Ülkemizde de son günlerde yayılan koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı işverenler tarafından birçok tedbir alınıyor ve alınmaya da devam ediliyor. Ancak aslında içinde bulunulan durumun niteliği gereği işverenlerin halihazırda uyguladıkları veya uygulamayı planladıkları birçok tedbirin karşısına Kişisel Verilerin Korunması mevzuatı (“KVKK”) çıkıyor ve ülkemizde henüz Kişisel Veriler kültürünün tam anlamıyla yerleşmemesi sebebiyle birçok işveren bu durumun ne yazık ki farkında dahi değil.
İşverenlerin aldıkları veya almayı planladıkları tedbirleri uygularken sonradan bir idari para cezasıyla karşılaşmamaları için yasal yükümlülüklerini de unutmaması gerekiyor. İşte bu nedenle bugüne kadar tespit edebildiğimiz işverenler tarafından uygulanan tedbirler ve bu tedbirlerin aslında KVKK uyumlu olarak nasıl uygulanması gerektiğine dair tavsiyelerimizi özet olarak sizlere aktarmak istedik.
İşverenler Ne Gibi Tedbirler Almak İstiyor?
Mevcut durumda işverenler, çalışanlarının sağlığını korumak adına çeşitli kararlar alıyor. Bazı işverenler evden çalışma yöntemini uygulayarak çalışanlarının birbiriyle temasını olabildiğince engellemeye çalışıyor. Ancak her işveren evden çalışma kararı almadığı gibi bazı işler ve meslek grupları, niteliği gereği evden çalışma yapılmasına uygun değil.
Evden çalışma kararı almayan işverenlerse farklı yöntemlerle çalışanlarının salgından etkilenme oranını en aza indirmeye çalışıyor. Bu doğrultuda bazı işverenler, çalışanlarının sabah ofise geldiği esnada ilk olarak ateşini ölçerek koronavirüs belirtisi gösterip göstermediğini tespit etmeye çalışıyor. Hatta bu uygulamayı bir adım ileriye götürerek kendi çalışanları haricinde iş yerine sadece ziyaretçi olarak gelen kişilerin de ateşini ölçen işverenler dahi var.
Birtakım işverenlerse ateş ölçümüne ek olarak çalışanın veya ziyaretçinin son dönemde yurt dışına çıkıp çıkmadığına yönelik sorular da sorabiliyor. Tabi ki karşı karşıya olduğumuz salgın hastalığın solunum yoluyla bulaşması sebebiyle, yalnızca çalışanların veya ziyaretçilerin yurt dışına çıkıp çıkmadığına ek olarak son dönemde yurt dışına çıkan herhangi biriyle temaslarının olup olmadığı da işverenler tarafından çalışanlara veya ziyaretçilere yöneltilen sorular arasında. İşverenler, böyle bir durumda da derhal kendilerine bilgi verilmesini talep ediyor.
Vücut ısısı normal seviyede çıkan ve yurt dışıyla herhangi bir teması olmayan çalışan veya ziyaretçiler, testi başarıyla geçerek iş yerine girmeye hak kazanıyor. Ancak vücut ısısı yüksek çıkan çalışanlar ve ziyaretçiler iş yerine alınmayabiliyor ve yüksek ateşi olan çalışanlardan evden çalışması ve derhal bir sağlık kurumuna başvurması istenebiliyor.
Bazı işverenlerse tamamen farklı bir yöntem izleyerek yüksek ateşli çalışanı farklı bir mekana alıp orada izole ediyor ve sağlık kurumuna başvurma kararını çalışana bırakmayıp doğrudan sağlık görevlileriyle kendileri iletişime geçiyor.
Yukarıdaki gruplar dışında kalan bazı işverenlerse durumu kendileri yönetmek yerine iş yeri hekimlerine başvurarak iş yerine giriş esnasında ateş ölçümü gibi basit tıbbi müdahaleleri hekimler veya sağlık personeli aracılığıyla gerçekleştirmeyi tercih ediyor.
Kişisel Verilerin Korunması Mevzuatı Ne Diyor?
KVKK uyarınca sağlık verileri, özel nitelikli kişisel veri olarak sınıflandırılıyor ve sağlık verilerinin işlenebilmesi için mutlaka veri sahiplerinin bu duruma açık rıza vermeleri gerekiyor.
Ancak tıpkı şu anda olduğu gibi kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis gibi mevzuatta belirtilen birtakım amaçlar doğrultusunda sağlık verileri, veri sahibinin açık rızası olmasa dahi sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler tarafından işlenebiliyor.
Doktorlar, hemşireler ve sağlık personelleri sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişilere örnek olarak gösterilebilir.
İşverenler KVKK’yı ihlal etmeden nasıl önlemler alabilir?
Öncelikle belirtmek isteriz ki koronavirüs salgınına karşı işverenin çalışanlarını korumak adına alacağı her tedbirin KVKK kapsamındaki kuralları ihlal ettiği, bu sebeple ilerleyen dönemde işverenlere idari para cezası uygulanacağı şeklinde bir algı yaratılmaya çalışılsa da bu oldukça yanlıştır.
