BİR TV YAPIMCISI, ÜÇ GÖZDE DİZİSİ İLE İLGİLİ TALEPLER İLE YENİ BİR TANESİNİN HAYALİNİ DENGELEMEYE ÇABALIYOR.
Carla başrolünü öldürüyordu. Ve bundan dolayı iyi hissetse de mükemmel sayılmazdı.
Kendi yapım şirketinin DEA ajanlarını konu alan uzun soluklu drama dizisi Dope'un final bölümünden bir görüntüye göz gezdirirken, masada parmaklarını vuruyor ve önündeki monitörlere gözlerini kısarak bakıyordu.
"Sorun nedir?" diye sordu Melanie. Kendisi bölümü yazıp yönetmişti.
"Son sahnede laboratuvardaki yangın ve ve flashback’ler arasındaki kesintiler daha hızlı olmalı. Ayrıca şarkı da olmamış. İzleyiciler üzülmeli evet ama daha ziyade sarsılmalılar. Beklenmedik bir şekilde kahramanları ölüyor burada."
Melanie üzülmüştü ve Carla suçluluk duyuyordu. Dope şu an Melanie'nin olmalıydı. Carla, C3 Productions'un aynı RBN ağındaki diğer iki dizisine daha çok zaman ayırabilmek için gösteriyi yürütme sorumluluğunu, himayesindeki Melanie'ye devretmişti. Fakat Dope'un 10. sezonunun, ana karakterin beklenmedik ölümüyle kapandığı bu sahne Carla için çok önemliydi. Melanie'yi çok etkileyici bir final hazırlaması konusunda zorlayıp senaryoyu yazmasına da yardım etti. Üstelik doğru icra edildiğinden de emin olmalıydı.
"Kanal son halini gece yarısına kadar istiyor." dedi Melanie gerginlikle.
Carla saate baktı, öğleden sonra üç. Sabahın erken saatlerinden beri, ikinci yılındaki polisiye dizisi 911'in setindeydi ve öğleden sonradan akşama kadar Manhattan'ın çok katlı apartmanlarının sakinlerini konu alan yeni dizisi Forty Stories'in oyuncularıyla senaryo okuması yapması programlanmıştı. Dope'un setine kısaca uğrayıp Melanie'nin işine son noktayı koymak niyetindeydi. Ancak şimdi yeni fikri üzerine çalışmayı umduğu 9 ve geceyarısı arasındaki zamanını feda edip geri dönmek zorundaydı. Bu yeni fikir, C3 için yepyeni ve heyecan verici olacak, sitcom uzunluğunda, yaşlanma konulu bir "dramedy"ydi.
Pilot bölümü aylardır yazmaya çalışıyordu fakat günde 13 saatten fazla çalışmaktan doğru düzgün zaman bulamıyordu. Hüsrana uğrayan tek kişi Melanie değildi yani.
"Gece döneceğim" dedi Carla, "Neredeyse olmuş" diye de ekledi.
"Tabii" dedi Melanie somurtarak, "Fakat hâlâ şu Carla büyüsüne ihtiyacımız var."
Carla zoraki gülümsedi. Bu sözleri ilk olarak 9 ay önce RBN'in programlardan sorumlu başkanı Michael Love, kanalların, reklam alıcılarına o yılın gösteri ve programlarının ön izlemesini yaptığı yıllık "ön gösterim" sunumunda kullanmıştı. Melanie'nin Dope'un başına geçeceği ama Carla'nın baş yapımcılardan biri olarak kalacağı söylentisi sızmıştı. İnsanlar bunun ne anlama geldiğini sorduğunda Michael onlara RBN'deki her bir C3 programının, yüksek reyting toplayan ve özellikle de 18-34 yaş demografisine oynayan, duygusallık merkezinde, keskin diyaloglar ve beklenmedik ters köşelere sahip "Carla sihrine" sahip olmaya devam edeceğini temin ediyordu.
