Gençlerin Perspektifinden’in yeni konuğu uzun süredir teknoloji odaklı projeler geliştiren Mücahit Öztürk. Mücahit, üniversite hayatı boyunca birçok yarışmada ekip arkadaşları ile beraber teknolojinin yardımıyla nasıl değer üretebileceklerine dair çalıştıktan sonra, hâlâ aktif olarak NASA International Space Apps Challenge’de sınırların ötesinde projeler geliştiriyor ve yeni projeleri destekliyor. Özellikle de teknolojinin etkisini pandemi ile beraber çalışma hayatlarımızın her anında daha da hissettiğimiz bu dönemlerde inovatif bir bakış açısıyla teknoloji tabanlı projelerin gelişimini öğrenmek üzere Mücahit’i tanıyalım!
Mücahit Öztürk kimdir? Bize kendinden bahseder misin?
Tabii ki! Öncelikle bu güzel çalışmada bana zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. İstanbul’da doğup büyüdüm ve şu an memleketim Ordu’da yaşıyorum. 24 yaşındayım, genel itibariyle hayatının birçok anında krizlerle karşı karşıya kalmış birisi olarak her krizin yeni fırsatlar doğurduğuna ve değişimin doğru yönetilmesiyle bu fırsatların öncüsü olunabileceğine inanıyorum. İnsanlık yararına bilim ve değer üretmeyi seviyor, çalışmalarımı da bu inancım doğrultusunda ilerletiyorum. İstanbul Bağcılar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin Citroen Laboratuvarında otomotiv elektromekaniği üzerine öğrenim gördüğüm süre zarfında kriz olarak nitelendirdiğim bu öğrenim sürecini aslında yeni bir fırsata çevirebileceğimi fark ettim. Staj yaparken yazılım ile yapılabilen çalışmaları daha yakından gözlemleme ve düşük bütçeyle yüksek etkileri olan işler çıkartılabileceğini fark ettim. Bu doğrultuda liseyi ikincilik ile tamamladıktan sonra üniversite sınavına hazırlandım ve kendimi geliştirirken içerisinde değer üretebileceğimi düşündüğüm bilgisayar mühendisliği bölümünü kazandım. Hazırlık bölümü ile birlikte beş yıl boyunca öğrenim gördüğüm Harran Üniversitesi’nden Aralık 2021’de mezun oldum. Bu süreçte ulusal ve uluslararası niteliği olan çeşitli organizasyonlarda görevler aldım. Şu anda da teknoloji bazlı çalışmalar yapan takımlara proje danışmanlık desteği verirken bir yandan da Bilişim Vadisi ön kuluçkasında girişimciyim.
Pek çok teknoloji odaklı proje geliştirmiş biri olarak öğrenciyken farklı disiplinlerden bu projelerin gelişimine nasıl katkılar sağladın, bu projelerin günümüzde profesyonel iş hayatındaki sana ne gibi katkıları oldu? Geliştirdiğiniz projelerden örneklerle açıklar mısın?
Hazırlık eğitimi aldığım yıl Tıp Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Eğitim Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi gibi farklı disiplinlerde öğrenim gören arkadaşlarım ile aynı sınıfta eğitim alma fırsatı elde ettim. Lisans eğitimime başladığım yıl bu arkadaşlarım ile birlikte Bilim ve Teknoloji adını verdiğimiz bir topluluk kurduk ve bu topluluğu üniversite bünyesinde bir kulüp olarak genişlettik. Aslında birçok şey bu kulübün kurulmasıyla başladı. Bu kadar farklı disipline sahip insanın bir arada çalışması beni ve diğer arkadaşlarımı profesyonel yaşama hazırlarken iş hayatında karşılaşabileceğimiz departmanlar arası uyumu ve takım çalışması gibi kavramları henüz öğrencilik yıllarımızda deneyimlemiş, hayatımıza tam anlamıyla dahil etmiş olduk.
Topluluğumuzdaki arkadaşlar ile birlikte genel itibariyle kendimizi bir adım öteye götürebilecek her yetkinliği kazanma arzusundaydık. Bu arzu bizi Türkiye ve dünya genelindeki yarışmaları ve etkinlikleri araştırmaya itti. Ekip olarak başlarda katılımcı ve yarışmacı olarak katıldığımız organizasyonları ilerleyen yıllarda kendimiz düzenlemeye ve üniversiteden yarışmacı olmak isteyen arkadaşlarımıza mentorluk desteği vermeye başladık. 2018’in başlarında Şanlıurfa’da teknoloji bazlı proje takımlarının sayısı bir elin parmağını geçmezken ekosisteme destek amacıyla yaptığımız bilgilendirme seminerleri ve motivasyon çalışmaları ile birlikte bu sayı 2021’in sonuna yaklaşırken 172’ye çıktı.
