Dil bazen yetersiz kalabiliyor. Mesela “dizileri” düşünün. 1940’lardan beri gündemde olan bu kavram ve günümüze kadar da gelmiş durumda. Ancak bazı durumlarda, bu kavram sorunlarla başa çıkmaya yetmiyor. Örneğin Netflix büyük bir TV ağı olmamasına rağmen House of Cards dizisini yayınladı ve hayranlarının bu politik diziyi dijital araçlara taşımasını sağladı. Ancak Netflix aynı zamanda “bölümleri” teke teker yayınlamak yerine bir çırpıda yayınladığı için tepki aldı. Neden? Çünkü bu, bir dizi için alışıldık bir durum değil. Buradaki problemi fark edebiliyor musunuz? Modası geçmiş bir dil, yargımızı bulanıklaştıran bir yol. Şayet, eski terimlere takılıp kalmakta ısrar etmeseydik, muhtemelen değişime daha açık olurduk.
Deborah Mills-Scofield’in "Can You Invent Something New If Your Words Are Old?" adlı yazısından uyarlandı.