Eğitim, şüphesiz hayat boyu devam eden ve bireylerin gelişim yolculuklarında onları destekleyen temel elementlerden. Bu sebeple eğitim alınan kurumların yapıları, kişilere kattıkları değerler ve vizyonları da büyük önem arz ediyor. Özellikle de 21. yüzyıl yetkinliklerine göre beceri gelişiminin önem kazandığı ve küresel hedeflere hazırlanırken ‘’Nitelikli Eğitim’’ çerçevesinde bir yapının oluşturulmaya gayret edildiği bu dönemde, farklı eğitim metodlarını Uğur Okulları Genel Müdürü Nil Çiçek ile konuştuk.
Uğur Okulları, uzun vadeli olarak Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları düşünüldüğünde “Nitelikli Eğitim’’ bağlamında nasıl bir plana sahip? Farklı yaş gruplarındaki öğrencilerin hayata hazırlanırken yeni dünya düzenine “nitelikli eğitim’’ perspektifiyle hazırlanabilmeleri için ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
Gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak ve kaynaklarımızı doğru kullanmak için hayatımızın her alanında, çevreye duyarlı ve bilinçli bireyler olarak hareket etmeliyiz. Öncelikle aile kültürüyle başlaması gereken bu farkındalık, nitelikli eğitimle kalıcı hale gelmelidir. Bu bağlamda Türkiye’nin 55 ilinde 116 okulumuzda, okul öncesinden 12. sınıfa kadar öğrenim gören öğrencilerimiz için eğitim içeriklerimizi oluştururken küresel çevre sorunlarını ve neden olduğu olumsuzlukları gündeme almayı önemsiyoruz. Tüm öğrencilerimize doğal kaynakların tüketilmesinin önüne geçme ve evimiz olan dünyamızı koruma bilinciyle hareket etmeyi aşılıyoruz.
“Yüksek Kalitede Öğrenme ve Öğretme” yaklaşımını uyguladığımız kurumlarımızda bu başlık altında, yaşadığı gezegene karşı sorumlu bireyler yetiştirmeye yönelik çok özel bir müfredat tasarladık. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında bulunan “Sorumlu Üretim ve Tüketim” başlığını merkeze alarak, yaş grubu ihtiyaçlarına uygun olacak şekilde ‘’Tarım ve Gıda, Enerji, Su, Geri Dönüşüm’’ olmak üzere dört tema üzerinde eylem planlarımızı oluşturduk. Bu eylem planları ders kazanımlarımıza uygun bir biçimde uygulanıyor. Ayrıca öğrencilerimizle gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımızı daha geniş alana yayabilmek için çeşitli sektörlerdeki öncü kuruluşlarla iş birliklerine imza atıyoruz.
Eğitimde niteliğin yakalanması pek çok farklı boyutu kapsayan bir yapıya sahip. Bu bağlamda sizler niteliği nasıl tanımlıyorsunuz? Sizlerin kendi içinizde uygulamak üzere belirlediğiniz 2030 hedefleri nelerdir?
Eğitimde nitelik; eni, boyu ve derinliği olan çok kapsamlı bir kavramdır. Eğitimciler olarak öğrencilerin geleceklerine yön vermek ve henüz netleşmemiş gelecek üzerinden eğitimi tasarlamak çok büyük bir sorumluluk. Özellikle çok sayıda öğrencisi bulunan Uğur Okulları gibi köklü bir eğitim kurumunda bu, ülkenin ve dünyanın geleceğini de tasarlamak anlamına geliyor.
‘’Nitelikli Eğitim’’ başlığı; altında hedefimizi belirlerken bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki planlamalarımız kapsamında da kaliteli eğitim programları oluşturmayı, öğrencilerimizi nitelikli öğretmenlerle buluşturmayı merkeze alıyoruz. Bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip ederek, öğrencilerimizin yetenek ve kapasitelerine uygun, kapsayıcı eğitim programlarımızı oluşturmayı sürdürüyoruz. ‘Öğretmene yapılan yatırım, öğrencilerimizin geleceğine yatırımdır’ bilinciyle hizmet içi eğitime yönelik çalışmalarımıza devam ediyoruz. Mesleki yetkinliği ve genel kültürü yüksek, teknoloji okuryazarı öğretmenlerimizle bir arada çalışmanın gururunu yaşıyoruz.
55. yılını kutlayan bir marka olarak, her daim gelişim ve değişim içinde olan dünyaya adapte olmanın önemini biliyoruz. Bu adaptasyonu sağlamak adına da hayat boyu eğitimimizi sürdürmek adına çalışmalar yapıyoruz. Öğrenme yöntemleri, araştırma teknikleri, bilgiye ulaşım becerileri üzerine odaklanarak öğrencilerimizin mezuniyet sonrası da kendilerini geliştirmesini amaçlıyoruz.