Yaptığımız projeler ile örneklendirmem gerekirse kanser ve benzeri, hastanede uzun süre tedavi gerektiren hastalıklara sahip olan okul çağındaki çocukların sosyal yaşamlarına ve eğitimlerine devam edememeleri, okula döndükleri zaman yaşamaları yüksek ihtimal olan sosyal, fiziksel, bilişsel gibi problemleri ele aldığımız ve bu problemleri yüzde 30 oranında azaltabileceğimizi düşündüğümüz Engelsiz Eğitim adlı bir proje geliştirdik.
Sürü İHA teknolojisini temel alan, araştırmalarımız sonucunda kayıp ve suç oranını yüzde 25 oranında azaltabileceğimizi gözlemlediğimiz projemiz ile Savunma, Uzay ve Havacılık kategorisinde TÜBİTAK’dan ikincilik ödülü aldık.
Hava kirliliği, zaman kaybı ve stresten kaynaklı kazaların önüne geçebilmek amacıyla Akıllı Ulaşım sistemleri üzerine geliştirmiş olduğumuz mobil uygulama ile İTÜ Çekirdek kapsamında yürütülen BİGG sürecinde ilerleme fırsatı elde ettik.
Şu an ise ekip arkadaşlarım ile birlikte yenilenebilir enerji teknolojileri odaklı bir girişim üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Bütün bu çalışmaların kazandırdığı mühendislik tabanlı teknik bilginin yanı sıra; aslında günümüzün en önemli sosyal kazanımlarından olan zaman yönetimi, iletişim gücü, değişime adaptasyon gibi pratiklerde kazandırdı. Ayrıca Product Manager kavramlarının birçoğunu da erken aşamada deneyimleyerek benimseme fırsatı yakaladım. Bütün bu kazanımlar ve aktiflik; profesyonel hayata adapte olma aşamasını kolaylıkla tamamlayabilmemi, yapılan çalışmalara farklı bakış açılarıyla yaklaşarak değer katabilmemi büyük ölçüde kolaylaştırdı.
Öğrencilik hayatın boyunca sürdürdüğün gibi, halen de inovatif projeler geliştiriyorsun. Farklı ekiplerle gerçekleşen projelerden, şu an kurumsal hayatına doğru baktığında inovatif düşünebilme becerinin nasıl geliştiğini düşünüyorsun?
Burada en önemli şey aslında kendimi geliştirmek için farklı bir şeyler deneme ve katma değeri, günlük yaşantıya etkisi yüksek işler yapma isteğiydi. Farklı deneyimlerde bulununca bilincinde olmasak bile farklı düşünceler kazanıyoruz. Bu deneyimleri bir de ekiple birlikte gerçekleştirdiğimizde farklı düşünce yapılarına sahip olan insanlarla çalıştığımız için kişisel olarak bizim de bakış açımız genişliyor.
Bu durum aslında bir ara sosyal medyada da gündem olan “Çok kitap okumak gerçekten faydalı mı, bize bir katkısı oluyor mu?” sorusunun cevabıyla benzerlik gösteriyor. Bir kitabı bitirip diğerine geçtiğimizde eğer detaylı notlar almadıysak ve bir süre sonra içeriğini pek de hatırlamıyorsak "Boşuna mı okuduk?" hissine kapılabiliyoruz. Ama temelde her okuduğumuz kitapla öğrendiğimiz düşünceler, kelimeler, daha iyi yazabilme ve konuşabilme gibi beceriler farkında olmadan bize yerleşmiş oluyor.
Ayrıca geliştirdiğimiz her bir projede ve organizasyonda genel olarak neyi iyi yaptığımızdan ziyade neyi iyi bir şekilde yapamadığımıza odaklandım. Bu da eksik yönlerimi/yönlerimizi görebilmemi ve iyileştirebilmemi sağladı. Siz de farklı ortamlardaki (ev, iş, arkadaş çevresi gibi) çevrenizden sizinle onlara göre 3 olumlu ve 3 olumsuz özelliğinizi/becerinizi paylaşmasını isteyerek aslında kör nokta diye nitelendirdiğimiz ve henüz farkında olmadığınız yönlerinizi keşfedebilirsiniz. Hangi ortamda hangi özelliğinizin daha ön plana çıktığının rahatlıkla farkına varabilir ve iyileştirmek istediğiniz yönlerinizi geliştirebilirsiniz.
