Cemal Onaran

Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı 

“Bankacılık Sektörü Sürdürülebilirliğin Hem Finansörü Hem de Taşıyıcısı”

7 Temmuz 2025, Pazartesi

Yeşil yatırımların her geçen gün arttığını belirten Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Cemal Onaran, sürdürülebilirliği yalnızca hedefler koymakla sınırlı görmediklerini, bu hedeflerin şeffaf biçimde raporlandığı, uluslararası standartlara göre yönetildiği ve tüm yapılarına entegre edildiği bir dönüşüm süreci olarak ele aldıklarını ifade ediyor.

Günümüzde sadece iş dünyasını değil, toplumun genelini de en fazla meşgul eden konulardan biri iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik. Sizin de faaliyet gösterdiğiniz bankacılık sektöründe bu konularda ne gibi değişimler yaşanıyor?

Bugün artık iklim değişikliği sadece çevresel bir mesele değil; ekonomik, sosyal ve hatta finansal sistemleri doğrudan etkileyen çok boyutlu bir dönüşüm başlığı. Dolayısıyla bankacılık sektörü de bu dönüşümün merkezinde yer alıyor.

Bir yandan yeşil ve sosyal yatırımlar artarken, diğer yandan finansman kararları artık yalnızca ekonomik getiriye göre değil, çevresel ve sosyal etki kriterlerine göre de şekilleniyor. Yani sürdürülebilirlik, bankacılıkta bir niş alan olmaktan çıktı, ana iş yapış biçiminin ayrılmaz bir parçası hâline geldi.

Biz de Garanti BBVA olarak bu dönüşümde öncü bir rol üstleniyoruz. Müşterilerimizi finansal olarak desteklemekle yetinmiyoruz, sürdürülebilirlik yolculuklarında onlara eşlik ediyoruz. Reel sektörle birlikte dönüşümün bir parçası olmak, onları karbon ayak izini azaltacak yatırımlara yönlendirmek ve bu yatırımları finanse etmek bizim için stratejik bir öncelik. Bununla birlikte, kendi iç süreçlerimizde de enerji verimliliğinden dijitalleşmeye, sürdürülebilir satın almadan çalışan farkındalığına kadar birçok alanda dönüşüm adımları atıyor, bu alandaki sorumluluğumuzu kurum kültürümüzün bir parçası hâline getiriyoruz.

Sizce bankacılık sektörünün sürdürülebilirlik konusunda ne gibi sorumluluklar yüklenmesi gerekiyor?

Bankacılık sektörü, sermayeyi yönlendirme gücü sayesinde sürdürülebilirliğin en kritik aktörlerinden biri. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, sürdürülebilirlik yatırımlarının yaklaşık üçte ikisi finans sektörü aracılığıyla yapılıyor. Bu, bize sadece fon sağlayıcı değil, aynı zamanda dönüşümün yönünü ve hızını belirleyen bir aktör olma sorumluluğu yüklüyor. Dolayısıyla, net sıfır hedefleri, çevresel ve sosyal etki politikaları, raporlama ve şeffaflık, çalışan ve paydaş farkındalığı, kapsayıcılık gibi pek çok başlığın yanında bankacılık sektörü, dönüşümün finansal mimarlarından biri olarak daha geniş bir sorumluluk üstlenmek zorunda. Çünkü sadece kaynak sağlayan değil; bu kaynakların nasıl, nerede ve ne şekilde kullanılacağını yönlendiren bir pozisyondayız.

Bu nedenle sorumluluğumuzun ilk ayağı, kaynakları daha sürdürülebilir projelere yönlendirmek. Yani iklim dostu yatırımları, yenilenebilir enerji projelerini, döngüsel ekonomi girişimlerini ve sosyal etki yaratan faaliyetleri önceliklendirmemiz gerekiyor.

Müşterilerimizi bu konuda bilinçlendirmek ve yol gösterici olmak da ikinci bir görevimiz. Sürdürülebilirlik yalnızca büyük şirketlerin değil, KOBİ’lerin ve bireylerin de gündeminde olmalı. Bu noktada biz bankalar, bilgi ve finansman desteğiyle kapsayıcı bir dönüşüm sağlamalıyız.