Şimdilerde bu söz TV kanallarında popüler bir slogana dönüştü. Karla senaryo yazması veya yönetmesi için bir asistan yapımcı tayin ettiğinde tek kaygı, "Onlar senin sihrine sahip mi?” oluyordu. Ve RBN şovların ilk halini gönderdiğinde yapılan değerlendirmede de genellikle "Daha çok K.S. gerekli." oluyordu.
Michael'in desteğiyle Carla'nın başta gururu okşanmış olsa da sonraları bundan bıkmaya başladı. Her biri 24 bölüm olarak programlanmış 3 ayrı diziyi yürütmeye çalışırken hepsine yetecek sihri kaldığından emin değildi.
BASKI ALTINDA
Carla Forty Stories'in setine doğru yoldayken telefonu çaldı. Arayan Michael'di. "Dün gecenin reytinglerini gördün mü?"
"Michael, öteki gün rakamlarına bakmam, biliyorsun.”
"İyi değillerdi"
"NBA maçlarıyla dolu bir geceydi. İnsanlar bizi DVR'ladılar. Vurgunu hafta sonundan sonra görürüz."
"Geçen hafta yeterince görmedik. Bak, Melanie yetenekli bir yapımcı ancak hâlâ senin gözetimine ihtiyacı var."
"Farkındayım, ve buna sahip" dedi Carla.
"Final ne durumda? Umarım bu sefer dizginleri eline geri alıyorsundur. Bu çok muhim."
"Bu gece Melanie'yle üstünde çalışıyor olacağım. Fakat Michael, birilerini görevlendirmeden üç işi aynı anda yürütemiyorum. Geçen sezon denedim, hiç sürdürülebilir değil. Çok az uyuyabildim. Dope'u yürütmesi için Melanie'ye ihtiyacım var ve umuyorum 911'de Keston daha çok yönetip senaryo yazabilir."
"Bunu yapamayız, henüz çok erken. İkinci yıl düşüşü yaşamadığımız için şanslı sayılırız. Senin bu işi tamamen eline almana ihtiyacımız var."
"O zaman bölümden kısmayı düşünmemiz gerekiyor. 24'ten 16'ya çekebiliriz, Eylül'de daha geç başlayıp daha uzun kış arası veririz. Program bu kadar sıkı olmazsa üç diziye de daha çok zaman ayırabilirim."
"Carla, biz, yani sen, televizyondaki en iyi 15 programın üçüne sahibiz." Piyasa küçülüyor ve parçalanıyor fakat senin dizilerinin geliri artıyor. Dope hâlâ reklamlardan yılda 150 milyon dolar kaldırıyor ve diğerleri de ona çok yakın. Bu senin için de bizim için de çok büyük para. Ve sen bunu kısmak mı istiyorsun? Eğer bunu Bill'e önerecek olsaydım," dedi RBN başkanını kastederek, "Kahkahalar içinde odadan kovardı."
"Eğer sana yüksek reytingli diziler vermeye devam etmemi istiyorsan, yaratıcı olmak için zamana ihtiyacım var." diye karşılık verdi. "Ve şu an zamanım yok."
"Yazın olacak."
"Diyalogları ve ana hikâyeyi yazmak için. Aynı tas aynı hamam. Yeni bir şey üzerine çalışamıyorum."
"Biliyorsun, kontrolü asla tamamen bırakamayacaksın. Bunlar C3 dizileri: Carla Tremont Yapım. Bu senin adın. Onlar senin çocukların ve sen mükemmeliyetçisin. Bu yüzden seni seviyoruz."
Haklıydı, onlar çocuklarıydı ve onları tamamen bırakmayı hayal bile edemiyordu. Ancak kendine düşünecek zaman yaratmak için bir şeyler yapmalıydı. "Michael, 10 dakika önce senaryo okumasında olmalıydım."
"Peki, yalnız bir şey daha var. Az önce yeni bir şey üzerine çalıştığını mı söylemiştin?"
"Hayır" diye yanıtladı yalnızca bir anlık tereddütle. Teknik olarak bu doğruydu ancak yine de suçlu hissetti.