Diğer taraftan, Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmesine sebep olan bir salgın hastalıkla karşı karşıya olunması sebebiyle KVKK kapsamındaki kuralların askıya alındığı, bu kurallara dikkat edilmeden her türlü önlemin alınabileceği ve her türlü sağlık verisinin işverenler tarafından istenilen ölçüde ve şekilde işlenebileceğine dair oluşan algı ve yorumlar da oldukça yanlıştır.
Bu doğrultuda işverenler tarafından KVKK’da belirtilen hususlara dikkat edilerek salgından korunmak adına önlem alınabilir. İşverenler tarafından hayata geçirilmesini tavsiye ettiğimiz uygulamalar özetle aşağıdaki gibidir:
- İşverenler, çalışanlarının veya ziyaretçilerin iş yerlerine girişleri esnasında iş yeri hekimleri aracılığıyla bu kişilerin ayrıca açık rızalarını almaksızın ateşlerini ölçebilir ve çıkan sonuçları çalışanların özlük dosyaları yerine iş yeri hekimleri tarafından saklanan sağlık dosyalarında saklayabilirler.
- Ayrıca iş yeri hekimleri tarafından gerekli görüldüğü takdirde şüpheli kişilere karşı daha detaylı basit tıbbi müdahalelerde bulunulabilir. Ancak bu durumda bile kişilerin tedaviyi reddetme hakkına saygı duyulması gerekiyor. Nitekim hekimler tarafından kişi yararına olsa dahi rıza dışında vücut bütünlüğüne müdahalede bulunulamıyor.
- İş yeri hekimleri aracılığıyla yapılacak müdahalelerde de çalışanların veya ziyaretçilerin konuya ilişkin olarak hazırlanan Aydınlatma Metinleri aracılığıyla aydınlatıldığından emin olunması gerekiyor. Bu doğrultuda önce Aydınlatma Metinleri aracılığıyla bilgilendirme yapılması, ardından müdahalelerde bulunulması gerekiyor.
- İş yeri hekimi bulunmayan işverenlerinse çalışan veya ziyaretçilerin sağlık verilerini işleyebilmek adına Aydınlatma Metnine ek olarak Açık Rıza Metni de hazırlaması gerekiyor. Bu sayede sağlık verilerinin işlenmesine izin veren çalışan veya ziyaretçilerin ateşleri ölçülebilecek, öksürüğü veya sağlık durumu hakkında detaylıca bilgi alınabilecektir. Ancak yine de bu bilgilerin insan kaynakları veya farklı bir departman tarafından kayıt altına alınarak saklanmaması, konuya ilişkin olarak da anlık olarak bilgilendirme yapılmasının mümkün olması ve bu yönde gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor.
- Diğer taraftan sağlık verilerinin işlenmesine açık rıza vermeyen çalışan veya ziyaretçilerin, ateşinin ölçülmesinin ve izole bir ortama alınmasının yanı sıra, sağlığına ilişkin herhangi bir sorunun bile işveren tarafından yöneltilmesi mümkün değildir. Bu durumda işveren çalışana evden çalışma izni vermek veya ziyaretçiyi tesisine almamak gibi farklı alternatif yollara başvurmakta özgürdür. Ancak sağlık ölçümlerini yaptırmak istemeyen çalışanların iş sözleşmelerinin sona erdirilmesi hukuka aykırılık teşkil eder.
- Her halükarda koronavirüs semptomlarını gösterdiği düşünülen kişiler yalnızca iş yeri hekimleri tarafından izole ortama alınabilir ve ancak iş yeri hekimi tarafından ilgili sağlık kurumlarına bilgi verilebilir.
Sonuç olarak, koronavirüse karşı verilecek mücadele kapsamında işverenler tarafından çalışanların veya ziyaretçilerin sağlık verilerinin işlenmek istenmesi ve çalışanların sağlığının korunmak istenmesi çok sık gündeme gelebiliyor. Hiç şüphesiz bu gibi önlemler, başkaları tarafından da daha sık uygulanacak.
Bu doğrultuda özetle, işverenlerin her daim KVKK’yı dikkate alarak öncelikle sağlık verilerinin işleneceğine dair aydınlatma metinleriyle bilgilendirme yapması, bahsedilen basit tıbbi müdahalelerinse daha sonra gerçekleştirilmesi gerekiyor. Ayrıca iş yeri hekimi bulunmayan şirketlerde aydınlatmaya ek olarak veri sahiplerinin rızalarının da alınması gerekli. Rıza göstermeyen veri sahiplerineyse sağlığıyla ilgili herhangi bir soru bile sorulmamalı.
İşverenler bu kuralları izlediği takdirde alınacak her türlü tedbir, sonrasında kişisel verilerin ihlal edildiği iddiasıyla karşılaşılabilecek idari para cezası riskini esaslı şekilde azaltır.