Elbette kendi operasyonlarımızı da bu bakış açısıyla dönüştürmeliyiz. Karbon ayak izimizi azaltmak, çevresel ve sosyal etkiyi gözeten bir kurum kültürü inşa etmek, çalışanlarımızı bu konularda sürekli geliştirmek bizim en temel sorumluluklarımız arasında.

Kısacası, bankacılık sektörü sürdürülebilirliğin hem finansörü hem de taşıyıcısı diyebiliriz. Bu rolün hakkını verebilmek için stratejik vizyonun yanı sıra somut adımlar atmak şart.

Garanti BBVA olarak benimsediğiniz sürdürülebilirlik yaklaşımının genel hatlarını çizebilir misiniz?

Stratejik önceliklerimizden biri olan sürdürülebilirliği, ekonomik büyüme ve sosyal kalkınmadan ödün vermeden, bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin yaşam hakkını ve kaynaklarını riske atmamak olarak görüyoruz. Müşterimizle beraber iklim krizi ile mücadele, kaynakların verimli kullanılması ve sosyal eşitsizliklerin azaltılması gibi konularda sürdürülebilir iş modellerine geçişteki sektörel değerimizin ve sorumluluğumuzun farkında olarak hareket ediyoruz.

Sürdürülebilirliği yalnızca hedefler koymakla sınırlı görmüyor, bu hedeflerin şeffaf biçimde raporlandığı, uluslararası standartlara göre yönetildiği ve tüm yapımıza entegre edildiği bir dönüşüm süreci olarak ele alıyoruz. Odaklandığımız iki ana başlığımız var: Bunlardan biri iklim kriziyle mücadele, diğeri ise kapsayıcı büyüme. Uluslararası standartlara uygun şekilde çevresel ve sosyal performansımızı ölçüyor, izliyor ve kamuoyuyla paylaşıyoruz. 2021 yılında Birleşmiş Milletler Net Sıfır Bankacılık Birliği’ne Türkiye’den katılan ilk bankayız. CDP ve Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksinde global liderler arasındayız. Bu yıl itibarıyla devreye giren Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) ile tam uyumlu olarak raporlama yapan ilk özel ticari banka olmaktan büyük gurur duyuyoruz.

19 yılı aşkın süredir sektörümüzde sürdürülebilirlik alanında liderlik bayrağını taşımaya devam ediyoruz. Çevre, enerji verimliliği, sosyal eşitsizlikler, toplumsal cinsiyet eşitliği, nitelikli eğitime erişim, döngüsel ekonomi ve kadın girişimcilerin desteklenmesi gibi konulara odaklanarak faaliyetlerimize devam ediyor, yeşil ve sosyal dönüşümü finanse ediyoruz. Güçlü sürdürülebilirlik taahhütlerimiz, başarılı çevresel ve sosyal performansımız, emisyon azaltımı yatırımlarımız, amaca hizmet eden finansal ürünlerimiz ve her yıl büyüyen sürdürülebilir finansman hacmimizle Türkiye’de sürdürülebilirlik bayrağını taşıyarak sektörümüzdeki dönüşüme yön veriyoruz.

Bankacılık faaliyetlerinizi daha sürdürülebilir hâle getirmek adına ne gibi adımlar atıyorsunuz?

Sürdürülebilirliği iş yapış biçimimize entegre ettik. Kredi tahsisinden yatırım ürünlerinin geliştirilmesine, tedarik zinciri yönetiminden iç operasyonlara kadar tüm süreçleri bu anlayışla yönetiyoruz.

Bugün, Garanti BBVA olarak sunduğumuz pek çok bankacılık ürününü çevresel ve toplumsal fayda sağlayacak şekilde yapılandırıyoruz. Örneğin, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarını destekleyen yeşil krediler, çevreci taşıt kredileri, çatı GES çözümleri, sürdürülebilir tarım ve kadın girişimciliğine özel ürünler gibi çözümlerle müşterilerimizin sürdürülebilir dönüşümüne destek oluyoruz. Bu ürünleri geliştirirken, yalnızca ekonomik getiri değil, çevresel etki ve toplumsal katkı kriterlerini de gözetiyoruz.