911 ve Forty Stories'i ilk düşündüğünde onları doğruca RBN ile yayınladı. C3, kanala herhangi yeni bir dizi için önalım hakkı veren bir kontrat altında çalışıyordu. Michael da Dope'un ilk günlerinden beri zorlu da olsa müthiş bir partner olmuştu. Ancak onun yeni fikri daha alışılmışın dışında ve açıktı, RBN için hiç uygun değildi. Onu AMC veya HBO gibi bir kablolu ağda yayınlamayı düşünüyordu, belki de Netflix, Amazon veya pek yaygara koparan şu yeni medya türedisi Cascade'da.
Kuvvetle muhtemel bir rakibe vereceği yeni bir dizi yaratmak için mevcut dizilerini küçültmek istediğini Michael'e nasıl açıklayabilirdi ki? Üstelik bu yeni dramedy fikri başarısız olursa ne olacaktı? Bu üç başarısı için inanılmaz bir çaba sarfetmişti ve bu -şaşırtıcı ve kazançlı- gidişatın sonsuza kadar sürmeyeceğinin farkındaydı. Belki de bu iş yükünü kabullenip halihazırda devam eden başarısının keyfini çıkarmalıydı.
SAMİMİ
Forty Stories okuması tahmin edilenden uzun sürmüştü. Carla'nın parlak yapımcılarının birinden gelen senaryonun biraz düzeltilmesi gerekiyordu ve yoğunluktan akşam yemeği yiyememişti. Bir paket bademi atıştırarak C3'e döndü. İki saat sonra, gece yarısından biraz önce Melanie'yle sahnelerini hallettiler. Tükenmişti fakat keyifliydi.
"Tam zamanında," dedi Melanie esneyerek. “Teşekkürler. Senden yardım istemek istememiştim ama açıkça ihtiyacım vardı. Kendimi genel olarak konulara hâkim hissediyorum, her şeye rağmen tekrar birlikte çalışmak çok güzeldi."
“Gelecek yıl daha kolay olacak” dedi Carla.
“Belki de” dedi Melanie, “Ancak asla sen olamayacağım. Geçen akşam Keston’la oturup bir şeyler içtik, o da aynı düşünüyor. Nihayetinde bunlar senin gösterilerin, bizim değil ve bunları sensiz yürütmek güç oluyor.”
“Kimse senden ben olmanı beklemiyor. İhtiyacımız olan tek şey biraz daha ‘Melanie sihri’”
Melanie canlandı, “Hey, hâlâ şu yarınki Top-Women-in-TV kahvaltısına gidiyor muyuz?”
Carla içten içe sızlandı.”Ben konuşma yapmıyorum, değil mi? İkimiz de gitmeli miyiz?”
“Sen sunmuyorsun, ama orada sensiz görünürsem hiç hoş olmaz.”
“Tamamdır o zaman. Şuna herhangi bir gece diyelim”
BİR TEKLİF
Sonraki sabah Carla, Beverly Hilton balo odasına girdi ve Cascade’ın yeni içerik sorumlusu Dale Grossman’a doğru ilerledi. Onunla geçen seneki Emmys’de, o hâlâ HBO’da çalışırken tanışmışlardı.
“Carla, seni tekrar görmek çok güzel.”
“Seni de Dale. Cascade’daki yeni işin için tebrik ederim.”
“Teşekkürler, gerçekten çok heyecanlıyım. Büyük diziler yolda, biri Tarantino diğer Clooney’den, hem yönetmenlik hem oyunculuk. Sınırlı seriler tabii ki. Bu yıldızları kolay kolay bağlayamıyorsun. Fakat birinci sınıf bir yapım, gerçek mekânda çekimler, harika diyaloglar ve oyunular.
“Yüksek bütçeli” diye yanıtladı Carla.
“Yani, yatırımcılarımız içeriğin hâlâ kral olduğuna inanıyor. Tabii ki bunu sana söylememe gerek yoktu. RBN’in kraliçesisin sonuçta.”
“Çok naziksin.”
“Hakikaten, üç dizi hem de o zahmetli yayın akışında. Ve de hâlâ iş kahvaltıları için zaman bulabiliyorsun!”
“Çabalıyorum.” dedi Carla isteksizce.
