Dünyamızı her anlamada bir arada tutan, bağlayan ve aynı zamanda verilen değer ile orantılı olarak ihtiyaçlarımıza ulaşmamızda kolaylık sağlayan tedarik zinciri ve lojistik sektörü, küresel salgın süreci, dünya üzerinde yaşadığımız doğal afetler, savaşlar gibi faktörlerle bu endüstrinin ne kadar hayati bir önem taşıdığını anladığımız bir dönemden geçiyoruz. Bunun yanında sektörde sadece müşterilerine verdiği değerle değil aynı zamanda çalışanlarına verdiği değeri, aldığı ödülle de DHL Supply Chain’in kendini sektörde nasıl konumlandırdığını ve bütün sektörlere derinden etkisi bulunan tedarik zinciri ve lojistik sektörü hakkında DHL Supply Chain Ortadoğu ve Türkiye CEO’su Orkun Saruhanoğlu ile detaylıca konuştuk.
2021 yılının başında üçüncü kez “En İyi İşveren” ödülünü DHL olarak almıştınız. Peki bu anlamda takdir edilen şirket kültürü yaratmak için DHL çalışanlarına ne gibi fırsatlar sağlıyor?
İnsan kaynakları uygulamalarımızda, uluslararası bir otorite olan Top Employer’s Institute tarafından; Kültür, Liderlik Gelişimi, Kariyer Planlama, Eğitim-Gelişim ve Yetenek Kazanımı gibi alanlarda gösterdiğimiz yüksek performansla bu yıl üçüncü kez “En İyi İşveren” seçildik. Çalışanlarımız tarafından takdir edilen kurum kültürümüzün, otoriteler tarafından da ödülle taçlandırılması bizleri bu yıl da çok memnun etti. Her gün gelişen ve öğrenmeye açık, şeffaf ve insan odaklı yaklaşımımız, her noktasında keyifli bir çalışan deneyimini hedefleyen ve çalışana değer sunan well-being projelerimiz, çeşitliliği ve kapsayıcılığı önemseyen şirket kültürümüz ile çalışanlarımızla güçlü bir bağ kuruyoruz.
Lojistik sektörünün pandemide en çok etkilenen sektörlerin başında yer aldığını biliyoruz. DHL bu süreçte nasıl bir yol izledi? Bu kadar fazla fiziki çalışmayı içeren bir sektörün işleri nasıl daha esnek hale geldi?
Pandemi sürecinde hem çalışanlarımızın sağlığını korumak hem de tedarik zincirindeki akışın devamını sağlamak zorundaydık. Bu iki dinamiği, insan odaklı çalıştığımız için çok dikkatli yönetmemiz gerekiyordu. DHL Supply Chain olarak, tüm ekip ve birimlerimize, sorumluluk alanları dahilinde proaktif bir yaklaşım sergileme ihtiyacının her zamankinden çok daha yüksek seviyede olması gerektiğini anlattık. Farkındalık yaratmak ve sürekli kılmak için rutin online bilgilendirme toplantıları, şirket içi prosedürlerin ve Sağlık Bakanlığı tarafından verilen regülasyonların takibi yapıldı. Bir taraftan tesislerdeki panolardan çalışanlarımıza güncel bilgi akışı yapılırken diğer bir yandan ekranlardan da kısa bilgilendirme videoları ile farkındalık en yüksek seviyeye çıkarıldı. Pandemi sürecinde operasyonların aksamaması için sürekli ihtiyaç ve kaynak planlaması yapılırken, bu kaynakların nerede kullanılabileceği ile ilgili talimatlar hazırlandı. Tüm çalışanlara kişisel hijyen ürünlerinin (maske, dezenfektan, galoş, koruyucu şeffaf maske, tulum, araç içi ilaçlama ve buna benzer başka önlemleri de alarak) tedariğini hızlıca sağladık. Pandemi başlangıcında sıklıkla tabir edilen Yeni Dünya düzeni ile ilgili ihtiyaç planlamasını yapıp iletişim ve teknoloji altyapısını geliştirip tüm müşteri ve saha çalışanlarına olası sağlık sorunlarına karşın önceden önlem alabilmek adına düzenli bilgilendirmeler yapıldı. Olası işgücü kayıplarına karşın alternatif çalışma planları ve kaynak planlamaları geliştirildi. Oluşturulan bu back-up planlar ile lojistik süreçlerdeki aksamalar minimum seviyeye indirildi. Tüm sektörlerde hizmet ettiğimiz müşterilerimizin operasyonlarına tam destek verirken özellikle pandemi ile mücadelede son derece önemli bir yere sahip sağlık sektörü müşterilerimize her türlü tedarik zinciri ve lojistik destek firmamız tarafından sorunsuz bir şekilde sağlandı.
Global bir şirket olarak DHL dünyada yaşanan birçok aksamayla karşı karşıya kalıyor doğal afetler ve savaşlar gibi etmenler. DHL bu gibi aksamalarla nasıl başa çıkıyor? Çalışanlarına bu gibi durumlarda ne tür yaklaşımlar sergiliyor?
DHL Supply Chain olarak 60 ülkede yaklaşık 150 bin çalışma arkadaşımızla altı farklı sektörde binlerce müşterimize hizmet sunuyoruz. Yürüttüğümüz tedarik zinciri operasyonları ile günlük yaşantının vazgeçilmez parçası olduğumuzu söylüyoruz. DHL nasıl ki günlük yaşantının vazgeçilmez bir parçası ise, çalışanlarımız da DHL’in vazgeçilmez parçaları. Şirketimiz, yaşam sorumluluklarını da stratejisinin merkezinde konumlandırmaktadır. Esnek, proaktif, kapsayıcı ve insan odaklı yaklaşımımız, GoHelp, GoGreen ve GoTeach projelerimiz ile çalışanlarımız başta olmak üzere dünyanın her yerinde ihtiyacı olan herkesin yanındayız.
DHL iş hayatına yeni katılacak olan çalışanlar için ne tür fırsatlar sunuyor?
Lojistik sektöründe başarılı bir süreç yönetimi ve müşterilere en uygun çözümü sunmanın anahtarı, motive ve iyi eğitimli işgücünden geçiyor. Çalışana değer programımız kapsamında mevcut çalışanların memnuniyetini yüksek tutmak ve potansiyel çalışanların ilgisini çeken bir marka konumunda durmak adına proaktif ve yenilikçi bir yaklaşım sergiliyoruz. Çalışanlarımızın mutluluğu ve kadın istihdamı bizim her daim gündemimizdeki önemli konulardan. İşe alımlarda eşitlik politikalarımız kapsamında, 2025 stratejimizde çalışanlarımızın yüzde 50’sinin kadın olması yer alıyor. Çalışanı 360 derece bir yaklaşımla destekleyen programlar ile, kişisel ve profesyonel gelişimi destekleyecek soft skills ve mesleki ilerlemelere yönelik eğitim ve webinarlar düzenleniyoruz. Global sertifikalı eğitim ajandamız ve değerlerimizi yansıtan gelişim araçlarımızla yüksek standartlarda insan kaynağı yetiştiriyoruz. Operasyon ve fonksiyonlarda deneyim kazandıracak Yeni Mezun Programı’yla, lojistik sektöründe çalışmaya aday gençlere yol gösteriyoruz.
Lojistik sektörü olarak DHL dinamik ve sürekli devam eden bir şirket. Günümüzde de çevresel ve iklimsel olmak üzere bazı krizlerle karşılaştığımız bu dönemde DHL’nin sürdürebilirlik anlamında çalışanlarıyla birlikte yaptığı çalışmalar var mı? Hizmet açısından bu konuyla alakalı değişikliklere gidildi mi?
Biliyoruz ki, doğayı kirleten ve ekolojik dengeyi bozan başlıca etken insan unsurudur. Çevre kirliliğini, insanın doğaya verdiği bir zarar olarak tanımlayabiliriz. Normal şartlarda kendi kendini temizleme özelliği olan doğa, insanın çeşitli faaliyetleri sonucunda aşırı kirlenmekte ve kendi gücünü aşan bu durumu artık tolere edememektedir. İklimin ve doğanın korunması hepimizin katkı sağlaması gereken bir konudur. Tüm dünyada karbon emisyonunun yüzde 14’ünü lojistik sektörü oluşturmaktadır. Dünyanın önde gelen lojistik şirketi olarak bizler lojistikte sürdürülebilir teknolojileri kullanma ve doğal kaynaklarımızı daha az tüketmek konusunda çözümler oluşturmaya ve bu konuda sektöre öncülük etmeye odaklandık. Bu nedenle, DHL Supply Chain olarak, uzun bir süredir iklim ve çevre koruma programı olan “GoGreen” projelerini hayata geçirmek için yoğun bir çaba içindeyiz. GoGreen programı; küresel ısınmayı 2°C’nin altına düşürmeye katkı sağlamak, süreçlerimizden çıkan atıkları azaltmak, operasyonlarımızda daha temiz ve sürdürülebilir teknolojiler kullanmak, hatta tüm müşteri ve tedarikçilerimizi de bu bakış açısına dahil etmek için oluşturulmuş bir programdır. 2050 itibari ile lojistikle bağlantılı karbon emisyonunu sıfıra getirmek gibi zorlu bir hedefimiz bulunmaktadır. Bunun yanı sıra operasyonlarımızın yüzde 75’inde sürdürülebilir ambalajlama malzemeleri uygulamaları için çalışmalarımızı hızla ilerletiyoruz.
Çevre sorunlarının, kalkınma ve ekonomik gelişmeyle ilgisi olduğunu biliyoruz. Operasyonlarımızın ve satışların yüzde 75’inin temiz ve çevreci çözümler içerecek şekilde yapılanmasını sağlamaya odaklı projelerimiz yine 2025 hedeflerimiz arasında bulunmaktadır. Bu zorlu hedeflere ulaşma yolunda çalışanlarımızın da önemli bir rolü olduğunun farkındayız ve bu kapsamda 2025 yılı sonuna kadar çalışanlarımızın “Sertifikalı GoGreen Uzmanı” olarak belgelendirilmesi hedefinin bu kültür ve oluşuma önemli bir katkı sağlayacağını biliyoruz. Bir kişinin tek başına değişim sağlayamayacağını biliyoruz ancak dünya çapında yarım milyondan fazla olduğumuzu da biliyoruz. Operasyonlarımızda daha yeşil dostu çözümleri planlayarak sonunda "Sıfır Emisyon" hedefimize ulaşabileceğimize inanıyoruz. Sorunun bir parçası olduğumuzu biliyoruz; ancak çözümün de bir parçası olabiliriz! Gelecek nesillere daha yaşanılabilir ve temiz bir dünya bırakmak için var gücümüzle çalışıyoruz.