2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma hedefimiz doğrultusunda elektrik üretimi, çimento, demir-çelik ve otomotiv gibi karbon yoğun sektörler için 2030’a kadar ara hedefler belirledik. Özellikle karbon yoğun sektörlerde finansman sağlarken, müşterilerimize sürdürülebilirliğe yönelik aktif danışmanlık, etki yönetimi ve dönüşüm rehberliği desteği de sunuyoruz.

Bir diğer önemli başlığımız da dijitalleşme. Süreçlerimizi dijital ortama taşıyarak kâğıt tüketimini ve operasyonel ayak izimizi azaltıyor, müşteri deneyimini hızlandırırken çevresel etkilerimizi de minimize ediyoruz. Aynı zamanda dijital çözümlerimiz sayesinde bankacılık hizmetlerine erişimi kolaylaştırarak, coğrafi sınırları aşan daha kapsayıcı bir sistem inşa ediyoruz. Bu da sürdürülebilirliğin sosyal boyutuna katkı sunuyor.

Sürdürülebilir finansmana en fazla vurgu yapan bankalardan biri olduğunuzu biliyoruz. Bize bu konudaki yaklaşım ve girişimlerinizden bahsedebilir misiniz?

Sürdürülebilir finansman bizim için yalnızca bir ürün kategorisi değil, kurum kültürümüzün ve stratejik önceliklerimizin gereği. Kalıcı ve anlamlı bir dönüşümün sağlam bir finansal altyapı olmadan gerçekleşemeyeceğini biliyoruz. Bu yaklaşımla, 2018–2025 yılları arasında en az 400 milyar TL sürdürülebilir finansman sağlama hedefi koyduk. 2025’in ilk beş ayında bu hedefimize ulaştık. 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefimiz ise tam 3,5 trilyon TL. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor. Yalnızca bugünü değil gelecek nesilleri de güvence altına alacak yatırımlara kaynak sağlayarak Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasına destek veriyoruz.

Sürdürülebilir finans kapsamında hem bireysel hem kurumsal müşterilerimize birçok alanda çözümler sunuyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımlarından enerji verimliliğine, hibrit ve elektrikli araç finansmanından çatı tipi güneş enerjisi sistemlerine, kadın girişimciliğinin desteklenmesinden sürdürülebilir tarım ve yeşil konut finansmanına kadar geniş bir ürün yelpazemiz var. Bu ürünleri sunarken yalnızca finansman sağlamakla kalmıyor, müşterilerimizin sürdürülebilirlik performanslarını da ölçüyor ve bu performanslara göre faiz indirimi gibi teşvik mekanizmaları uygulayarak dönüşüm süreçlerine destek veriyoruz.

Türkiye’deki dönüşüme liderlik ederken, BBVA Grubu’nun küresel sürdürülebilirlik hedeflerine de her yıl daha büyük katkı sağlıyoruz. Ana hissedarımız BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. İlk etapra 300 milyar euroya çıkarılan bu hedefe 2024 yılı sonunda ulaşıldı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle 2018-2029 yılları için toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti. 2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamlarının raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Bununla sınırlı kalmıyor, uluslararası kaynakları da Türkiye’ye kazandırmak için çalışıyoruz. Nitekim geçtiğimiz haftalarda yenilediğimiz sürdürülebilirlik temalı 435 milyon dolarlık sendikasyon kredimizle dış ticaretin finansmanına katkı sağlarken, bu kaynakları yine iklim ve kapsayıcı büyüme odaklı projelere yönlendiriyoruz.

Yeşil finansın yanı sıra mavi finansa da odaklanılması gerektiği inancıyla destek olduğunuz Mavi Nefes projesi, dört yıl zarfında çok ciddi kazanımlar elde etti. Bu projeyle ilgili neler söylemek istersiniz?

Dört yıl önce TURMEPA (Deniz Temiz Derneği) iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Mavi Nefes projesi, bizim için yalnızca bir çevre projesi değil stratejik sürdürülebilirlik vizyonumuzun sahadaki en somut karşılıklarından biri.

Projemizin çıkış noktası, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj kriziydi. Ancak biz bu projeyi yüzeydeki kirliliği temizlemenin ötesinde, deniz ekosistemini bilimsel veriler ışığında korumayı ve iyileştirmeyi hedefleyen bütüncül bir yaklaşımla tasarladık. Zaman içinde projeyi genişleterek Saros’tan Göcek’e, Van Gölü’nden Marmara’nın derinliklerine kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada aktif hâle getirdik. Dört yılda 280 ton katı atık ve 650 bin litre atık su toplandı. 100 bini aşkın öğrenci ve öğretmene ulaşıldı. Böylece, yaklaşık 5,2 milyon litre deniz suyunun kirlenmesi önlenirken deniz turizminin çevresel ayak izi azaltılmış oldu.