Dijital okuryazarlık, yaratıcı düşünme, etkili iletişim ve yüksek üretkenlik becerisi yakın gelecekte en çok aranan özelliklerden biri olacak. Çeşitli yeteneklere sahip robotlar ve algoritmalar kusursuz çalışırken; dikkat, sezgi, esnek düşünebilme gibi insana has yetkinlikler, yani sosyal ve duygusal beceriler ayırt edici özellikler olarak öne çıkacak. Bu bağlamda eğitim kurumları olarak, teknolojiyi tüketen değil üreten ve yönlendiren nesillerin yetiştirilmesini sağlamalıyız.
İş dünyası da, yeni dünya düzeni de artık çok farklı yetkinlik setlerini gerektiriyor. Bu yetkinlik setleri de bir beceri olarak sadece üniversitede değil, pratikte eğitimin her aşamasında elde edilmesi gereken becerileri kapsıyor. Bu açıdan Uğur Okulları hangi yetkinliklerin gelişimini önceliyor? Bu yetkinliklerin gelişimi adına neler yapıyor?
Uğur Okulları olarak öğrencilerimizin eğitim süreci içerisinde kendilerini her yönde geliştirebilmeleri ve yeteneklerini sergileyebilmelerini hedefliyoruz. Öğrencilerimize kişisel yetkinlik, teknik yetkinlik, akademik ve sosyal yetkinlik alanlarında rehber oluyoruz. Onların Türkçe ve yabancı dillerde etkili iletişim kurmalarını, bilim, matematik ve teknoloji dilini öğrenmelerini, sosyal ve sanatsal yetkinliklerini geliştirmelerini amaçlıyoruz. Kısacası öğrencilerimizi küresel yetkinliklerle donatarak dünyanın her yerinde başarılı olacak Uğur’lu bireyler yetiştiriyoruz.
Öte yandan Fen (Science), Teknoloji (Technology), Mühendislik (Engineering) ve Matematik (Mathematics) disiplinlerinin birleşiminden oluşan STEM ve erkenSTEM yaklaşımını benimsiyoruz. Derslerimizde öğrencilerimizin edindikleri bilgileri hayat problemleri üzerinde kullandığı, çözüm üretirken farklı disiplinlere başvurduğu STEM ve erkenSTEM etkinlikleri gerçekleştiriyoruz.
Öğrencilerimizin akademik başarıları oldukça önemli ancak tüm bunların yanında en öncelikli yetkinlik ve beceri olarak ele aldığımız ‘iyi insan olma’ bilincini öğrencilerimize aşılıyoruz. Bunun için Uğur’da Sorumlu Üretim ve Tüketim Programımız ile öğrencilerimize dünyamızı gelecek nesillere bırakabilmek için yapmamız gereken çalışmaları benimsetiyor, Asalet ve Zarafet derslerimiz ile de toplum kurallarını öğretmeyi amaçlıyoruz.
Asalet ve Zarafet derslerimiz ile okul öncesinden itibaren öğrencilerimizin özür dileme, teşekkür etme gibi sihirli sözcüklerle iletişim kurmasını, görgü ve toplum içerisinde yaşama kurallarını öğrenmesini sağlıyoruz.
Uğur’da Sorumlu Üretim ve Tüketim Programımızda ise yola çıktığımız ‘Dünyaya Uğurlu Gelelim’ sloganımız aslında sürecimizi özetliyor. Her kademedeki öğrencilerimizi çevresine duyarlı, ileri dönüşümü destekleyen, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için hem bireysel hem toplumsal sorumluluk alan bireyler olarak yetiştiriyoruz.
Eğitim öğretim denildiğinde hep taraflı bir alıcılık ve vericilik sistemi düşünülür. Ancak bir öğretmenin öğrenciden, öğrencinin de öğretmenden öğrendiği eğitim metotları kurgulamak da mümkün. Hatta benzeri şekilde akranların da birbirinden öğrendiği metodolojilerin kurgulandığı zaman dilimlerindeyiz. Bu bağlamda Uğur Okulları eğitim halkalarını nasıl oluşturuyor? Öğrencilerinizden de geribildirim aldığınız ve onlardan da öğrendiğiniz bir düzeniniz var mı?