NASA International Space Apps Challenge’de Local Coordinator olarak çalışmaktasın. Bulunduğun bölgede bu projenin gelişimi ve etkisini nasıl değerlendiriyorsun?
Ekip arkadaşlarımla ‘’sınırların ötesinde’’ mottosunu benimsedik ve bu mottonun hakkını verebilmek için uluslararası kuruluşlar tarafından finanse edilip desteklenen birçok organizasyonu ve etkinliği ülkemize/bölgemize kazandırdık. Teknoloji alanındaki ilgiyi artırmak, güncel sorunların çözümleri ile ilgili bilinç kazandırmak ve yazılım alanında kendini geliştirmek isteyen gençlerin geleceklerine değer katmak amacıyla yolculuğuna başladığımız NASA International Space Apps Challenge da bu organizasyonlardan bir tanesiydi.
İlkini 2019 yılında düzenlediğimiz ve aslında birçok zorluk yaşamamıza rağmen başarıyla süreci tamamlayabildiğimiz etkinlikte bin 173 başvuru aldık. Etkinliğin fiziksel boyutuna sahip olduğumuz imkanlar dolayısıyla 250 yarışmacı kabul edebildik. Bu katılımcılardan jüri tarafından seçilen takımların Teknokent üzerinden fikirlerini girişime dönüştürebilmeleri konusunda destek sağladık.
2020 yılında ikincisini düzenlemek için yoğun hazırlıklar yaptığımız süreçte, pandemi ile birlikte birçok kişi ve kurumun yaptığı gibi biz de süreci fizikselden çevrimiçi ortama taşıdık. Her ne kadar yaptığımız hazırlıkların boşa çıkmasıyla kısıtlı sürede tekrardan hazırlık yapmamız gerekmiş olsa da bu süreci avantaja çevirmenin çeşitli yollarını bulduk. ‘’Take Action From Home’’ diyerek duyuruya çıktığımız bu etkinlikte yaklaşık 1272 kişinin başvurusunu onaylayarak herkesin bu süreçten kendisi için en iyi çıktıyı alabilmesini sağladık. Aynı zamanda dünyanın farklı bölgelerinde bulunmaları nedeniyle normal zamanda bir araya gelemeyeceğimiz birbirinden değerli destekçilerimizi (Dr. Gökçin Çınar, Refik Anadol, Dr. Umut Yıldız, Dr. Tuğçe Taşçı, Şahin Ekşioğlu…) katılımcılarımız ile buluşturabildik.
Son olarak geçtiğimiz yıl ekim ayında düzenlediğimiz organizasyonda da katılımcı/başvuru sayımızı da yaklaşık bin 400 civarına taşıdık. 11-35 yaş aralığındaki katılımcılarımızın oluşturduğu takımlarımız yaptıkları değerli çalışmalar sonucunda dünya genelinde 4534 takım arasından sıyrılıp global finalist ve mansiyon ödülü almaya hak kazanan takımlar arasına girdi. Ayrıca 2020 yılında Türkiye’deki diğer yerel lider olan arkadaşlarında desteğiyle ülkemizi 148 ülke arasından dördüncü sırada temsil etme şansı yakaladık!
Özetle, bölgemizde yaklaşık 4 bin 500 kadar insanın belirli dünya ve uzay problemlerine yönelik bilinçlenme imkanını ve bu problemlere yönelik değer yaratma fırsatını sağladık. Sadece kendi ülkelerindeki katılımcılarla değil, dünyanın farklı lokasyonlarında yer alan katılımcılarla da etkileşime girerek genel girişimcilik yeteneklerini kazanacakları, networklerini küreselde genişletebilecekleri bir ortam sunduk. Aynı zamanda NASA, Havelsan, Aselsan, TÜBİTAK Uzay, Turksat, Airbus, TTGV gibi kurumlara; bu kurumlarda çalışan kişilere ulaşarak onların katılımcılarla bir araya gelmesini ve katılımcıların kendi potansiyellerini tekrar görebilmelerini sağladık. Böylelikle tamamen öğrenci bazlı olup bu büyüklüğe sahip sayılı etkinliklerden birisini gerçekleştirmiş olduk.
