IDC’nin DataAge 2025 raporuna göre, 2025 yılı itibarıyla küresel veri büyüklüğü yıllık yüzde 26 artış oranıyla 175 zetabayta ulaşacak. Bir zetabaytın yaklaşık bir milyar terabaytı ifade etmek için kullanılan bir terim olduğunu düşündüğümüzde oluşan verinin büyüklüğünü belki daha iyi kavrayabiliriz. IDC’nin StorageSphere araştırmasına göre depolanan veriler her dört yılda bir iki kat artıyor.
Dwight Davis’in CIO dergisinde yayınlanan bir makalesinde dijital evrende yapılandırılmamış verilerin toplam verilere oranının yüzde 80 ila 90 arasında değiştiği belirtiliyor. Yapılandırılmamış ve iyi değerlendirilemeyen veri, yararlı bilgilerin nihayetinde yeni karar ve uygulamalara dönüşümüyle ilerleyen dijital dönüşüm yolculuğunda kullanılamamış bir potansiyeli de temsil ediyor.
Dijital evrenin bu görünümü, tüm dünyanın yüzleştiği pandemi gerçeğiyle köklü bir değişimin etkisi altına girebilir. Pandemi hayatımıza girdiğinden beri hem bizi hem de firmaları en çok rahatsız eden konu, belirsizlik. İleri veri analitiği belirsizliği nispeten ortadan kaldırarak, şirketler için kritik noktaları aydınlatıyor. Şirketler stratejik kararlarını geçmişlerindeki hareketler, kazanımlar veya hataların analiziyle elde edilen bilgiler ışığında alıyor. Verinin stratejiye dönüşümü, özellikle belirsizliğin arttığı bu dönemde verimlilik, kalite artışı ve tasarruf gibi avantajlarıyla şirketler için önemli bir katma değeri ifade ediyor.
Dijital dönüşümün artan hızı beraberinde birçok riski de getirirken, bunları en aza indirmenin yolu yine veri analitiğinden geçiyor. Türkiye’deki firmaların, dijital çağın gerekliliklerine ayak uydurarak iş süreçlerini veri analitiği çözümleriyle daha verimli hale getireceğini bugünden görebiliyoruz. Pandeminin getirisi yeni normalde, veriye dayalı değer yaratmaya yönelik yeni nesil uygulamaların özellikle üretim, perakende, finans, sağlık ve kamu yönetiminde daha fazla kendini göstereceğini öngörüyoruz.
Dijital evren, henüz varlığından haberdar olmadığımız evrenler doğuracak yeni bir büyük patlamanın eşiğindeyken kurumların da önceliğinin değerlendirilmemiş veriyi analiz etmek olacağını tahmin etmek zor değil. Elbette bu büyük patlamada, karşılaşılacak yeni sorulara hızlı yanıtlar üretmek gerekecek. SabancıDx olarak bu yanıtları verebilmek için ileri veri analitiği yetkinliklerimizi veri bilimine ve yapay zekâ uygulamalarına dair tüm alanları kapsayacak şekilde tasarladık. Yüzde 70’i yüksek lisans eğitimlerini veri bilimi alanında yapmış geniş bir takım ile iş analitiği, veri görselleştirme ve analizi, veri mühendisliği, veri modelleme, veri bilimi, matematiksel modelleme, makine öğrenmesi, derin öğrenme ve otomasyon alanlarını içeren oldukça geniş bir yelpazede çalışıyoruz. Bu yapılanma sayesinde müşteri, ürün, üretim, operasyon, dağıtım kanalı ve kurumsal dikeylerde önceliklendirilmiş 30 farklı kullanım senaryosunu; sanayi-üretim, perakende, sigortacılık, enerji ve bankacılık-finans sektörlerinde başarı ile hayata geçiriyoruz.
Öte yandan yine günceli yakalamak farklı deneyimlerden yararlanabilmek için etkileşimli platformlar kuruyoruz. Örneğin, Sabancı Holding şirketlerinin analitik yetkinliklerini artırma hedefiyle Sabancı DnA Platformu’nu oluşturduk. Bu platformun üyeleri kapalı bir platform üzerinde ileri veri analitiği trendlerinin takibi, Sabancı Holding şirketlerinde yaşanan problemlerin ve geliştirilen çözümlerin paylaşımı gibi konularda ortak çalışmalar yürütüyoruz. Bunun yanı sıra ileri veri analitiği alanında tüm sektörü etkileyen gelişmelerin tartışıldığı ve sektörden değerli konuşmacıların konuk olduğu özgün bir programla buluşmalar organize ediyoruz.
Tüm bu çalışmaların arkasında, keşfedeceğimiz yeni evrenlerin heyecanını yaşarken en değerli pusulamızın etkileşime dayalı veri olduğu ilkesi yatıyor. Bu ilkeyi aksiyona dönüştürme becerisi ise geleceğin eşiğinde olan her şirketin bir adım öne geçme şansını artıracak. SabancıDx olarak veriyi yöneten yöneticilere veriyi anlamlandırma ve kullanma boyutunda kapsamlı bir rehberliği sunmaktan mutluluk duyuyoruz.