Uğur Okulları olarak tüm okul ekosistemine yönelik katılımcı politika uyguluyoruz. Türkiye genelindeki eğitim kadromuz ve her yaştan öğrencimizin fikirleri bizim için çok değerli. Örneğin okul öncesinde ‘Bağımsız Öğrenen Çocukların Okulu’ olarak ders içeriklerinde öğrencilere seçeneklerin sunulduğu, öğrencinin öğretmene ya da başkalarına bağımlı olmadan öğrenme becerileri kazanmalarına imkan sağlanan eğitim stratejileriyle öğrencilerimizi yetiştiriyoruz.
İlkokul, ortaokul ve lise kademelerimizde ise her okulumuzda ‘’Tigers Club’’ adında bir öğrenci meclisimiz bulunuyor. Bu meclis okuldaki tüm öğrencileri temsil ediyor ve karar alma süreçlerinde aktif rol alıyor. Okullardaki öğrencilerin oyları ile seçilen Tigers Club başkanlarıyla okulda eğitim süreçlerinde öğrencilerin de söz alabildiği bir sistemimiz var. Okullarımızda her hafta gerçekleştirilen koordinasyon toplantılarına öğrencilerimizi de dahil ediyoruz. Ayrıca öğrencilerimizi Genel Müdürlük ofisimize davet ederek birlikte toplantılar yapıyoruz. Bu yıl ilk toplantımızı 3 Ekim tarihinde, 23 okulumuzdan öğrencilerimizin katılımıyla gerçekleştirdik, Y, Z ve Alfa olarak üç farklı kuşak bir araya geldik. Hem öğrencilerimizin öneri ve ihtiyaçlarını dinledik hem de uygulamalarımızla ilgili geri bildirimler aldık.
Pandemi eğitimde de ne gibi değişimlerin olabileceğini hepimize gösterdi. Hızla değişen eğitim metotları karşısında, bugün Uğur Okulları olarak nasıl bir eğitim stratejisi izliyorsunuz?
Pandemiyle birlikte teknolojinin destekleyici, tamamlayıcı, geliştirici özelliklerini herkes daha çok fark etti. Uğur Okulları olarak yapay zeka tabanlı dijital öğrenme - öğretme platformumuz Metodbox’ı pandemi öncesinde de aktif olarak kullanıyorduk. Bu nedenle pandemi sürecinde öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz adaptasyon konusunda problem yaşamadılar. Teknolojiyle iç içe büyüyen Z ve Alfa kuşağı, artık ders konularını da dijital ortam üzerinden öğrenme konusunda uyumlu. Öğrencilerimiz artık hem yüz yüz eğitimde arkadaşları ve öğretmenleri ile birlikte eğitimini sürdürüyor hem de dijital platformumuz Metodbox üzerinden tüm eğitim içeriklerine istedikleri anda istedikleri yerden ulaşabiliyor, başarı grafiğini takip edebiliyor.
Öte yandan unutmayalım ki, dünyadaki en önemli yatırım her zaman duygulara yapılan yatırımdır. Pandemi döneminde özellikle ‘duygu eğitimlerine’ yatırımlar yaptık. Öğrenci öğretmen veli, yönetici ve tüm çalışanlarımızın duygu yönetimlerine ve uyum süreçlerine odaklandık. Kurduğumuz duygusal bağların, özellikle öğretmenlerimizin mesleki gelişimlere katkı sağladığını görmek bizi mutlu etti.
Türkiye eğitim ekosistemini ve gelişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Temel sınav yapıları ve müfredatlar çoğunlukla aynı kalırken sistem içerisinde yenilikler yapmak mümkün mü?
Eğitimi, okul öncesi çağından üniversiteye kadar değil bireyin yaşamı boyunca devam edecek bir süreç olarak değerlendirmeliyiz. Eğitim ekosistemi, kendini kısmen toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendirir, ancak toplum faydalı olacak sisteme göre kendini şekillendirmelidir.
Türkiye geneli sınav uygulamaları ve müfredatların, sistem içerisindeki ihtiyaçların doğru analiz edilerek yenilenmesi her zaman mümkün. Teknolojik gelişmelerle birlikte bilgiye erişim hızının artışı ile doğru bilgiye, doğru zamanda erişilmesinin koordine edilmesi önem taşıyor. Bu durumda bireylerin ve sistemin ihtiyacına uygun yenilikler yapmak, ancak zamanı doğru anlamak ile mümkün oluyor.
7-Gençlerin eğitim alırken sadece teorik bilgi ile kalmaması, pratikle destekleyebilecekleri deneyimler oluşturabilmeleri oldukça kıymetli ve bu metodoloji, gerçek öğrenimi tasarlayan bir süreci de oluşturuyor. Sizler pratik eğitime ve öğrencilerin deneyim odaklı bir yapıda öğrenim sağlamalarına yönelik ne tür faaliyetler yapıyorsunuz?
