Sıkı Çalış Sıkı Oyna serimizin bu bölümünde Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar bölümü öğretim görevlisi ve “Aşkla Çalışmanın Politikası” kitabının yazarı Ergin Bulut ile oyun sektöründeki popülerleşmeyi, bu yükselmenin bir politika aracı olarak kullanılmasını, oyun firmalarının birbiriyle ve kendi içlerinde olan dinamikleri ve oyun firmalarında kapalı kapalı arkasında dönen sorunlar üzerine konuştuk.

Mobil oyunların da hayatımıza girmesiyle beraber değişik oyuncu profilleri ortaya çıkmaya başladı ve son dönemde oyun sektöründeki start-up’ların artmasıyla buradaki popülerliğin günden güne arttığını görüyoruz. Günümüzde oyun sektörüne bakışın değişmesiyle beraber oyunculuğun ve oyun yapımcılığının meşru bir geçim kaynağı olarak nitelendirilmeye başlandığını söyleyen Ergin Bulut, 2000’li yılların devamında ilgi çekici hale gelen yaratıcı endüstri kavramının bu değişim üzerindeki etkisinin oldukça fazla olduğunu ve hatta çeşitli belediyelerin oyun sektörü gibi yaratıcı ve ilgi çekici sektörleri bölgelerindeki istihdamı arttırmak için desteklediğini belirtiyor. Bu istihdam artışının o bölgede yasayan insanlar üzerinde kira artışı ve yaşam zorluğu gibi kişisel ve toplumsal sorunlara sebep olacağının göz ardı edilmemesi gerektiğinin de farkındayız. Birçok kesim tarafından eğlenceli ve hızlı para kazanma yolu olarak görülen oyun ekosisteminin büyülü dünyasında firmaların arasında ve kendi içlerinde perdelerin arkasında birbirinden farklı sorunlar ortaya çıkıyor. İnsanlarla ve oyunlarla olan ilişkisini aşk ve tutkuya benzeterek genelde bir tarafın bu ilişki sonrası hayal kırıklığına uğradığını aktaran Bulut, kitabını yazarken oyun piyasasında yükselmekte olan bir firmanın başka büyük bir şirketin bünyesi altına girerek ekonomik olarak daha güçlü hale gelmesini ancak bu durumun bir sahiplik ilişkisine sebep olduğunu ve firmanın karar alırken yaratıcılıktan çok patronunu memnun etmek için çalıştığını gözlemlediğine dair açıklamalarda bulunuyor. Oyun endüstrisinde yaygın olarak görülmeye başlanan bu durumun çalışanların tutkusuna zarar verdiğinin de farkındayız. Beyaz erkek egemen olan oyun sektöründe cinsiyetçi ve ırkçı bir olgunun egemen olduğuna değinen Bulut, bu durumun organizasyonlar özelinde yer alan azınlık grupların oyun sektöründen uzaklaşmasına sebep olduğunu vurguluyor. Yapılan bazı araştırmalar oyun şirketlerinde kapalı perdelerin arkasında stajyerlerin ve işe yeni başlayan insanların yöneticileri tarafından emeklerinin sömürüldüğünden ve bedavaya çalıştırıldıklarından bahsediyor. Bu durumun oyun firmalarında kariyer isteyen gençlerin sektörün güzelliklerini görmezden gelerek buradan uzaklaşmalarına sebep olduğuna değinen Bulut, oyun ekosisteminde devamlılığın ve sağlıklı bir iş ortamının sağlanabilmesi için çalışanlar ve organizasyonlar arasındaki çizgilerin iyi belirlenmesi, toplumsal cinsiyet meselesinin çözülmesi ve çalışanların islerini aşk ve tutkuyla yapacakları yeni ve heyecanlı bir ortama sahip olmasını gerektiğini bizlerle paylaşıyor.

Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar bölümü öğretim görevlisi ve “Aşkla Çalışmanın Politikası” kitabının yazarı Ergin Bulut’un, oyun sektörünün son yıllardaki gelişimi, yaratıcı endüstrilerin bölge istihdamı üzerindeki etkisi, oyun firmalarındaki gizli kalan ve çok düşünülmeyen sorunları ve bu sorunların etkisinin nasıl en aza indirgeneceği üzerine açıklamalarını dinledik. Yeni yayın serilerimizle oyun endüstrisinin gelişimine odaklanıyor ve başarılı olan liderleri konuk etmeye devam ediyoruz.