Shakespeare’den kişisel gelişim kitaplarına kadar her yerde dedikodunun zararlı etkilerinden bahsedilmiştir. Dedikodunun hızlı yayılabileceği, gerçeğinse lanetleneceği söylenmiştir hep. Beyinlerimiz gerçekle yalanı birbirinden iyi bir şekilde ayıracak kadar donanımlı değil. Yeni bir bilgiyle karşılaştığımızda, ne tür bilgi olursa olsun, içgüdüsel olarak duyduğumuz şeye inanmayı seçeriz. İşte bu yüzden dedikodu tehlikeli olabilir. Ne kadar masum olursa olsun, biz farkında olmadan zihinleri karıştırabilir ve gerçekleri çarpıtabilir. Dikkatli olun.
Neil Bearden’in The Human Brain Is Too Weak for Gossip adlı yazısından uyarlandı.
Ayrıca Scott Edinger’in “Aristo’ya Göre Mükemmel İletişimin Üç Unsuru” isimli makalesi de ilginizi çekebilir.