“Cascade’da bir öğle yemeği için zamanın olur mu acaba? CEO’muz senin sektöre bakış açını, izleyicinin gerçekten ne istediği ve dizilerimizin nasıl yığıldığı hakkındaki fikirlerini dinlemekten çok memnur olur. Gerçi RBN’de tıkıldığını biliyorum ama…”
“Tıkılmış değilim.” diye böldü Carla. “İlk olarak RBN bakıyor ama onlara bağlı değiliz.”
“Elbette. Öyleyse farklı bir şey yapmaya hazır olursan, bunu seve seve tartışırız.”
Kartını Carla’ya uzattı, Carla da aldı. Bir parçası, senaryoyu yazıp, toplantıları ayarlayıp teklifi yapmak için derhal o anda ayrılmak istiyordu. Ama yapamadı. Bir saat içinde Forty Stories’in de finalinin mükemmel olduğundan emin olmak için sette olmalıydı.
Daha sonraları durumunu gözden geçirdi. İçinde kalan daha fazla sihir vardı. Fakat bunu üç dizi ve yeni bir maceraya yayabileceğinden emin değildi. Ya kontrolü Melanie ve Keston’a bırakmalıydı ya da Michael’i dizinin az bölümlü olmasının uzun vadedeki faydaları konusunda ikna etmeliydi, C3 ve RBN kısa vadede finansal bir darbe alacak olsa dahi. Diğer bir seçenek ise kendini dramedy fikrinin çok acil olmadığına ikna etmekti. Onu bir kenara koyup işlerin birkaç sene içerisinde sakinleşmesini bekleyebilirdi ki kesin öyle olurdu.
Oyuncuları, ekipleri ve izleyicileri beklerken zaman ayırdığı tek düşünce buydu.
CARLA POPÜLER DİZİLERİNE Mİ ODAKLANMALI YOKSA SORUMLULUĞU DEVREDİP BİR SONRAKİ YENİ PROJESİNE Mİ BAŞLAMALI?
UZMAN YORUMLARI
Sarah Barnett, BBC AMERICA BAŞKANI VE GENEL MÜDÜRÜ.
Carla’nın Michael ve diğer RNB yöneticileriyle Dope, 911 ve Forty Stories’un yapım felsefesi hakkında samimi bir konuşma yapması gerekiyordu. Açıkça görülüyor ki Carla, C3 ve RBN yüksek kalitede, güçlü izleyici kitlesini ve sağlam gelirleri devam ettirmek istiyor. Ancak Carla’dan “sihirli” dokunuşunu üç dizinin de her bölümünde istemek sürdürülebilir değil.
Üstelik televizyon yapım süreçleri değişiyor. Kablolu yayın ve şimdilerde streaming servislerinin getirdiği yıkım yeni yaklaşımlara yol açtı. Yayın ağları hâlâ sabit bir model ve ritimle çalışıyor. RBN’in de bu geleneğe bağlı oluşu şaşırtıcı sayılmaz. Ancak Carla’nın üç dizisinin de sonbahardan ilkbahara 24 bölüm olarak başladığı gerçeği, öyle devam etmesi gerektiği anlamına gelmiyor. Birçok kanal daha çok esneklik gösterip daha az bölüm sipariş etmeye başladı, özellikle işin içinde yüksek seviye yetenekler varsa.
Birkaç yıl önce yapımcının kontrolündeki senaryoya bağlı bir bir programa bakıyordum. Yaratıcı, filmlerin ve Avrupa’daki TV dizilerinin yapılışına benzer şekilde becerikli ve sıralı çalışıyordu. Bu, bazı durumlarda bir yığın işi teslim etmenin her zamankinden daha çok zaman istediği anlamına geliyor ve dolayısıyla bazı dizilerin prömiyerini yılın farklı zamanlarında yapmamız gerekiyordu. Sezon başı bölüm sayısı da değişiyordu. Bana kalırsa, gösteriyi daha standardize bir formata sokmaya çalışmak, özelliğini yok edebilirdi. Yaratıcının kendine mahsus bir bakış açısı vardı ve biz onun öykücülüğüne hayranlık duyanların, ton ve içeriğin bütünlüğünü gösterim tarihlerinden daha çok önemsediğini düşünüyorduk, umarım öyledir.
