülkelerindeki hane başı gelir ortalamasının altındaydı ve eğitim seviyeleri ortaöğrenim sonrası iki yılı aşmıyordu. Brezilya, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Japonya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’ni içeren sekiz ülkede ayrıca 800’den fazla yönetici ile görüşüldü. Bu yöneticilerin şirketleri, araştırma yapılan işçilerin çalıştığı şirketlerden farklıydı. Araştırmamızda toplamda 11 bin çalışan ve 6 bin 500 yöneticiyle görüşerek sorularımıza cevaplar aldık.
X
Üye Girişi
Üye Ol