Üniversite hayatında durmadan yeni fikirler geliştirdiğiniz ve hatta bazıları ile ödüller aldığınız ekiplerde bulunmuşsun. Bu fikir geliştirme süreçlerinde sorunlar ve çözümler ekseninde nasıl aşamalardan geçiyordunuz?
Ölçümlemediğiniz problemleri çözümlemeniz ve iyileştirmeniz zordur. Bu nedenle bir fikir bulduktan sonra, bununla alakalı detay çalışmalara geçmeden önce o fikrin temelde analizini yapıyorduk. Fikir sadece onu öneren kişinin sorununu mu çözüyor, yoksa gerçekten de ulaşmak istediğiniz potansiyel hedef kitleye hitap ediyor mu? Benzerleri var mı, eğer varsa benzerlerinden ayrıştığımız noktalarımız neler? Bu soruna geliştirilecek çözüm için ne tür yetkinliklere sahip takım arkadaşlarına ihtiyacım var? Bu eğer bir yarışmaysa, yarışmada benden istenenleri karşılayabilmem için nelere ihtiyacım var? Bu gibi sorular başlangıçta basit ve önemsiz gibi görünse de aslında fikir geliştirme sürecinin temellerinin sağlam bir zemine atılması ve bir çoğumuz gibi okul hayatımda benim de başıma gelen, sil baştan durumlarının oluşmaması için oldukça önemli. Pek tabii bu sorular, bir o kadar da geliştirme sürecini hızlandıracak yanıtları da içerisinde barındırıyorlar.
Bu yanıtları belirledikten sonra sorunları yaşayıp çözümlemek yerine ileriye dönük olarak bizi bekleyen potansiyel sorunları tespit edip, sorunlar henüz yaşanmadan bunlara yönelik çözüm önerileri geliştirmeye çalıştık. Bu çözüm geliştirme sürecini de her ne kadar yaptığımız çalışmalara göre farklılık gösterse de genel itibariyle ilgili konuyla alakalı araştırma yapmış veya daha önceden konuyla alakalı deneyim kazanmış kişilere veya ekiplere LinkedIn gibi platformlar üzerinden ulaşarak tamamlıyorduk. Onların daha önce karşılaştığı sorunları ve bunlara yönelik geliştirdikleri çözüm yöntemlerini dinliyor, kendimiz için notlar çıkartıyorduk. Bu kapsamda onların yaşadıkları sorunları yaşamamak için birtakım önlemler alıyorduk. Bütün bunlara rağmen takıldığımız yerler olursa ve yeterli bilgi ve kaynağa ulaşamazsak LinkedIn üzerinden ilgili konuyla alakalı profesyonel olarak çalışma yapmış kişilerin bilgi birikimlerinden yararlanmaya çalışıyorduk.
En temelde de ekip oluştururken kendimize belirli sınırlar çizmiyor, tam tersi uluslararası organizasyonlardan edindiğimiz sosyal çevrenin de gücünü kullanarak sınırlarımızın olabildiğince dışına açılıyorduk. Bu sayede son geliştirdiğimiz projelerde gerçekten başarılı sonuçlar elde edebildik ve tanıştığımız yeni insanlarla çok hızlı yol alabildik. Ekip oluşturma süreçlerinde LinkedIn’den faydalanmış birisi olarak bu platformun fazlasıyla sürece katkı sağladığına inanıyorum.
Özetle geliştirdiğimiz her projede ve organizasyonda aslında neyi iyi yaptığımızdan ziyade, neyi iyi yapamadığımıza odaklandık. Bu tür sorular ve ekibimiz tamamladığımız her proje ile yenilendi ve çeşitlik kazandı. Böylelikle ödüllerle sonuçlanan çalışmalara imza atabilme fırsatları yakaladık.
Sürekli yenilikleri takip etmen gereken bir iş yapmaktasın. Hızlı değişimlerin ve adaptasyonların yaşandığı bu dönemlerde, sence iş fikirlerini ve gelişimlerini değişime açık esneklikte kılan nedir?