Tabii ki, daha çok ve nitelikli görevlendirmeler de Carla’nın hayata geçirmesi gereken şeylerdi, devam eden birçok gösterisinin olduğu göz önüne alınırsa. Bu iş hem C3 ve RNB hem de Carla’nın kendisinde kayda değer kültürel ve davranışsal değişiklikler gerektiriyordu. Keston ve Melanie konusunda çok korumacı davranıyor, her zaman tavsiye vermeye hazır, kanal sorunlarının çözümünde yardımcı ve gerektiğinde son dakika kurtarıcısı oluyor. Fakat, Keston ve Melanie, kendilerini iki numara olarak görmeyi bırakamayacak, ta ki o kendi rolünden vazgeçip, kendilerinin yönetmesi konusunda onlara güvenip, RBN ile kendilerinin direkt olarak iletişim kurmalarına yetki verene kadar. Onun için asıl gerilim, insanların onun yapacağı tercihleri yapamayacağını kabul etmek olacak.
Michael ile olan telefon görüşmesinde, Carla iki fikri de -yapım programını yeniden değerlendirmek ve sorumluluklarını azaltmak- sundu ama o direnince vazgeçti. Ona birlikte çalışmak için yeni yollar bulmanın kendi çıkarına olduğu kadar şirketin de çıkarına olduğunu göstermesi gerekiyor.
Daha “insani” bir mekânda gerçekleşecek (yani ofis dışında) yüz yüze bir görüşmede, ikisinin de C3 ve RBN ilişkisine önem vermelerine ve üç gözde diziyi uzun vadede sağlıklı tutmaya çalışmalarına rağmen yaratıcılık açısından boğulduğunu ve onun için önemli olan yeni bir fikir üzerine çalışmak istediğini anlatmalı. Dürüstlükle ve ekibiyle diğer kanal yöneticilerinin katkıları ile birlikte, problemi çözüp, devam eden gösteriler için sürdürülebilir bir planlama ve bir dizi beklenti ve roller konusunda anlaşarak Carla’yı belli bir süre rahat bırakabilirler.
Medya yöneticileri bugün farklı gösterilerin farklı platformlara uygun olduğunu anlıyorlar. Michael Carla’nın, kendi kanalına aykırı bir program geliştirme fikrini sevmeyebilir fakat RBN’in, hit üreticisine sektörde ses getirebilecek şekilde, yaratıcı enerjisini geri kazanması için şans vermesi, en önemlisi de altın yumurtlayan tavuğu kesmemesi gerektiğini anlaması kuvvetle muhtemel.
Bir yıldız oyuncu, “Ateşim söndü ve size en iyisini verebilecek halde değilim.” dediğinde yöneticisi onu dinlemeli. Şimdi Carla’nın Michael ile bu konuşmayı yapmasının zamanı.
Melissa James Gibson, NETFLIX DİZİSİ HOUSE OF CARDS’IN EŞ SHOWRUNNER’I .
Carla üç gözde dizisi etrafında bir marka ve bir iş inşa etti ve dolayısıyla onun statükoyu bozma konusundaki isteksizliğini anlıyorum. Dizilerinin –ve C3 firmasının- pürüzsüzce işlemesi onun sorumluluğundaydı. Ancak kendisi aynı zamanda fazlasıyla hırslı bir sanatçı ve eğer yaratıcı tarafı onu yeni bir şeyler denemeye itiyorsa, bunu dikkate alması gerekiyor. Kendisi için en iyi olan, şirketi için en iyi olmayabilir veya tam bunun tam tersi. Fakat markası kendisiyle birlikte gelişmezse, güncelliğini yitirecektir.
Popüler TV dizilerinin yaratıcıları dizginleri başarılı bir şekilde yeni showrunner’lara bıraktılar ve dizileri izleyici ve övgü konusunda düşüşler yaşamadan, başka projelere geçiş yaptılar. HBO’daki Veep geçen sene bir devir yaşadı ve hala Emmy adaylıkları almaya devam ediyor. AMC’deki The Walking Dead ve 1999’dan 2006’ya kadar NBC’de yayınlanan The West Wing de yaratıcı liderlik değişimlerini atlattı. Ben, Beau Willimon bıraktığında Frank Pugliese ile birlikte, House of Cards’ın showrunner’lığını devralacak kadar şanslıydım.
Fakat tepedeki değişiklikler yalnızca, ilgili herkesin, yeni liderliğin içerikte kaçınılmaz bir evrime zemin hazırlayacağını anladığında işe yarar. Melanie ve Kelson’un kararları asla Carla’nınkileri tamamen yansıtmayacak ama farklı olan her zaman yanlış olmak zorunda değil. Carla ve özellikle Michael’ın, Melanie ve Keston’un yeteneklerini küçümsüyor olması muhtemel. Onlar Carla gibi unicorn’lar olmasalar bile, az bulunur yeteneklerden. İşe alınıp yükseldiler çünkü o, onların da kendi “sihirleri” olduğunu hissetti.
Hiçbir yönetici çalışanının bir işe uygun olup olmadığından veya ne zaman olacağından yüzde yüz emin olamaz. Yine de Carla Melanie’nin hazır olduğunu ve Keston’un da hemen arkasından geldiğini düşünüyor gibi. Öyleyse neden bekliyor? Carla’nın yeni bir alan keşfetme isteği de göz önüne alındığında, nasıl ki Michael ona bir şans verdiyse, onun da onlara bir şans vermesi için doğru bir zaman gibi görünüyor.
Ayrıca Carla bunu gerçekleştirebilecek nüfuza sahip. RBN onun işin içinde daha fazla olmasını tercih edebilecek olsa bile onun mutluluk ve bağlılığı kanalın menfaatine ve o yeni bir pilot bölüm yazmak için birkaç ay ayırırken Dope, 911 ve Forty Stories’in devam etmesine hiçbir mani yok. O, kanala çok şey kattı; kanal da en azından onun kendi başını kaşımasına izin verebilir. Tek bir şey çok açık: Carla’nın bir duvara bakıp hayal kurmak için zamana ihtiyacı var.
Eğer ağ buna engel olursa, cesaretini toplayıp kontratını bozması gerekebilir. Ama ben onların uzlaşabileceğinden şüpheliyim. Her şeye karşın, Carla, fikir tohumlarından büyüttüğü dizileriyle duygusal olarak bağlı. Yapıcı bir aradan sonra bir seviyeye kadar dahil olmaya, çoğu kararı yeni showrunner’lara bırakıp gerektiği zaman ağırlığını koymaya karar verebilir.
Sonuçta, Carla bir değişim için yanıp tutuşuyor. Dramalar alanında ustalaştı, ve şimdi daha az kısıtlamanın ve daha çok fırsatın olduğu bir arenaya, kablolu/stream dünyasına çekiliyor. Şüphesiz istikrarsız hissedeceği zamanlar olacak, tüm gözlerin üzerinde olduğu bazen acımasız olabilen bir endüstride. Fakat o yetenekli ve zeki, bir yolunu bulacaktır.
Her ne kadar eğlence sektöründe birçok karar korkuların güdümünde veriliyorsa da, Carla’nın korkusuzluğu onun her zaman çok işine yaradı. Eğer sıçramasını şimdi yapmazsa, bence pişman olacak. TV’nin zirve çağında, fikirleri güncelliğini bir veya iki sene içerisinde yitirebilir; zamanı geçmiş olabilir veya bir başkası benzer bir dizi geliştirebilir. Dolasıyla, kendi cesaretine güvenmesi gerekiyor. Kendisi, artık Dope’u ilk yaptığı zamanlardaki kişi veya sanatçı değil. Yeni projeyi düşünüp durmaktan vazgeçememesinin bir nedeni var: Kalbinin derinliklerinde o da yeni projenin onu, çoktan fethettiği bir alanda kısıtlanmaktan ziyade daha keyifli ve memnun edeceğini biliyor. Carla’nın en değerli serveti onun içgüdüleri.