“Yaşam içinde ders; ders içinde yaşam” sloganından hareketle derslerimizi yapılandırıyoruz. Öğrencilerimizin analitik düşünmelerini, farklı öğrenme grupları ile etkileşim kurmalarını ve bilgilerini güncel olaylar ile ilişkilendirmesini istiyoruz. İngilizce dersinde öğrencilerin bilgilerini uygulamalı pekiştirmesi için okullarımızda “Speaking Zone” alanları kurguladık. Öğrencilerimiz İngilizce konuşma için belirlenen bu özel alanlara geldiklerinde sohbetlerine İngilizce olarak devam ederek keyifli zaman geçiriyorlar.
Uğur’da Sorumlu Üretim ve Tüketim programımız kapsamında da uygulamaya koyduğumuz eylem planlarımız bulunuyor. Örneğin; Türkiye genelindeki öğrencilerimizin evlerinde ellerini yıkarken ya da diş fırçalarken gereksiz yere su akıtmama gibi alışkanlıklarla ayda 1922 metreküp su tasarrufu sağladık. Bu rakam 1 yılda Türkiye’nin 9. büyük gölü olan Uluabat Gölü’nün yarısına denk geliyor. Ana dil hakimiyetini sağlamak, içerik geliştirmek ve buna uygulama alanı olarak oluşturduğumuz okul içi ve okullar arası münazara turnuvalarımız ve yaratıcı yazarlık çalışmalarımız bulunuyor. Ayrıca çocuklar için felsefe dersleri ve asalet ve zarafet derslerimizde öğrenenlerin öğrendiklerini uygulayacağı alanlar ve kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak pratik uygulamalar deneyimlemeleri sağlıyoruz. Okullarımızda laboratuvarlardan drama derslerine kadar tüm alanları öğrencilerimizin öğrenmelerini pekiştirme odaklı düzenliyoruz.
8-Eğitimde global bir vizyon çizmek Uğur Okulları’nın en çok vurguladığı yönlerden. Global bir eğitim nasıl tasarlanır? Bu eğitim, sadece bir yabancı dil öğrenimi midir, yoksa bütüncül olarak her yerde uygulanabilir bir eğitim süreci tasarısı mıdır?
Küreselleşen dünyada, sadece yaşanılan ülke ihtiyaçlarına göre eğitimin tasarlanması; öğrencilerin gelişmelere ayak uydurmakta zorlanmalarının yanı sıra, sıradanlaşan uluslararası iş fırsatları gibi konularda da yeterli donanımlara sahip olamamalarına neden oluyor. Bu sebeple, Uğur Okullarında küresel yetkinlik çerçeve programımız kapsamında, bütüncül, derinlemesine ve örgün çalışmalar yapıyoruz. Küresel yetkinlik becerileri arasında sadece yerel değil, tüm dünyayı ilgilendiren meselelerin farkında olmak önemlidir. Bu farkındalıkların sağladığı yararlar içerisinde; gerekli aksiyonları almak, farklı ülke kültürlerini tanımak, yaşam biçimlerine karşı empati ve olumlu tutum geliştirmek, kriz yönetmek ve iş birliği içinde çalışmak gibi bazı önemli beceriler bulunuyor. Dil; iletişim aracı olarak bu süreçte eşsiz bir yere sahip. Bu sebeple biz yabancı dile “öğrenmek” değil “edinmek” gözüyle bakıyoruz. Yabancı dili sadece okulda öğretmiyor, hayatın her alanına yerleştiriyoruz. Türkçe’nin haricinde iki farklı dilin edinilmesi için de derslerin sınıfların dışındaki alanlarda ve evlerde kullanımına yönelik uygulamalarımız mevcut. Öğrencilerin yurt dışına açılabilmeleri, diğer kültürlerden insanlar ile etkileşim içerisinde olabilmeleri için çok farklı alanlarda planlamalar yapıyoruz. Çift diploma programı, yurt dışı dil okulları, öğrenci değişim programları, Erasmus, e-Twinning projeleri gibi olanaklar öğrencileri yurtdışı ile tanıştırırken, online dil akademileri, kültür ve farkındalık projeleri, Model Birleşmiş Milletler (Model United Nations - MUN) gibi çalışmalarla da globalleşme altyapısını zenginleştiriyor ve destekliyoruz. İlkokul ve ortaokulda yer alan, Türkçe olarak işlenen matematik ve fen derslerinin İngilizce olarak uygulanması yoluyla da öğrencilerimize yurt dışındaki eğitim sistemine benzer bir eğitim imkanı sunarak, onların her açıdan küresel yeterliliğe sahip bireyler olarak yetiştiriyoruz.