Günümüzde dünyayı etkisi altına alan farklı etkenlerin ortaya çıktığı gibi neredeyse her gün yeni teknolojilerin de duyurulduğu bir zamanda yaşıyoruz. Senin de dediğin gibi, sonraki gelen teknolojiyi/bilgiyi kaçırmamak adına hızlı bir şekilde ve sürekli olarak yenilikleri takip etmemiz gerekiyor. Bu yeniliklerin temelinde de biz insanların merak duygusunun, yeni bir şeyler öğrenme ve deneyimleme isteğinin yattığını düşünüyorum. Bu duygu ve istek sonucunda her geçen süre zarfında dünya değişiyor ve iş fikirlerinin de bu değişime ayak uydurması gerekiyor. Son dönemde bu değişimin önemli bir etkeni olan pandemi ile evden çalışma oranı öncesinde yüzde 13 seviyelerindeyken son verilere göre yüzde 59 seviyelerine yükseldi. Aynı zamanda pandemi öncesinde yurt dışında düzenlendiği için katılamadığımız etkinlikler ve maliyetli olan bazı kaynakların/verilerin ücretsiz olarak paylaşıma açılması gibi adımlarda iş fikirlerinin gelişimini hızlandırma ve dolayısıyla bu gelişim sürecinin esnek hale gelmesini sağladı diyebilirim.
Her ne kadar başlangıcından bu yana neredeyse iki yıl geçmiş olsa da bu soruya en somut örneğin yine içinde olduğumuz dönemden geldiğini düşünüyorum. Öngörülmeyen büyük bir salgının tüm dünyayı etkisi altına alıp hayatımızın her alanında büyük ve çok hızlı bir değişimin tetikleyicisi olacağını birçoğumuz tahmin etmiyorduk. Büyük/küçük çaplı olması fark etmeksizin değişim ilk anda dengeleri bozuyor olsa da sonrasında yaşanan gelişmeler aslında 10-20 yıl içerisinde yavaş yavaş hayatımıza girmesini beklediğimiz birtakım teknolojik gelişim ve olguların bir yıl kadar kısa bir süre içerisinde hayatımızda yer edinmesini sağladı. Bu değişim sürecinden olumsuz etkilenen fikir ve kurumlar olduğu kadar, krizi fırsata çeviren ve süreç içerisinde decacorn / unicorn unvanlarını elde eden girişimler de oldu. Girişimlerin bu unvanları değişimden çekinmek, direnç göstermek yerine süreci iyi bir şekilde analiz edip, elde ettikleri çıktıya göre esnek davranarak ve değişimi doğru bir şekilde yöneterek elde ettiklerine inanıyorum. Otoritelerin de söylediği gibi, “Eski anahtarlar yeni kapıları açmaz” değişime açık olmaktan korkmamalıyız!
Son olarak yeni mezun bir mühendis olarak hem iş dünyası profesyonellerine hem de akranlarına bir çağrın var mı?
Kendimize doğru soruları sormamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum. İleride ne tür bir iş yapmak istiyorum? Yapacağım iş beni mutlu edecek mi? Bu işi yapmak istiyorsam ne tür kazanımlara ihtiyacım var, hangi kaynakları kullanabilirim? Kendi alanımda kendimi geliştirebileceğim ne tür yarışmalar veya organizasyonlar var? Yurt dışında okumak veya staj yapmak istiyor muyum, eğer istiyorsam okulum hibe programı sunuyor mu?
Bu gibi sorulara vereceğiniz yanıtlarla uzun süreli planlarınızı yapıyorken, klişe gelebilir ama aslında kendinizi doğru bir şekilde tanımaya başladığınızı ve konfor alanınızın dışına çıkmanızın bu kendini tanıma süreçlerini oldukça kolaylaştırdığını göreceksiniz. Kendiniz hakkında öğrendiğiniz bilgiler daha somut kararlar alabilmenizi ve hedeflerinizi daha sağlam belirlemenizi sağlayacak.
Belki bu soruların cevabı sahip olduğunuz şartlara göre değişiklik gösteriyor olabilir ama temelde her bir şart için farklı fırsatlar bulunur. Bu aşamada engelleri görüp beklemek gibi, fırsatlar için çabalamak da sizin elinizde. Siz kendiniz için ne kadar çaba gösterirseniz çevrenizden de o ölçüde tepki ve destek görürsünüz. Bunu deneyimlemiş birisi olarak söyleyebilirim ki; bir zaman sonra başlangıçta belki de dezavantaj olarak gördüğünüz o şartlar, kendinizi görebilmenizi ve gösterebilmenizi sağlayacak daha büyük bir fırsat haline gelecek. Şartlarınızı iyileştirmek sizin elinizde araştırın ve girişken olun!