Bu süreçte üç temel etki alanına odaklandık. Birincisi, deniz çayırları ve mercanlar gibi karbon tutma kapasitesi yüksek denizel habitatların korunmasıyla iklim eylemine katkı sağlıyoruz. İkincisi, denizlerdeki kirliliğin azaltılması için atık su toplama faaliyetleri ve su kalitesini artıran teknik uygulamalar yürütüyoruz. Üçüncüsü ise toplumsal farkındalık. Proje kapsamında yalnızca okullarda değil, toplumun farklı kesimlerinde çevre bilinci oluşturacak eğitimler, atölyeler ve saha çalışmaları düzenliyoruz.

Ayrıca, projenin tüm uygulamaları bilimsel verilerle destekleniyor. Habitat haritalandırmaları, dalışlarla yapılan gözlemler, deniz çayırı ekimleri ve sıcaklık farkı analizleri gibi çalışmalar, çevresel iyileşmenin ölçülebilir ve sürdürülebilir olmasını sağlıyor.

Dört yılın sonunda geldiğimiz noktada şunu çok net söyleyebilirim: Mavi Nefes, denizlerimizi yalnızca bugünün değil, yarının da yaşam kaynağı olarak korumayı amaçlayan bir dönüşüm hareketi oldu. Bu dönüşümde TURMEPA ile omuz omuza yürümekten büyük bir mutluluk duyuyor, projeyi daha da ileri taşımak için çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz.

Önümüzdeki dönemde, sürdürülebilirlikle ilgili girişim ve proje planlarınız neler?

Garanti BBVA olarak sürdürülebilirliği, yalnızca bugünün değil yarının da ihtiyaçlarını gözeten bütüncül bir dönüşüm alanı olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönemde bu anlayışı daha da derinleştirmek ve etki alanımızı genişletmek üzere net hedeflerimiz var.  Önceliklerimizin başında, karbon yoğun sektörlerdeki müşterilerimizle birlikte dönüşüm yaratmak geliyor. Bu sektörlerin geçiş sürecinde olduğunu biliyoruz ve bu süreçte yatırım ve finansmana en çok ihtiyaç duyan kesimin yanında olmayı önemsiyoruz. Bu kapsamda, 2030 yılına yönelik karbonsuzlaşma hedeflerini düzenli olarak takip ediyoruz. Aynı zamanda sürdürülebilir finans ürünlerimizi ve çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) danışmanlığı hizmetlerimizi daha da çeşitlendirerek müşterilerimize daha güçlü yol arkadaşlığı sunmayı hedefliyoruz.

Türkiye'nin enerji dönüşümünde ve düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde finansman sağlayan öncü kurumlardan biri olmayı sürdüreceğiz. Daha verimli ve şeffaf sürdürülebilirlik raporlaması için yapay zekâ destekli araçlar devreye alacağız. Özellikle kilit müşterilerimizin sürdürülebilirlik kapasitesini artırmak ve KOBİ’lerin sektörel ihtiyaçlarına uygun çözümlerle onları riskler ve fırsatlar konusunda bilgilendirmek en önemli odak alanlarımız arasında yer alıyor.

Ayrıca bireysel müşterilerimiz için de sürdürülebilirlik odaklı yenilikçi çözümler geliştirmeye devam edeceğiz. Öz tüketim amaçlı güneş enerjisi sistemlerini yaygınlaştırmak için dijital kanallar üzerinden hızlı ve erişilebilir hesaplama araçları sunmayı, tüketim alışkanlıklarını dönüştürmeye yönelik farkındalık kampanyaları tasarlamayı planlıyoruz.

Sürdürülebilirliği tüm karar alma süreçlerimizin doğal süzgeci ve vazgeçilmez bir parçası hâline getirme vizyonuyla, uzun süredir öncülük ettiğimiz bu alanda desteğimizi her geçen gün büyüterek yolumuza devam edeceğiz.

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş