II. Dünya Savaşı sonrasında batı ülkelerinde rekabetçilik kavramı henüz oluşmadığından, şirketlerin odak noktası, dünya piyasalarında hızla artan yeni ürünlere olan talepleri karşılayabilmek amacıyla kapasite artırmak, dolayısıyla finansal kaynakları verimli bir şekilde kullanmak oldu. 70’li yıllarda müşterilere çeşit sunmanın rekabetçiliği artırdığı inancı hâkim olmaya ve dolayısıyla, odak noktası finanstan pazarlamaya kaymaya başladı. 60’lı yıllarda Almanya’nın ve 70’li yıllarda...
Giriş yap veya
ücretsiz üye ol, okumaya devam et