Covid-19 Salgını Perakende Sektörünü Nasıl Etkiledi?

30 Mart 2020, Pazartesi

İlk olarak Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve son dönemde tüm dünyaya yayılan Covid-19 (Koronavirüs) salgını uluslararası piyasalardaki baskı, yüksek vaka sayıları ve ölüm oranlarıyla tüm dünyada derin bir endişe yaratıyor. Salgınının dünya çapında ekonomik dalgalanmalara sebep olması, iş dünyası için alınması gereken acil durum önlemlerini giderek daha kritik hale getirdi.

Özellikle perakende sektörü; sokağa çıkma sınırlandırmaları ve tedbirleri, tedarik zincirinin bozulması ve yavaşlaması gibi sebeplerden dolayı salgından en çok etkilenen sektörlerden biri oldu. Birçok ülkede fiziki mağazaların kapatılması yönünde önlemler alınıyor. Bir süredir koronavirüsün dünyadaki etkilerini endişeyle takip eden Türkiye’deki perakende sektörü oyuncularıysa birtakım tedbirler almak durumunda kaldı.

Alınan Tedbirler

Küresel tedarik zincirlerini ciddi boyutlarda etkileyen koronavirüs salgını, tedarik zincirlerinde sebep olduğu aksaklıklar sebebiyle şirketlerin bünyesinde yeniden yapılanma faaliyetlerinde gözle görülür bir artışa yol açtı. Zira faaliyetlerin durdurulması, Aralık 2019’da başlayan tedarik zinciri sorunlarını daha da kötüleştiriyor: Şirketlerin stok seviyelerini önemli ölçüde azaltıyor ve şirketlerin likiditesini olumsuz etkiliyor.

Şirketler potansiyel sorunları minimuma indirmek adına farklı yöntemlere başvuruyor. Örneğin, tedarikte çoklu yaklaşımlar benimseyerek eş zamanlı alternatif kaynak arayışına giriyor, ilave üretim kapasitesi kullanmaya çalışarak tedarik zincirindeki dalgalanmaları yönetmeye çalışıyorlar. Ancak tedarik zincirindeki tüm bu bozulma ve engellerin yanı sıra sokağa çıkmama yönündeki tedbirler ve sınırlandırmalar da başka bir boyutuyla perakende sektörünü etkilemeye devam ediyor.

Her ne kadar İçişleri Bakanlığı tarafından 21 Mart Cumartesi saat 24:00 itibariyle yalnızca 65 yaş ve üstü ve ayrıca kronik rahatsızlığı olan vatandaşların ikametlerinden dışarı çıkmaları sınırlandırılmış olsa ve henüz tüm vatandaşlara yönelik sokağa çıkma yasağı için devlet tarafından verilen resmi bir karar bulunmasa da bu konuda tavsiye niteliğinde birçok karar söz konusu. Koronavirüs salgınının yayılmasını engellemek amacıyla birçok kişi evde kalma politikası izlerken hemen hemen her sektörden birçok firma uzaktan çalışma yöntemine geçiyor. Dolayısıyla mağazalar ve AVM’lerde ziyaretçi sayısında ciddi bir düşüş yaşandı. Bu durum da ürün satışında azalmaya ve dolayısıyla ciro kaybına neden oldu. AVM’lerde bulunan mağazalar AVM yönetimine, cadde üzerinde bulunan mağazalarsa mal sahibine kira uyarlaması talebinde bulunuyor. Ticari anlaşmaların ifası sırasında meydana gelebilecek imkansızlıklar ve/veya engeller neticesinde dünya çapında koronavirüs salgının mücbir sebep olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hâlâ tartışma konusu olsa da AVM’ler ve mal sahipleri mevcut ticari şartları görüşme ve kira uyarlamasına gitme yönünde olumlu dönüşler sağlıyor.

Türkiye özelinde inceleyecek olursak 16 Mart’ta İçişleri Bakanlığı 81 il genelinde yürürlüğe soktuğu tedbir kararıyla kafeterya, sinema, tiyatro, gösteri merkezi gibi birçok yerin faaliyetlerini geçici olarak durdurdu, 18 Mart’ta salgını önlemek için tüm vatandaşların üç hafta boyunca evde kalmasına yönelik çağrı yapıldı, Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği halk sağlığı için toplum ve perakende sektör temsilcilerinin de taleplerini dikkate alarak AVM'lerin kapatılmasına yönelik bir tavsiye kararı aldı. Ayrıca 21 Mart’ta İçişleri Bakanlığı lokanta, restoranlar, pastaneler ve benzeri iş yerlerinin saat 24:00 itibariyle sadece paket servis, gel-al benzeri şeklinde hizmet vereceğini açıkladı. Perakende sektörü oyuncularının, ticari anlamda büyük zarara uğrayacaklarını bilmelerine rağmen çalışanların ve ziyaretçilerin sağlığını korumak için AVM içindeki mağazalarını kapatma tedbiri alması kaçınılmaz hale geldi. Bu durum karşısında mağazaların ve hatta AVM’lerin birçoğu kapatma kararı almaya başladı. Dolayısıyla alınan tedbirlerin kademesinin gittikçe arttığını söylemek mümkün.

Tüm bu tedbirler alınırken ticari ilişkiyi yürüten tarafların ilişkilerinde şeffaflık ve karşılıklı anlayış ilkesini benimsenmesi oldukça önemli. Özellikle mağazaların kapanması zorunlu olarak açık kalması gerekliliği hükmünü içeren sözleşmeler açısından birçok cezai şartı ve yaptırımı gündeme getirirken olası uyuşmazlıklara da zemin hazırlıyor. Bu cezai şart uygulamalarının ve taraflar arası olası uyuşmazlıkların önüne geçmek adına ticari sözleşmelerin tarafları, ilgili sözleşme kapsamındaki edimlerin koronavirüs salgınından ne kadar etkilendiğini görüşerek mevcut durumun aşırı ifa güçlüğü ve/veya ifa imkansızlığı yaratıp yaratmadığını, virüsten etkilenen coğrafyada devam etmekte olan ticari faaliyetlerin durma noktasında olup olmadığını da dikkate alarak salgının ilgili sözleşme bakımından mücbir sebep haline gelip gelmediğini değerlendirme altına almalıdır.

Tüm değerlendirmeler yapılırken mevcut sözleşmelerin taraflarının sözleşmede belirtilen yazışma ve tebligat usullerine uyumlu bir iletişimde olması; düzenli olarak karşılıklı görüşme ve müzakereler yürütmesi ve bu sayede zararın minimum düzeyde tutulması ileride yaşanması muhtemel uyuşmazlık ve kayıpları engellemek adına uygun adımlar olacaktır. Şu an için gelişmeleri yakından takip ederek meydana gelen olumsuz etkileri, en doğru müzakere yöntemine ve hukuki yola başvurarak yönetmek ve bu anlamda profesyonellerle çalışmak, salgın hastalığın yarattığı kriz ortamını kontrol altında tutmak adına önem taşıyor.

Bu yazının konusu: PERAKENDE
Önerilen Konular:
Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş